13 Şubat 2022 Pazar

Tahrif mi? Teşbih mi?

3/7 Huvellezi enzele aleykel kitabe minhu AYATUN MUHKEMATUN hunne ummul kitabi ve UHARU MUTEŞABİHAT fe emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teşabehe minhubtiğael fitneti vebtiğae te'vilih ve ma ya'lemu te'vilehu illellah ver rasihune fil ilmi yekulune amenna bihi kullun min indi rabbina ve ma yezzekkeru illa ulul elbab

( Kitabı sana indiren O'dur. Onda kitabın anası olan AÇIK ANLAMLI SAGLAM AYETLER vardır. DİĞERLERİ BENZETMELİDİRLER. Ama o kalplerinin içinde şüphe, vesvese, eğrilik, ayrılık olanlar, onlardan fitneyi aramak ve kendi yorumlarını aramak  için o benzetilmiş olanlara tabi olurlar. Onun yorumunu Allah haricinde kimse bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar "Ona inandık. Hepsi Rab’bimizin indindendir." derler. Akılları olanlar haricindekiler hatırlamaz. )

Al'i İmran suresinin yukarıdaki ayetinde "Muteşabih / Teşbihi" ( Benzetmeli ) ifadeler içeren ayetlerin gerçek anlamlarının müşrikler tarafından kasıtlı olarak saptırıldığı ve bu yolla söylemsel ve yorumsal "Tahrife" sebebiyet verildiği bildirilmektedir.

Kur'an ayetlerinde yer alan "Yuharrifune" ( Tahrif ederler, Değiştirirler ) kelimesi ise ayetlerin yorumlarının değiştirilmesi, çarpıtılması anlamını içermektedir. Ancak bu kelime Tevrat ve İncil ayetlerinin metinlerinin değiştirilmesi anlamını da içeriyor olabilir mi?

5/13 Fe bima nakdihim misakahum leannahum ve cealna kulubehum kasiyeh YUHARRİFUNEL KELİME AN MEVADİİHİ ve nesu hazzan min ma zukkiru bih ve la tezalu tettaliu ala hainetin minhum illa kalilen minhum fa'fu anhum vasfah innellahe yuhibbul muhsinin

( Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. KELİMEYI TAHRİF EDİP YERİNİ DEĞİŞTİRİRLER. O hatırlatıldıklarından paylanmayı, nasiplenmeyi unuttular. Onlardan azı hariç, onlardan hainlik görmeyi gideremezsin. Ancak yine de onları affet ve hoşgör. Kesinlikle Allah iyilik yapanları sever. )

Kutsal kitaplardaki ayetlerde kullanılan bazı önemli kelimeler zahiri ve muhkem anlamları yerine batini, teşbihi ve farklı anlamları ile temsil edilmişlerdir. Bu duruma Kur'an ayetlerinden bazı örnekler şöyledir.

Bakara suresinin 200. ayetinde yer alan "Allah'ı babalarınız gibi hatırlayın." cümlesi elbette Allahu Teala ile bir "Baba oğul ilişkisini" tanımlamamakta, insanda Allah sevgisi algısının oluşturulabilmesi için teşbih içermektedir.

2/200 Fe iza kadaytum menasikekum fezkurullahe ke zikrikum ABEKUM ev eşedde zikra fe minen nasi men yekulu rabbena atina fid dunya ve ma lehu fil ahirati min halak

( İbadetlerinizi tamamladığınızda Allah’ ı, BABALARINIZI hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın. İnsanlardan kim "Rab’bimiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur.  )

Yusuf suresinin 42. ayetinde yer alan "Rabbike" ( Rabbin, Efendin, Öğretmenin ) tamlamasındaki "Rab" kelimesi Allahu Teala'yı değil bir şahısı temsil etmektedir. 

12/42 Ve kale lillezi zanne ennehu nacim minhumezkurni inde RABBİKE fe ensahuş şeytanu zikra rabbihi fe lebise fis sicni bid'a sinin

( Ve onlardan, kesinlikle kurtulacağını zannettiğine "Beni EFENDİNİN indinde hatırla." dedi. Ancak, şeytan ona yoldaşını hatırlamayı unutturdu da zindanda daha senelerce kaldı. )

Nur suresinin 32. ayetinde yer alan "İbadikum" ( Hizmetlileriniz, Kullarınız ) kelimesindeki "İbad" ( Kullar ) kelimesi "Allahu Teala ile yarattığı kulları arasındaki Rab - Kul ilişkisi" anlamını değil "İnsanların hizmetlileri, yardımcıları" anlamını içermektedir. 

24/32 Ve enkihul eyama minkum ves salihine min İBADİKUM ve imaikum in yekun fukarae yuğnihimullahu min fadlih vallahu vasiun alim

( Ve sizlerden bekarları, HİZMETLİLERİNİZDEN ve yardımcılarınızdan iyileri nikahlayın. Eğer fakir olurlarsa, Allah onları üstünlüğünden ganileştirir, faydalandırır. Allah geniştir bilendir. )

Şura suresinin 51. ayetinde Allahu Tela'nın kelâmını insanlara iletme vasıtalarından bahsedilmektedir. Ayetin son cümlesinde "Resulün vahyetmesi" ifadesi yer almakta olup, buradaki "Resul" ( Gönderilen ) kelimesinin ilahi kelâmı insan olan haberciye Allah'ın izniyle vahiy yoluyla ileten meleği temsil ediyor olması kuvvetle muhtemeldir. Yani "bir insanın bir başka insana vahyetmesi" durumundan bahsedilmemekte olduğu düşünülebilir. ( Ancak En'am suresinin 112. ayetindeki "İnsan ve cin şeytanları birbirlerine aldatıcı süslü sözler vahyederler." ifadesi de hatırlanmalıdır. Bu durum "Vahiy" kelimesinin de teşbihi anlamının tezahürüne bir örnektir. )

42/51 Ve ma kane li beşerin en yukellimehullahu illa vahyen ev min verai hicabin ev YURSİLE RASULEN FE YUHİYE bi iznihi ma yeşa' innehu aliyyun hakim

( Ve Allah' ın insana kelam edip söz söylemesi, vahyen veya perde arkasından olması haricinde olmaz. Veya RESUL GÖNDERİR DE gönderir de izni ile ne dilerse VAHYEDER. Kesinlikle O uludur hakimdir. )

Aşağıda yer alan Tevrat ve İncil ayetlerinde, yukarıdaki Kur'an ayetleri örneklerinde olduğu gibi "Teşbih" mi yoksa "Tahrif" mi olduğu üzerinde düşünmek faydalı olacaktır. Bu ayetlerdeki ifadelerin insanlarda bir algı oluşturabilmek için seçilmiş teşbihi ifadeler olması kuvvetle muhtemeldir.

Tevrat;

19-Psalms-82-1 Tanrı yerini aldı TANRISAL KURULDA , Yargısını açıklıyor İLAHLARIN ortasında:

19-Psalms-82-6  "'SİZ İLAHLARSINIZ diyorum, 'YÜCELER YÜCESİ'NİN OĞULLARISINIZ HEPİNİZ! 

1 Genesis 32-28 Adam, "Artık sana Yakup değil, İsrail denecek" dedi, "Çünkü TANRI'YLA, İNSANLARLA GÜREŞİP, YENDİN." 

İncil;

43-John-10-34 İsa şu karşılığı verdi: "Yasanızda, 'SİZ İLAHLARSINIZ, dedim' diye yazılı değil mi? 

43-John-10-35 TANRI, KENDİLERİNE SÖZÜNÜ GÖNDERDİĞİ KİMSELERİ İLAHLAR** DİYE ADLANDIRIR. Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez.

** Allah, kelâmını nakledenleri Melek, Resul veya Nebi olarak adlandırmaktadır. Zira Tek "ilah" vardır O da Allahu Teala'dır. Dolayısıyla yukarıdaki ayetlerde, tekâmül etmiş süptil vazifeli varlıklara ( melek, resul vb. ) atfen ve bir algı - saygı oluşturabilmek amacıyla "İlah" kelimesinin teşbihi olarak kullanıldığı düşünülebilir. Ayrıca yine yukarıdaki ayetlerde yer alan "Tanrısal Kurul" ifadesinin de Kur'an'daki "Mele-ul Âlâ" ( Yüksek İleri Gelenler / Yüksek Melekler Konseyi ) ifadesinin karşılığı olduğu düşünülebilir.

Yukarıda yer alan Tevrat ve İncil ayetlerindeki ifadelerin yanlış yorumlanmasını önleyici ve Tevrat ve İncil için "musaddik" ( doğrulayıcı ) olan Kur'an ayetleri ise şöyledir.

6/102 Zalikumullahu rabbukum LA İLAHE İLLA HU haliku kulli şey'in fa'buduh ve huve ala kulli şey'invekil

( İşte bu Rab’biniz Allah' tır. O’NUN HARİCİNDE İLAH YOKTUR. O herşeyin yaratanıdır. O halde O’na kulluk edin. O herşeye vekildir. )

3/80 Ve LA YE'MURAKUM EN TETTEHİZUL MELAİKETE VE NEBİYYİNE ERBABA e ye'murukum bil kufri ba'de iz entum muslimun

( Ve SİZE, MELEKLERİ VE HABERCİLERİ RABLER EDİNMENİZİ  EMRETMEZ. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

9/31 İTTEHAZU ahbarahum ve ruhbanehum ERBABEN MİN DUNİLLAHİ vel mesihabne meryem ve ma umiru illa li ya'budu ilahen vahida LA İLAHE İLLA HU subhanehu an ma yuşrikun

( Onlar, ALLAH'TAN BAŞKA bilginlerini ve rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i de kendilerine RABLER EDİNDİLER. Oysa onlar, tek ilah olan Allah’a  kulluk etmeleri haricinde emrolunmamışlardı. O’NUN HARİCİNDE İLAH YOKTUR. O, onların ortak koştuklarından yücedir. )

17/22 LA TEC'AL MEALLAHİ İLAHEN AHARA fe tak'ude mezmumen mahzula

( ALLAH İLE BİRLİKTE BAŞKA İLAHLAR OLUŞTURMA. Yoksa ayıplanmış ve hakir olarak oturursun. )

23/91 METTEHAZELLAHU MİN VELEDİN VE MA KANE MEA HU MİN İLAHİN izen le zehebe kulli ilahun bima haleka ve leala ba'duhum ala ba'd subhanellahi an ma yasifun

( ALLAH ÇOCUK EDİNMEMİŞTİR. O’NUNLA BİRLİKTE İLAH YOKTUR. Aksi halde her ilahın o yarattıklarından grubu olurdu. Bazıları bazılarına üstün gelirdi. Allah o vasfettiklerinden yücedir. )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder