Çeviri

Sunday, February 23, 2020

Aşının bileşenleri

"Aşı", belli bir hastalığa karşı bağışıklık sağlamak için, o hastalığın mikrobuyla hazırlanıp, kas, damar ya da ağız yoluyla vücuda verilen kimyasal eriyiktir.

Aşının 6 temel bileşeni bulunmaktadır.

1- Aktif bileşenler ( Virüs, Bakteri, Toksin )
2- Arttırıcılar ( Adjuvants )
3- Antibiyotikler
4- Koruyucular
5- Stabilizatörler
6- Eser miktardaki bileşenler ( Formaldehit vb. )

                           

Kur'an'da "Aşı" kelimesi çoğul olarak "Levakih" kelimesiyle ( tekili "Lakaha" ) ifade edilmekte olup, sadece 15. sure olan Hicr suresinde geçmektedir. 

15/21 - Ve in min şey'in illa ındena hazinühu ve ma nünezzilühu illa bi kaderin ma'lum
( Ve hazinesi indimizde olmayan hiçbir şey yoktur. Onu bilinen ölçü haricinde indirmeyiz. )

15/22 - Ve erselna er riyaha LEVAKİHA fe enzelna mines semai maen fe eskaynakümuh ve ma entüm lehu bi hazinın

( Ve rüzgarları onu AŞILAR olarak gönderdik de gökten su indirip sizi onunla suladık. Siz ona hazneleyiciler değilsiniz. )

15/23 - Ve inna le nahnü nuhyı ve nümıtü ve nahnül varisun

( Ve kesinlikle biz diriltiriz ve biz öldürürüz ve bizleriz varis kılanlar. )

Arapça "Vak" kelimesi "Koruyan, Koruyucu" anlamına gelnekte olup İngilizce ve Fransızca'daki "VACcine" ( Aşı ) kelimesinin de köküdür. 

13/34 Lehum azabun fil hayatid dunya ve le azabul ahirati eşaak ve ma lehum minellahi min VAK

( Onlara dünya hayatında azap vardır. Ahiret azabı daha meşakkatlidir ve onlara Allah’tan KORUYUCU da yoktur. )








Friday, February 21, 2020

Kıble meselesi

"Kıble" kelimesi "Yön, Doğrultu" anlamına gelmekte olup, Kur'an'da, içinde Kabe'nin bulunduğu Mescid-i Haram'ın ( Hürmet Mescidi ) konumuna işaret edecek şekilde yer almaktadır. "K-B-L" kök harflerine haiz "Kıble" kelimesinin "Kabul", “Kabile” ve İbranice'deki "Kabala" kelimeleriyle de anlamsal ilintisi bulunmaktadır. 

2/177 - Leysel birra en tüvellu vücuheküm KIBELel meşrikı vel mağribi ...............

( Yüzünüzü doğu ve batı DOĞRULTUSUNA çevirmenizde iyilik yoktur. ............... )

70/36 - Fe ma lillezine keferu KIBELeke muhtı'ın
( O halde ne oluyor o inkar edenlere ki sana DOĞRU boyun uzatarak koşup yöneliyorlar? )

2/142 - Se yekulüs süfehaü minen nasi ma vellahüm an KIBLEtihimülletı kanu aleyha kul lillahil meşriku vel mağrib yehdı men yeşaü ila sıratın müstekım
( İnsanlardan akılsızlar, "Onları üzerinde oldukları DOĞRULTULARINDAN, YÖNLERİNDEN döndüren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğuda olan da batıda olan da Allah içindir.” Dilediği kimseyi doğru yola yönlendirir. )

2/144 - Kad nera tekallübe vechike fis semai fe lenüvelliyenneke KIBLEten terdaha fe velli vecheke şatral mescidil haram ve haysü ma küntüm fe vellu vücuheküm şatrah ve innellezine utül kitabe le ya'lemune ennehül hakku min rabbihim ve mallahü bi ğafilin an ma ya'melun
( Yüzünün göğe döndüğünü gördük. Böylece yüzünü kesinlikle hoşnut olacağın YÖNE, DOĞRULTUYA çevireceğiz. O halde yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Her nerede iseniz yüzünüzü onun tarafına çevirin. O kitap verilenler onun Rab’lerinden kesin gerçek olduğunu kesinlikle bilirler. Allah o yaptıklarından habersiz değildir.

Kabe'nin Kuzeydoğu duvarı 12,63 kuzeybatı duvarı 11,03 güneybatı duvarı 13,10 metre güneydoğu duvarı 11,22 metre ve yüksekliği 13 metredir. Böylece 145 m² alan üzerine kurulmuştur. Bu ölçüler nümerolojik olarak incelendiğinde "10" ve "13" sayıları ortaya çıkmaktadır.

Duvar genişlikleri metrajlarının nümerolojik değeri 1+2+6+3+1+1+0+3+1+3+1+0+1+1+2+2 = 28 ... 2+8 = "10"

Yükseklik "13" metre ( 13 sayısı "Allah" kelimesindeki bir Elif ve iki Lam harfinin yani "ELL" sesini veren harflerin formlarını içermesi açısından önem arzetmektedir. "EL" kelimesi İbranice'de "Tanrı, Yaratıcı" anlamına gelmektedir. Ayrıca evvelki bölümlerde incelendiği üzere "ELevate" ( Yukarı kaldırmak ), "ELit", "ELephant" ( Fil ) gibi kelimelerin kökü olan "EL" bu kelimelere "Yükseklik, Ululuk" anlamı vermektedir. )

Taban alanı 145 m2 ... 1+4+5 = "10" ( 10 sayısının da nümerolojik değeri "1" olup, bu sayı Allah'ın birliğini, vahdeti, üniteyi sembolize etmektedir. )

Kabe'nin koordinatlarının derecelerinin 21° E, 39° N olması da "6" nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. ( 2+1+3+9 = 15 ... 1+5 = "6" ) Hatırlanacağı üzere "6" sayısı Allahü Teala'nın  ilahi mühürü ve yaratışının nümerolojik sembolüdür. Küp anlamına gelen Kabe de 6 kare yüzeyden oluşmaktadır.

Demir talaşlarının bir mıknatıs çevresindeki hareketlerini gösteren ve sosyal medyada da paylaşılan aşağıdaki şekil oldukça ilginçtir. Zira Kabe de inananların duaya kalktıklarında yöneldikleri, inananları kendisine çeken bir enerji kaynağı ve üst boyuta geçiş portalı niteliğindedir.


Demir talaşlarının mıknatıs çevresindeki hareketlerinin electron mikroskobuyla görüntülenmiş hali











Thursday, February 20, 2020

Seçime yönlendirerek saptıran şeytan....

Bir sıfat olan ve "Yakan, Helak eden" anlamı taşıyan "Şeytan" kelimesi, cin şeytanı olan İblis ve onun şeytan neferleri için kullanılmaktadır.

Allahü Teala'nın izni ve ruhsal tekamüle hizmet eden kader mekanizması prensipleri dahilinde kendisine süre verilen ( münzarin olan ) cin şeytanı İblis ve onun şeytan neferleri insanları düal ( ikili ) sistem içinde iki seçenekli seçime yönlendirerek saptırırlar. 

7/20 - Fe vesvese lehümeş şeytanü li yübdiye lehüma ma vuriye anhüma min sev'atihima ve kale ma nehaküma rabbüküma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidın
( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak iki melek veya ebedilerden olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )

"Ağaca yaklaşmak" veya "Ağaca yaklaşmamak"

90/10 - Ve hedeynahün necdeyni
( Ve onu iki yola yönlendirdik. )

"İki yol"

Yani aslında insan kendi yaptığı seçimin / -lerin sonuçlarını deneyimlemektedir.

42/30 - Ve ma esabeküm min müsıbetin fe bima kesebet eydıküm ve ya'fu an kesır
( Ve size musibetten ne isabet ederse o ellerinizin kazandıklarındandır. Çoğunu affeder. )

İnsanı cennetten ( Yarı Süptil Alem ) çıkarıp dünyaya ( Kaba Madde Alemi ) sevkeden şeytan/-lar, sonrasında insanın cennete geri dönmesini yani ruhsal tekamülünü engellemek için insanları "Nefsaniyet" ve "Ruhaniyet" 'ten ( veya "Maddiyat" ve "Ruhaniyet" ) oluşan iki seçenek arasında yanlış seçime yönlendirmek üzere yoğun çaba içine girmişlerdir.  

34/20 - Ve lekad saddeka aleyhim iblısü zannehu fettebeuhü illa ferıkan minel mü'minın
( Ve İblis onların üzerine zannını doğruladı da inananlardan bir kısmı hariç ona tabi oldular. )

Şeytanın en meşhur söylemi "Ben sizden beriyim. Allah'tan korkarım." cümlesidir. Zira Enfal suresinin 48. ayetinde ikili bir durumu gören şeytanın, saptırdığı insanı hemen nasıl yalnız bıraktığı misallendirilmektedir. 

8/48 - Ve iz zeyyene lehümüş şeytanü a'malehüm ve kale la ğalibe lekümül yevme minen nasi ve innı carul leküm fe lemma teraetil fietani nekesa ala akıbeyhi ve kale innı berıün minküm innı era ma la teravne innı ehafüllah vallahü şedıdül ıkab
( Ve şeytan, onlara çalışmalarını süslü gösterdiği zaman, "Bugün insanlardan size galip gelecek yoktur. Kesinlikle ben size yardımcıyım." dedi. İki topluluk göründüğünde topukları üzerinde döndü ve "Kesinlikle ben sizden beriyim. Kesinlikle ben sizin görmediklerinizi görüyorum ve kesinlikle ben Allah’tan korkarım. Allah azabı şiddetli olandır." dedi. )

İbrahim suresinin 21. ayetinde de hesap gününde, şeytanlara tabi olanlarla şeytanlar arasındaki konuşma bildirilmektedir.

14/21 - Ve berazu lillahi cemıan fe kaled duafaü lillezınestekberu inna künna leküm tebean fe hel entüm muğnune anna min azabillahi min şey' kalu lev hedanellahü le hedeynaküm sevaün aleyna ecezı'na em saberna ma lena min mehıys
( Ve Allah için topluca meydana çıkacaklardır. Zayıflar o kibirlenenler için, "Kesinlikle biz sizlere tabi olduk. Sizler Allah' ın azabından bir şeyi üzerimizden savanlar olabilir misiniz?" diyeceklerdir. "Şayet Allah bizi yönlendirseydi, sizi yönlendirirdik. Aczedip sızlansak da sabretsek de bize aynıdır. Bize kaçacak yer yoktur." diyeceklerdir. )





Nefsaniyet sigara gibidir. Yavaş yavaş ve farketmeden helak eder.

"Zararını biliyorum. Ama ne yapayım bırakamıyorum."
"Bir şey olmaz. Keyfimden feragat edemem."
"Atın ölümü arpadan olsun."
"Bırakmayı düşünüyorum."
"Evvelce bırakmayı denedim olmadı. Onun yerine bir şey koyamadım."
.....
.....

gibi sözler sigara tutkunu olanlardan sıkça duyulmaktadır. Bu sözlerin arasında en dikkat çekeni ise "Zararını biliyorum. Ama ne yapayım bırakamıyorum." cümlesidir. Sigaranın yarattığı o keyife, o zevke dayalı bağımlılık zamanla vazgeçilmez bir hal almakta hatta yaşam için temel ihtiyaç olan suyun ve havanın dahi önüne geçmektedir. Eli, kolu, bacağı kesilmesine rağmen sigarayı bırakamayan birçok insanın varlığı bilinen bir gerçektir. Elbette ki bu illetten kurtulmayı gerçekten isteyenler de bulunmaktadır. Ancak içinde bulundukları ortam ve diğer bazı faktörler yine de bu insanların aynı batağa saplı kalmasına vesile olmaktadır. 

İşte nefsani arzular olan mal, mülk, şöhret, tahakküm, şehvet gibi olgular da insanda tıpkı sigara etkisi oluşturmakta, yavaş yavaş ve farketmeden helake sürüklemektedir. Bu dünyevi ve maddi arzuların sağladığı aldatıcı keyif ve tatmin insanların "yaşama sebepleri" haline gelmektedir. Ve bu durum da hem kendileri, hem de çevrelerindeki diğer insanlar için helak sebebi olmaktadır. Zira bu arzuların ürünü tıpkı sigaranın zehirleyici dumanı gibi olmakta, kan ve gözyaşı dışında bir ürün vermektedir.

Neml suresinin 14. ayetinde "Akılları ermesine rağmen kelimeleri tahrif edenlerin" ve "Nefsin gerçeğe kani olmasına rağmen kötülükten geri duramaması" misali verilmektedir.

2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun
( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu tahrif ettiler. )

27/14 - Ve cehadu biha vesteykanetha enfüsühüm zulmen ve ulüvva fenzur keyfe kane akıbetül müfsidın
( Ve nefisleri kani olmayı istemesine rağmen, zulümle ve büyüklenerek onlarla cihad ettiler. Artık bak bozguncuların sonu nasıl oldu. )





Müslim ol ki Mü'min olabilesin.

Arapça'da "M" harfi kök kelimelerin başına geldiğinde o kelimeyi sıfat haline dönüştürür.

"Müslim" ( Teslim olan ) kelimesi, "İslam" kökünden gelen bir sıfat, "Mü'min" ( İman eden, İnanan ) kelimesi ise "İman" kelimesinden gelen bir sıfattır.

İslam / Selim / Selm = Sağlamlık*, Doğruluk, Kurtuluş ( * Türkçe'deki "Sağlam" kelimesi de Arapça "Selim" kelimesinin farklı telafuz edilmiş halidir.
İman / Emin = İnanç, Güven

Kur'an'da "Müslim" olmanın, "Mü'min" olabilmenin ön koşulu olduğu, bir başka deyişle "İslam"'ın, "İman" ile nihayetlenmesi umulan ruhsal tekamül yolculuğu için başlangıç safhası olduğu bildirilmektedir. İslam, İman'a götüren vesiledir, vasıtadır, sırattır ( yoldur. ) Bu nedenledir ki Fatiha suresinde "İhdinas sıratal müstekim." ( Bizi doğru yola yönlendir. ) cümlesi yer alır.

49/14 - Kaletil a'rabü amenna kul lem tü'minu ve lakin kulu eslemna ve lemma yedhulil imanü fi kulubiküm ve in tütıy'ullahe ve rasulehu la yelitküm min a'maliküm şey'a innellahe ğafurun rahım

( Araplar "İnandık." dediler. De ki: "İnanmadınız. Lakin "Teslim olduk." deyin. İnanç kalplerinizin içine girmedi. Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir." )

Ayette de görüleceği üzere "İman" kavramı kalbe yerleşmesi gereken ve varlıkların kalpleriyle görebilmelerini yani kesin gerçekleri görebilmelerini sağlayan ruhsal enerjidir. Sadece "İnandık". demenin herhangi bir işlevi olmadığı ayette açıkça beyan edilmektedir. Bir başka deyişle "Selamet olmadan Emanet olmaz." mesajı verilmektedir. Yani "Doğruluk, sağlamlık olmadan güven ve inanç olmaz."

Bu hususu vurgulayan ilk ayet ise Bakara suresinin 8. ayetidir.

2/8 - Ve minen nasi men yekulu amenna billahi ve bil yevmil ahıri ve ma hüm bi mü’minin
( Ve insanlardan kimileri Allah’a ve sonraki güne inandık derler de onlar inananlar değillerdir. )

Kur'an'da "Müslim" isimli bir surenin bulunmaması ancak "Mü'minun" ( İnananlar ) ( 23. sure ) ve "Mü'min" ( İnanan ) ( 40. sure ) isimli iki surenin bulunması da konuya ilişkin bir delil niteliğindedir. Ayrıca "İslam" ( Teslim Olma ) olgusu "İman"sız da olabilir. Örneğin mecbur kalıp, kurtulma içgüdüsüyle inanmadan ve itibar etmeden "teslim olunabilir." Ancak "İman" istekli, bilinçli ve idrakli şekilde gerçekleşen bir eylemdir.

"İman"'ın kalbe yerleşmesi için yani "Mü'min" olunabilmesi için ise "Müslim" olunması sonrasında aşağıdaki sıfatlara da ( Kur'an'da "M" harfi başlayan sıfatlar ) nail olma liyakatine erişmek gerekmektedir.

Mütteki ( Sakınan )
Müflih ( İflah olan )
Müslih ( İyileştiren )
Mütetahhir ( Temizlenen )
Müsaddik ( Doğrulayan )
Mühted ( Yönlenen )
Münfik ( Harcayan )
Müstağfir ( Af Dileyen )
Mükarrab ( Yakınlaşan )
Mütevekkil ( Tevekkül eden, Dayanıp sığınan )
Muhsin ( İyi ve güzel olan )
Müsmenin ( Duyan )
Mücahid ( Cihad eden, Mücadele eden )
Mütteavviin ( Cömert )
Mutmein ( Tatmin olan )
Münib ( Gerçeğe dönen )
Mütevessimin ( Çözmeye çalışan )
Müntesir ( Yardımlaşan )
Müşfik ( Rab'den korkan )
Mukinin ( Kani olan, İkna olan )
Münkalib ila Rab ( Rab'be dönen )
Muksit ( Doğru ve adaletli olan )
Müsallin ( Dua eden )

"İnandık" deyip te aslında inanmayanların ve insanları aldatmaya çalışanların sıfatları ise ( Kur'an'da "M" harfi başlayan sıfatlar ) aşağıdaki gibidir.

Müşrik ( Ortak koşan )
Mümter ( Şüphe duyan )
Müfsid ( Bozguncu )
Mükezzib ( Yalnalayan )
Müstehzi ( Alay eden )
Mu'rid ( Dönen )
Mu'ted ( Azan )
Münafık ( İkiyüzlü )
Müsafih ( Zina yapan, Namussuz )
Müsrif ( İsraf eden )
Mürib ( Şüpheci )
Müstekbirin ( Kibirlenen )
Müfteri ( İftira eden )
Müdillin ( Sapan )
Mücrim ( Suçlu )
Mühlekin ( Helak olan )
Muhsir ( Azaltan, Eksilten )
Mutaffifin ( Ölçüde tartıda hile yapan )
Mübtil ( Batılcı )
Münkir ( İnkar eden )








Wednesday, February 19, 2020

NWO Kartındaki 13013 sayısı

"Gaybın ilmi onlarda da ( kaderi ) onlar mı yazıyorlar?" başlıklı bölümde incelenen "Illuminati New World Order - Conspiracy Games" ( Aydınlanmışlar Yeni Dünya Düzeni - Komplo Oyunları ) kapsamındaki 412 oyun kartından biri olan aşağıdaki kart "13013" başlıklı kartın ilgili sayıyı içermesi ve üzerindeki görselde bir "Uzay Aracı" figürünün yer alması açısından dikkat çekmektedir.

Kartta "13013 sayısı üzerine meditasyon yapmanın şaşırtıcı etkileri olacağından" bahsedilmektedir.



"13" sayısındaki 3 sayısının yan yatması ve 1 sayısı ile yer değiştirmesi durumunda ortaya "Allah" kelimesini oluşturan Lam Lam ve Elif harflerinin çıktığına evvelki bölümlerde de değinilmişti. Bu minvalde kartta iki kere 13 sayısının yer alması ile "Allah Allah" diyerek yapılan zikir arasında bir ilinti olabilir mi? "13013 sayısı üzerine meditasyon yapma" ifadesiyle dolaylı olarak "Allah Allah" zikri mi ifade edilmektedir. 

( Unutulmamalıdır ki cin şeytanlarının kendi ilimleri olmadığı gibi insan gibi yaratıcılıkları da yoktur. Cin şeytanları sadece matematiksel yetenekleriyle mevcut ilmi ve olguları çarpıtarak insanları aldatırlar ve saptırırlar. Yani yaptıkları sadece Allah'ın ilmini kötülüğe vesile olacak şekilde kullanmaktır.* Dolayısıyla madde üzerinde kontrol sağlayabilecek en büyük ruhsal kudretin kaynağı sadece ve sadece Rab'bin ismi / isimleri olduğundan söz konusu zikir hususu gerçek ifşa edilmeden okült olarak gündeme getirilmiş olabilir. )

* İblis'in de içinde bulunduğu melekler topluluğunun şu söylemi hatırlanmalıdır.

2/32 - Kalu sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena inneke entel alimül hakim
( "Yücesin sen. O bize öğrettiğinin haricinde bize ilim yoktur. Kesinlikle sen bilensin hakimsin." dediler. )


Kartın üzerindeki "13013" sayısının nümerolojik değeri, yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngünün nümerolojik sembolü olan "8" sayısını ( 1+3+0+1+3 = "8" ) vermektedir. Kart üzerindeki "Uzay Gemisi" resmi de farklı boyutlara açılım veya farklı boyutlarla iletişim mesajını vermekte gibi olup, bu noktada 8 sayısıyla sembolik uyum oluşmaktadır.

Kodu, kart üzerindeki 13013 sayısıyla uyum arzeden Kur'an'ın 13/13 kodlu ayetinde "Allah'ın övülmek üzere zikredilmesinden" ve "O'nun azabının şiddetinden" bahsedilmesi de, konu bağlamında, O'nun bahşedeceği güçten faydalanma hususuyla ilintili olabilir. Kartta yer alan "13013 sayısına meditasyonun şaşırtıcı etkileri" ifadesi de aynı konu kapsamında uyum arzetmektedir. 

13/13 - Ve yüsebbihur ra'dü bi hamdihı vel melaiketü min hıyfetih ve yürsilüs savaıka fe yüsıbü biha men yeşaü ve hüm yücadilune fillah ve hüve şedıdül mihal
( Ve gök gürültüsü ve melekler O' nun korkusundan, O' nu övgüsü ile överler. Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediği kimseye isabet eder. Onlar ise Allah hakkında mücadele ederler. O azabı şiddetli olandır. )













Gaybın ilmi onlarda da ( kaderi ) onlar mı yazıyorlar?

52/41 - Em ındehümül ğaybu fe hüm yektubun
( Gayb* onların indinde de onlar mı yazıyorlar?  )

53/35 - E indehu ilmul ğaybi fe hüve yera
( Gaybın ilmi onun indindedir de o mu görür? )

68/47 - Em indehümül ğaybu fe hüm yektubun
( Gayb onların indinde de onlar mı yazıyorlar? )

* Gayb = Bilinmeyen, Yok olan ( KAYBetmek = GAYBetmek )

Kur'an'ın bu ayetlerinde, kendilerini Rab'be ortak koşmak gibi büyük bir gaflet ve yanılgı içine girmiş olan ve O'nun ilmini, kutsal kitaplardaki zamandan münezzeh bilgileri, O'nun yaratılış mekanizmasını taklit ederek kaba madde aleminde "insanlığın kaderini belirleme"ye kalkışan küresel şeytanlara dolaylı olarak işaret edilmektedir. Zira bu azınlık kitle, dünya insanlığını tahakküm altına almak ve köleleştirmek için uyguladıkları, uygulayacakları planları sanki bir "kader* yazısı" gibi kayıt altına almaktadır. Sözde kudretlerini insanlara hissettirmek ve uygulayacakları komplolara karşı toplumu bilinçaltında hazırlamak ve sosyal tepkiyi en aza indirmek için zaman içinde muhtelif sistem görevlisi kişiler ( yazarlar, müzik insanları, film senaristleri ve yapımcıları, siyasiler, iş insanları vb. ) ve mecralar kanalıyla bu planlarını topluma duyurmaktadırlar. Dolayısıyla bir çok olayın bazı kişilerce önceden bilinmesi fenomeninin temeli "medyumluk"un yanısıra "planları önceden bilmeye" de dayanabilmektedir!

Oysa ki yaratılıştaki tüm olgular ve olaylar Allahü Teala'nın izni ve O'nun yetkilendirdiği Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) tarafından bir kader mekanizması dahilinde, varlıkların sonsuz ruhsal tekamül yolculuğundaki ihtiyaçlarına göre belirlenmekte ve uygulamaya alınmaktadır. Dolayısıyla komplo yaptığını, tuzak kurduğunu zanneden gafiller sadece ve sadece kendilerine komplo ve tuzak kurmakta, kendilerini mağdur etmekte, mağdur etmek istedikleri insanlar için ise tekamül ve yükseliş imkanı yaratmaktadırlar.

4/76 - Ellezine amenu yükatilune fı sebılillah vellezine keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa
( O inananlar Allah yolunda savaşırlar ve o inkar edenler azgının yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın tuzağı kesinlikle zayıftır. )

6/123 - Ve kezalike cealna fı külli karyetin ekabira mücrimıha li yemküru fıha ve ma yemkürune illa bi enfüsihim ve ma yeş'urun
( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapıp tuzak kurmaları için, oranın suçluları kıldık. Nefislerinden, kendilerinden başkasına hile yapıp tuzak kurmazlar ve farketmezler. )

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla
( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. ) 

10/21 - Ve iza ezaknen nase rahmeten min ba'di darrae messethüm iza lehüm mekrun fı ayatina kulillahü esrau mekra inne rusülena yektübune ma temkürun
( Ve insanlara, onlara dokunan darlıktan sonra rahmet tattırdığımızda, o zaman onlar ayetlerimiz hakkında tuzak kurarlar. De ki: "Allah’ ın tuzağı kesinlikle daha hızlıdır." Kesinlikle resullerimiz o tuzak kurmalarınızı yazarlar. )

* "Kader" kelimesi "Ölçü, ölçme" anlamına gelen ve "Mikdar" kelimesinin de kökü olan kelimedir. Kişilerdeki, yazılardaki, söylemlerdeki, mekanlardaki ve olaylardaki nümerolojik ve sistematik yapı esas itibarıyla "ilahi nizamın kader mekanizmasının" bir yansıması niteliğindedir. Maalesef bu gafil şeytanlar, gaybı sadece Allah'ın bildiğini unutarak, İblis'in hipnozu altında "kaderi kendilerinin yazabildikleri" gibi sapkın bir düşünceye kendilerini kaptırmış durumdadırlar. 

Planlanmış bir çok olayın önceden toplum bilgisine sunulması olgusuna ilişkin birçok örnek arasından başlıca örnekler olarak "Titanic'in Vakası", "9/11 İkiz Kuleler Vakası" ve güncel bir vaka olan "Coronavirüs Salgını Vakası" verilebilir. Ayrıca 1995 yılında Amerikalı Steve Jackson tarafından piyasaya sürülen / sürdürülen ve komplo teorileri içeren "Illuminati New World Order - Conspiracy Games" ( Aydınlanmışlar Yeni Dünya Düzeni - Komplo Oyunları ) isimli oyun kartlarında, dünyadaki sosyal, politik, teknolojik, ekonomik, psikolojik vb. bir çok gelişmenin "öngörüldüğü" ! görülmektedir.

En güncel olandan başlanacak olursa, Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve yayılan "Coronavirüs Salgını Vakası"'nın 1981 yılında Amerikalı yazar Dean Koontz tarafından yayımlanan "The Eyes of the Darkness" ( Karanlığın Gözleri ) kitabında "Wuhan-400 isimli insan yapımı sentetik bir virüsten" bahsedilmek suretiyle açık ve detaylı olarak yer aldığı görülmektedir.

"It was around then that a CHINESE scientist named Li Chen defected to the United States, carrying a diskette record of CHINA's most important and dangerous: new biological weapon in a decade. They call the stuff 'WUHAN-400' because it was developed at their RDNA labs outside of the city of WUHAN, and it was the four-hundredth viable strain of man-made microorganisms created at that research center. "WUHAN-400 is a perfect weapon. It afflicts only human beings. No other living creature can carry it. And like syphilis, WUHAN-400 can't survive outside a living human body for longer than a minute, which means it can't permanently contaminate objects or entire places the way anthrax and other virulent microorganisms can. And when the host expires, the WUHAN-400 within him perishes a short while later, as soon as the temperature of the corpse drops below eighty-six degrees Fahrenheit. Do you see the advantage of all this?"


2008 yılında Sylvie Bowne isimli yazar tarafından yayımlanan "End of Days : Predictions and Prophecies About the End of the World ) ( Son Günler : Dünyanın Sonuna İlişkin Öngörüler ve Kehanetler ) kitabında ise şu cümleler yer almaktadır. 

"In around 2020 a severe pneumonia-like illness will spread throughout the world....." ( 2020 civarında zatürre benzeri bir hastalık dünya çapında yayılacaktır..... )



2001 yılında Manhattan'daki Twin Towers - World Trade Center ( İkiz Kuleler - Dünya Ticaret Merkezi )' a uçak çarpması olayının da olay tarihinden çok önce muhtelif mecralarda iletişimi yapılmıştır.

                                                          
               1994 yılına ait bir dergiden


PIA reklamı 1979


Asi Sufre Latino America 1983


Simpsons çizgi filmi 1997

                                                            
                 Marvel Comic Book 1983

1912 yılında "Unsinkable" ( Batmaz ) sloganıyla hizmete giren Titanic isimli transatlantikin ilk seferinde batması vakası da vakadan 14 yıl önce yani 1898 yılında Amerikalı yazar Morgan Andrew Robertson tarafından yayımlanan «Wreck of the Titan or, Futility» isimli romanın konusu olmuştur.

 Detaylar için bkz.



1995 yılında Steve Jackson tarafından piyasaya sürülen ( veya sürdürülen ) ve komplo teorileri içeren "Illuminati New World Order - Conspiracy Games" ( Aydınlanmışlar Yeni Dünya Düzeni - Komplo Oyunları ) isimli oyun kartlarında, dünyadaki sosyal, politik, teknolojik, ekonomik, psikolojik vb. bir çok gelişmenin "öngörüldüğü" ! görülmektedir. Oyun seti 412 karttan oluşmakta olup, Jackson bu kart oyunuyla "En İyi Oyun" ödülünü almıştır. Kartlardakiler "öngörü mü"dür? Yoksa planların, planlı ifşası mıdır?


Bazı kartlar ;

"Terrorist Nuke" ( Terörist Saldırısı ) başlıklı olan ve İkiz Kuleler'in patlayarak yıkılmasını ve Pentagon'daki patlamayı konu alan kart.



11 Mart 2011 Japonya depreminden sonra Fukushima nükleer santralindeki reaktörde yangın çıkmış ve deprem sonrası tsunami oluşmuştu. Karttaki bina resmi Fukushima reaktör binasına çok benzemektedir.



Fukushima Nükleer Santrali - Japonya


"Tidal Wave" ( Gelgit Dalgası / Tsunami )

ABD'nin, Alaska’ da yürüttüğü HAARP ( High Frequency Active Aurora Research Programme ) projesi ile iyonosferden Dünya’ ya iyon yüklü ışın göndererek jeolojik olayları tetiklediği ve insanların zihinlerini etkileyerek düşüncelerini değiştirdiği veya kontrol ettiği iddia edilmektedir. 

                                                              
                   HAARP Tesisi Alaska


"Orbital Mind Control Laser" ( Yörüngesel Zihin Kontrol Işını / Lazeri ) 

Gökyüzünde oluşan çizgisel iz formundaki bulutsuların «uçak motoru kaynaklı iz» olmadığı, aksine uçaklardan salınan bazı kimyasal maddelerin izleri ( chemtrails ) olduğu ve ABD’ nin, bu kimyasal maddelerin insan üzerindeki etkilerini test etmekte olduğu iddia edilmektedir.


Gökyüzündeki chemtrails


"International Weather Organisation" ( Uluslararası Hava Organizasyonu ) başlıklı kartta uçaktan yere zararlı kimyasal madde atılması resmedilmiştir.

Güncel konu olan dünya çapında virüs salgınını konu alan "Epidemic" ( Salgın ) başlıklı kart;


Küresel çete, oyun kartlarına da ismini veren Yeni Dünya Düzeni ( New World Order ) ve Tek Dünya Devleti ideali çerçevesinde, tarihi bilgileri de manipüle ederek yani bir anlamda "tarihi yeniden ve yanıltıcı olarak yazarak" toplumların sosyal hafızalarına müdahale etmekte ve onların ortak değerlerini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.


"Rewriting History" ( Tarihi Yeniden Yazmak )

Örnekler uzayıp gitmektedir.
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................
.......................................................





Tuesday, February 18, 2020

Oruç meselesi

Evvelki bölümlerde de incelendiği üzere, "Oruç" kelimesi, Kur'an'da "Savm" veya "Siyam" olarak geçmektedir. Bu kelime, zahiri anlam itibarıyla, kitapta da belirtildiği üzere, gün doğumundan gün batımına kadar -ki bu süre aralığı bir döngüyü ifade etmektedir. - yeme, içme ve cinsel ihtiyaç gibi maddi, dünyevi ve nefsani arzulardan kendini nispeten uzaklaştırabilmeyi, kötü tutum, kötü söz ve kötü davranış hususunda azami takvayı gösterebilmeyi ifade etmektedir. Esas itibarıyla "Oruç" kavramı, tekamül yolundaki inananların "her zaman ve sürekli" olarak içinde bulunmaları gereken tutum ve davranış modelini tanımlayan ve çok tekrar sistemiyle alışkanlık, süreklilik kazandırmayı amaçlayan ilahi bir metod, ilahi bir yönlendirmedir. 

Bir başka deyişle "Oruç", "Allah'ı memnun ederek ( haşa ) O'ndan fayda elde etmek" gibi bir düşünceyle uygulanması caiz olmayan bir kavramdır. Oruç, diğer insanların huzuru, mutluluğu ve menfaati düşünmek, yoksun olanın yoksunluğunu gidermeye katkıda bulunmak, sevgi enerjisini maksimize edip Öz Varlığı hissedebilmek amacıyla madde aleminden soyutlanmak ve üst boyutlara hazırlanmak düşüncesiyle uygulanmalıdır. Allahü Teala'nın ayetlerinde de vurguladığı üzere "insana isabet eden olumlu veya olumsuz musibetler hep ellerinin kazandığındandır." 

Oruç ile ilgili Kur'an'daki ilk ayetler aşağıdaki gibidir

2/183 - Ya eyyühellezine amenu kütibe aleykümüs sıyamü kema kütibe alellezine min kabliküm lealleküm tettekun
( Ey o inananlar, oruç o sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Umulur ki sakınırsınız.  )

2/184 - Eyyamen ma'dudat fe men kane minküm merıdan ev ala seferin fe ıddetün min eyyamin uhar ve alellezine yütıykuneh fidyetün taamü miskın fe men tetavvea hayran fe hüve hayrun leh ve en tesumu hayrun leküm in küntüm ta'lemun
( Adedi belirli günlerdir. O halde sizlerden kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Yoksulları beslemek O’ na itaat edip dayananların üzerine fidyedir. İsteyerek hayır yapan kimse için o ona hayırlıdır. Eğer bilmiş olursanız oruç tutmanız size daha hayırlıdır. )

Tevrat'ın 23. suresi olan İsaiah suresinin aşağıdaki ayetleri Oruç hususunun gerçek anlamına Rab'bin söylemleri vesilesiyle dikkat çekmektedir.

23-Isaiah-58-3 Diyorlar ki, ‘Oruç* tuttuğumuzu neden görmüyor, İsteklerimizi denetlediğimizi neden farketmiyorsun? ”Bakın, oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor, İşçilerinizi eziyorsunuz.

23-Isaiah-58-4 Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, Şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla Sesinizi yükseklere duyuramazsınız.

23-Isaiah-58-5 İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, RAB’bi hoşnut eden gün diyorsunuz?

23-Isaiah-58-6 Benim istediğim oruç, Haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek, Ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak, Her türlü boyunduruğu kırmak değil mi?

23-Isaiah-58-7 Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, Çıplak gördüğünüzü giydirir, Yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz,

23-Isaiah-58-8 Işığınız tan gibi ağaracak, Çabucak şifa bulacaksınız. Doğruluğunuz önünüzden gidecek, RAB’bin yüceliği artçınız olacak.

İncil'de ise oruç ile ilgili şu ayetler dikkat çekmektedir.

40-Matthew-6-16 "Ayrıca, oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi üzgün yüz ifadesi takınmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için suratlarını asarlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır.

58-Hebrews-10-22 Gerçek bir kaple, kalplerimizi kötünün bilincinden uzak tutarak ve vücutlarımızı saf su ile yıkayarak imanın tüm güvencesine yanaşalım.
58-Hebrews-10-23 İmanımız gereği sarsılmadan oruç tutalım.
58-Hebrews-10-24 Ve bribirimize sevgi ve iyi işleri telkin edelim.


Orucun insan metabolizması üzerinde yenileyici ve şifa verici etkisi olduğu, dünyevi ve maddi olgulardan soyutlanmanın üst tekamül boyutlarına kapı araladığı ( portal açtığı ) evvelki bölümlerde nümerolojik tespit destekli olarak incelenmişti.

Bkz. 




Dalga - Parçacık Düalitesi ( Wave - Particle Duality )

Işık hem "dalga" hem de "parçacık" özelliği taşımakta olup, bu fenomene kuantum fiziğinde "Dalga-Parçacık Düalitesi" adı verilmektedir. Işık, foton adı verilen parçacıklar halinde yayılır ve bir foton hem dalga hem parçacık özelliği sergileyebilir. Çift Yarık Deneyinde ( Young Deneyi ) fotonun iki yarığın içinden geçerken yansıma perdesinde / duvarında bir girişim deseni oluşturması onun dalga benzeri özelliklere sahip olduğunu ispat etmektedir. Suyun bir taşın etrafından geçerken bükülmesi gibi ışık da bir nesnenin etrafından geçerken bükülebilir (diffraction) ve polarize olabilir. Tüm bu özellikler onun dalga niteliğini göstermektedir. Öte yandan, fotoelektrik fenomeninde görüldüğü üzere ışığın enerji parçacıkları halinde (fotonlar) etrafa yayılması onun parçacık özelliğini gösterir.  

65-Yahuda-1-13 Köpüğünü savuran denizin azgın DALGALARI gibi ayıplarını çevreye SAVURURLAR. Serseri YILDIZLAR gibidirler. Onları sonsuza dek sürecek koyu KARANLIK bekliyor.

İncil'in 65. suresinin 1-13 kodlu ayetinde  "Dalga" ve "Yıldız" kelimelerinin "Savrulmak" fiiliyle ve "Karanlık" ( Işığın düalitesi olan kavram ) birlikte kullanımı ışığın düal özelliğe yani hem dalga hem de parçacık özelliğine sahip olması fenomenini ( Dalga - Parçacık* Düalitesi ) çağrıştırmaktadır. ( * Yıldızlar, ışık saçan parçacıklar olarak düşünülebilir. )

Ayrıca, Çift Yarık Deneyi'nde ( Young Deneyi ) ışık parçacığı olan fotonun hareketi "gözlemlendiğinde" perdede / duvarda girişim deseni oluşturmayıp sadece iki çizgi oluşturması da ışığın katı bir parçacık gibi davrandığını göstermektedir. Bu deneyde ışık fotonu gözlemlendiğinde, parçacıkların çift yarıktan geçtikten sonra perdede çift yarık yansıması oluşturdukları yani çift yarık formunda savruldukları / yayıldıkları gözlemlenmektedir.


Çift Yarık Deneyi Düzeneği ( Parçacıklar "gözlemlendiğinde" girişim deseni oluşturmuyorlar ve sadece iki yarık yansıması oluşturuyorlar. )

Deneye konu olan "Çift Yarık"ın, "11" sayısının formuna benzemesi ile Dalga-Parçacık Düalitesi'ni çağrıştıran ayetin ait olduğu surenin numarasının ( 65 ) nümerolojik değerinin "11" olması arasında da okült ilinti olabilir.








Monday, February 17, 2020

Sofofili ve Sofofobi

"Sofofili" ( Sophophilia )* kelimesi "Bilgiseverlik, Bilgiyi sevme, bilgiden zevk alma ve bilgi yoluyla bilgeliğe erişme tutkusu" olarak tanımlanmaktadır. ( Esas itibarıyla "Filosofi / Filozofi" kelimesi de "Bilgiseverlik" anlamına gelmektedir. )

* Sopho = Bilgi ( Homo Sapiens ( Bilen İnsan ) kelimesindeki "Sapiens" kelimesi "Sopho" ( Bilgi ) kökünden gelmektedir. ) ; Philia = Sevgi

"Sofofobi" ( Sophophobia )** kelimesi ise "Bilgi Korkusu, Bilgiden korkma, çekinme" olarak tanımlanmaktadır.

** Sopho = Bilgi ; Phobia = Korku

İlmi ve idraki tekamül yoluyla ruhsal yükseliş arayışı içinde olan her inananın "Sofofil" ( Bilgisever ) olması kaçınılmaz ancak hoş bir mecburiyettir. Ve "ilmi artırma ve bilgilenme" Allahü Teala'nın kullarından öncelikle ifa etmelerini istediği ve destek olarak ruh tesiri sağladığı bir husustur.

Rab'bin isteğinden, ilim arayışından ve ilmin faziletinden zevk alma ve ilimden çekinme, uzak durma hususu kutsal kitaplarda şöyle ifade edilmektedir.

Tevrat

19-Psalms-37-4 RAB'den zevk al, O senin içindeki istekleri yerine getirecektir.

19-Psalms-40-7 O zaman şöyle dedim: "İşte geldim; Kutsal Yazı tomarında benim için yazılmıştır. Ey Tanrım, senin isteğini yapmaktan zevk alırım ben, Yasan yüreğimin derinliğindedir."

19-Psalms-112-1 Övgüler sunun RAB'be! Ne mutlu RAB'den korkan insana, O'nun buyruklarından büyük zevk alana!

20-Proverbs-1-22 "Ey budalalar, budalalığı ne zamana dek seveceksiniz? Alaycılar ne zamana dek alay etmekten zevk alacak? Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek?

20-Proverbs-2-10 Çünkü yüreğin bilgelikle dolacak, Zevk alacaksın bilgiden.

20 Proverbs 8-10 Gümüş yerine terbiyeyi, Saf altın yerine bilgiyi edinin. 

20 Proverbs 8-11 Çünkü bilgelik mücevherden değerlidir, Dilediğin hiçbir şey onunla kıyaslanamaz.

İncil

42-Luke-7-35 Ne var ki bilgelik, onu benimseyen herkes tarafından doğrulanır."

42-Luke-21-15 Çünkü ben size öyle bir konuşma yeteneği, öyle bir bilgelik vereceğim ki, size karşı çıkanların hiçbiri buna karşı direnemeyecek, bir şey diyemeyecek.

45-Romans-11-33 Tanrı'nın zenginliği ne büyük, bilgeliği ve bilgisi ne derindir! O'nun yargıları ne denli akıl ermez, yolları ne denli anlaşılmazdır!

44-Acts-6-10 Ama İstefan'ın konuşmasındaki bilgeliğe ve Ruh'a karşı koyamadılar.

Kur'an

20/114 - Fe tealellahül melikül hakk ve la ta'cel bil kur'ani min kabli en yukda ileyke vahyühu ve kul rabbi zidnı ılma
Gerçeğin maliki Allah yücedir. Sana O’nun vahyinin hükmedilmesinden önce okumada acele etme. De ki: "Rab’bim bana ilmi artır." )

4/162 - Lakinir rasihune fil ılmi minhüm vel mü'minune yü'minune bima ünzile ileyke ve ma ünzile min kablike vel mükımınes salate vel mü'tunez zekate vel mü'minune billahi vel yevmil ahır ülaike se nü'tıhim ecran azıma
( Lakin onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve inananlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere inanırlar. Onlar, duaya kalkan, zekatı veren, Allah’a ve sonraki güne inananlardir. İşte onlara büyük ödül vereceğiz. )

16/25 - Li yahmilu evzarahüm kamileten yevmel kıyameti ve min evzarillezıne yüdıllunehüm bi ğayri ılm e la sae ma yezirun
( Ayağa kalkış gününde, ağırlıklarını, yüklerini ve onları ilimsizce saptırmış olanların da ağırlıklarını, yüklerini tamamen yüklenip taşımaları içindir. İyi bilin ki o yüklenip taşıdıkları kötüdür. )

22/3 - Ve minen nasi men yücadilü fillahi bi ğayri ılmin ve yettebiu külle şeytanin merıd
( Ve insanlardan Allah hakkında ilimsizce mücadele eden kimse, her asi azgın şeytana tabi olur. )

22/8 - Ve minen nasi men yücadilü fillahi bi ğayri ılmin ve la hüden ve la kitabin münır
( Ve insanlardan kimi, ilimsizce, yönlendirme olmadan ve aydınlatıcı kitap olmadan Allah hakkında mücadele eder. )

30/29 - Bel ittebeallezıne zalemu ehvaehüm bi ğayri ılm fe men yehdı men edallellah ve ma lehüm min nasırın
( Bilakis kesinlikle o zulmedenler ilimsizce heveslerine tabi oldular. Artık, o Allah' ın saptırdığı kimseyi kim yönlendirebilir? Ona yardımcı yoktur. )

Ayette ilimsizlikten, bilgisizlikten dolayı nefsaniyet ürünü heveslerin esiri olan zalimlerden bahsedilmektedir.










Damardaki Evren ve İp Teorisi

13/2 - Allahüllezı rafeas semavati bi ğayri amedin teravneha sümmesteva alel arşi ve sehharaş şemse vel kamer küllün yecrı li ecelin müsemma yüdebbirul emra yüfassılül ayati lealleküm bi likai rabbiküm tukınun
( O Allah, gökleri sütunsuz yükseltendir. Onları görürsünüz. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. Ay’ı ve Güneş’i buyruğuna aldı. Hepsi isimlendirilmiş belirli vade için akarlar. İşleri yönetir. Ayetleri ayrıntılandırır. Umulur ki Rab’binize kavuşmaya kani olursunuz. )

31/29 - E lem tera ennellahe yulicül leyle fin nehari ve yulicün nehara fil leyli ve sehhareş şemsi vel kamera küllün yecrı ila ecelin müsemmen ve ennellahe bima ta'melune habır
( Kesinlikle Allah' ın, geceyi gündüze soktuğunu ve gündüzü geceye soktuğunu görmedin mi? Ve Güneş’i ve Ay’ı buyruğuna almıştır. Hepsi isimlendirilmiş belirli vadeye akarlar. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )

21/33 - Ve hüvellezi halekal leyle ven nehara veş şemse vel kamer küllün fı felekin yesbehun
( Ve geceyi ve gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O'dur. Hepsi dairede yüzerler. )

Ayetlerde gök cisimlerinin "dairesel akma" eylemi icra ettikleri yani bir yörüngede dönerek ilerleme hareketi gerçekleştirdikleri bildirilmektedir. "Sicim ( İp ) Teorisi" ( String Theory ) uzayın ipliksi bir yapıya sahip olduğunu, çekirdek etrafında dönen atom altı parçacıkların ( elektron, proton, nötron ) ipliksi yapılardan ve evrendeki her maddenin de titreşen enerji ipliklerinden oluştuğunu ifade etmektedir. Evren ile insan vücudunun benzeşik ve hatta özdeş olduğu düşünüldüğünde gök cisimlerinin, büyük bir damarın içinde, bir merkezin etrafında dönerek akan kan hücrelerinin göksel projeksiyonu  oldukları değerlendirilebilir. Zira "Damar" kelimesinin özü "Damir"* kelimesi olup, bu kelime "Uzun ince" anlamına gelmektedir. Damar da bilindiği üzere uzun ve ince bir yapıya sahiptir. Damarlardaki kan dolaşımı da kalp merkezli döngüsel bir patern arzeder. Evrenin boş olmadığı, her noktasının esiri maddenin özü olan Hidrojen ( H ) atomuyla yani suyla kaplı olduğu gerçeği de bu bağlamda önem arzetmektedir.


* 22/27 - Ve ezzin fin nasi bil hacci ye'tuke ricalen ve ala külli DAMİRİN ye'tıne min külli feccin amıyk ( Ve insanlar içinde haccı bildir. Ayaklarıyla yürüyerek ve her derin vadiden yeten tüm İNCELERİN üzerinde sana gelsinler. )

Ayette "inceler" kanalıyla belirli bir noktaya doğru akıştan bahsedilmektedir. Ayetteki zahiri anlam "inananların hac için haberciye gelmeleri" olsa da batıni ve çok katmanlı anlamlar arasında "ipliksi yapıya sahip evrendeki gök cisimlerinin belirli bir yöne doğru akışları" da yer alıyor olabilir.

Kur'an'da "Damar" kelimesi "Habl" yani "İp" kelimesiyle ifade edilmektedir.

50/16 - Ve lekad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min HABLil verid
( Ve insanı yarattık. Nefsinin ona ne vesvese verdiğini biliriz. Biz ona toplar damar İPinden daha yakınız. )

Habl = İp
Verid = Toplardamar



Kanın evren olduğunu betimleyen bir ilüstrasyon


Damarın içindeki kan hücreleri ve pıhtılaşmayı sağlayan Fibrinlerin ipliksi formları dikkat çekmektedir.

Bu bağlamda "Wormhole" ( Solucan Deliği ) olarak anılan ve uzay zamanda boyutlar arası geçiş vasıtası olduğu düşünülen Kara Deliklerin "ipliksi" yapısı da dikkat çekmektedir.


https://www.dummies.com/education/science/physics/possible-implications-of-string-theory/

Kanın bileşenleri ve konsantrasyon oranları incelendiğinde yine 11 nümerolojisiyle karşılaşılmaktadır.

Plazma %55
Akyuvarlar ve Platletler %1
Alyuvarlar %44

                           

Oranların nümerolojik değerleri sırasıyla 1, 1 ve 8 sayılarını vermekte olup, 8 ve 11 sayıları yeni döngü başlangıcı, sonsuz döngü ve farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolleridir.

Bosonik İp ( Sicim ) Teorisi'ne göre evren ( uzay-zaman 26 ( 2+6 = "8" ) boyutlu, Süper İp ( Sicim ) Teorisi'ne göre 10 boyutlu, M Teorisi'ne göre ise 11 boyuttan oluşmaktadır. Bu sayıların hepsi kanın bileşenlerinin konsantrasyon oranlarında mevcuttur.

Ayrıca Kur'an'da sadece iki ayette damar ile ilgili kelimeler olan "Verid" ( Toplardamar ) ve "Vetin" ( Atardamar ) kelimeleridir. Ve bu kelimelerin ayetlerdeki sıra numaralarının toplamının ( 22+7 = 29 )nümerolojik değeri "11" sayısını vermektedir.

50/16 - Ve (1) lekad (2) halakna (3) el (4) insane (5) ve (6) na'lemu (7) ma (8) tuvesvisu (9) bi (10) hi (11) nefsu (12) h (13) ve (14) nahnu (15) akrabu (16) iley (17) hi (18) min (19) habli (20) el (21) verid (22)
( Ve insanı yarattık. Nefsinin ona ne vesvese verdiğini biliriz. Biz ona toplardamarından daha yakınız. )
69/46 - Sümme (1) le (2) kata'na (3) min (4) hü (5) el (6) vetin (7)
( Sonra ondan atardamarını keserdik. )

Atardamar ve Toplardamar vasıtasıyla oluşan kan dolaşımı dairesel bir hareket ve döngü oluşturmaktadır. “Verid” ( Toplardamar ) kelimesinin sıra numarası ( 22 ) ve “Vetin” ( Atardamar ) kelimesinin sıra numarasına bölündüğünde, dairesel hareketin temel bileşeni olan “Pi sayısı” değeri olan 3,14 sayısı elde edilmektedir. ( 22/7 = 3,14..... ) “Pi sayısı” başlıklı bölümde de belirtildiği üzere Pi sayısına en yakın sayısal değeri veren işlem 22/7 işlemidir.

Ayrıca DNA'dan ( Deoksiribonükleik Asit ) oluşan kromozomlar "ipliksi" bir yapı arzederler. DNA genellikle "DNA String" ( DNA İpi ) olarak anılır.


DNA String



Schadenfreude Sendromu

"Schadenfreude Sendromu" ( Kötülükten Sevinç Duyma / Zevk Alma Sendromu ), sadizm, narsizm ve psikopati kombinasyonundan oluşan ruhsal durum bozukluğuna verilen isimdir. Bu sendromun özünde "başkasının mağduriyetinden ve ıstırabından zevk alma, sevinç duyma olgusu" bulunmaktadır.

Yeni dünya düzeninin satanist toplumunun temellerini atmaya çalışan küresel şeytanlar, hiçbir değer yargısı olmayan, sadece nefsani arzularının tatmini peşinde koşan, "Do it as you see fit." ilkesini benimsemiş bir genç nesil yaratmaya çabalamaktadırlar. Satanizm de zaten özünde "nefsani arzularına, maddi ve dünyevi heveslerine tapma, onların kulu olma" eğiliminden ibarettir.

Bu çerçevede, filmler, şarkılar ve sosyal medya kanalıyla Schadefreude Sendromu'nu tetikleyecek mesajları, fotoları ve videoları organize bir şekilde yaygınlaştırmaya, esasında bir sendrom olan bu olguyu standard ve genel bir davranış modeline evriltmeye çalışmaktadırlar. Sadece maddi ve nefsani heveslerin peşinde koşan bir toplumun kapitalist-emperyalist şeytanlar tarafından kontrol ve idare altına alınması son derece kolaydır. 

"Schadenfreude Sendromu" kutsal kitaplarda açıkça belirtilmiştir.

Tevrat

20-Proverbs-2-13 Onlar ki karanlık yollarda yürümek için Doğru yoldan ayrılırlar.

20-Proverbs-2-14 Kötülük yapmaktan hoşlanır, Zevk alırlar kötülüğün aşırısından.

20 Proverbs 10-23 Kötülük akılsızlar için eğlence gibidir. Aklı başında olanlar içinse bilgelik aynı şeydir.

31-Obadiah-1-12 Yahudalı kardeşlerinin o kötü gününden Zevk almamalıydın. Başlarına gelen yıkıma sevinmemeli, Sıkıntılı günlerinde onlarla alay etmemeliydin.

31-Obadiah-1-13 Halkım felakete uğradığı gün Kente girmemeliydin, O gün halkımın uğradığı kötülükten zevk almamalı, Malını mülkünü ele geçirmeye kalkmamalıydın.

Kur'an

3/120 - İn temsesküm hasenetün tesü'hüm ve in tüsıbküm seyyietün yefrahu biha ve in tasbiru ve tetteku la yedurruküm keydühüm şey'a innellahe bima ya'melune mühıyt
( Size güzellik ve iyilik dokunması, onları üzer, kederlendirir. Oysa, size kötülük isabet ederse, onunla ferahlayıp sevinirler. Eğer sabrederseniz  ve sakınırsanız, onların hileleri size şey kadar bile zarar veremez. Kesinlikle Allah o yaptıklarını kuşatandır. )

47/14 - E fe men kane ala beyyinetin min rabbihı ke men züyyine lehu suü amelihı vettebeu ehvaehüm
( O halde, Rab’binden deliller üzerinde olan kimse, ona kötü işleri süslü gösterilen ve onların heveslerine tabi olan kimse gibi olur mu? )

25/43 - E raeyte men ittehaze ilahehu hevah e fe ente tekunü aleyhi vekıla
( O hevesini ilahı edineni gördün mü? O halde, sen onun üzerine vekil mi olursun? )