15 Şubat 2018 Perşembe

Allah'ı Görmek!

“Görmek” eyleminin esas itibarıyla “Kalp” ile gerçekleştiği yani özünde bir “histen” ibaret olduğu muhtelif ayetlerde bildirilmektedir.

22/46 - E fe lem yesıru fil erdı fe tekune lehüm kulubün ya'kılune biha ev azanün yesmeune biha fe inneha la ta'mel ebsaru ve lakin ta'mel kulubülletı fis sudur ( O halde yerde gezmiyorlar mı? Onu akıl etmeye kalpleri veya onu duymaya kulakları olsun. Kesinlikle gözler kör olmaz ve lakin göğüslerin içindeki o kalpler kör olur. )

Dolayısıyla, “Allah’ı görmek” yaratılmış bir varlık tarafından ancak belirli bir duygu yoğunluğuyla hissedilmek vasıtasıyla olabilecek bir eylemdir. Söz konusu duygu yoğunluğu derin sevgi, saygı ve bunlara bağlı çekinme ve korku duygularıyla ile harmanlanmış büyük bir yoğunluktur. 

Haberci Musa’nın, “Allah’ı görme” talebini doğrudan Allahü Teala’ya iletmesini ve bu talebine aldığı yanıtı içeren ayet konuya açıklık getirmektedir.

7/143 - Ve lemma cae musa li mıkatina ve kelemehu rabbühu kale rabbi erinı enzir ileyk kale len teranı ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarra mekanehu fe sevfe teranı fe lemma tecella rabbühu lil cebeli cealehu dekken ve harra musa saıka fe lemma efaka kale sübhaneke tübtü ileyke ve ene evvelül mü'minın ( Ve Musa belirlediğimiz zamanımıza, yerimize gelince, Rab’bi ona kelam edip söz söyledi. "Rab’bim, bana görün de sana bakayım." dedi. Rab’bi "Beni asla göremezsin. Lakin dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse, yakında sen de beni görürsün." dedi. Rab’bi dağa yetince onu ufalanmış, dümdüz kıldı. Musa aklı giderek baygın düştü. Ayılınca, "Sen yücesin. Sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim." dedi. )

Ayette de açıkça bildirildiği üzere, Allahü Teala’yı maddi dünya dilindeki “görmek” kelimesinin içerdiği anlam ile görmek ancak ve ancak O’nun yaratılıştaki yansımalarını müşahade etmek suretiyle mümkün olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder