24 Mart 2019 Pazar

Neden teşbih ve sembolizm?

İnanç sistemine, ilahi nizama ve ilme karşı kalplerinde şüphe olgusunu besleyenlerin, ilim açısından henüz yolun başında olanların veya inkarcıların şu söylemlerine sıklıkla şahit olunmaktadır. 

"Yaratıcı söyleyeceğini neden açıkça ve doğrudan söylemiyor? Kitapta neden hep benzetmeli, sembolik, bilmece gibi ifadeler var? Ne söylenecekse açık açık söylenmeli değil miydi?"

İlahi nizamın ve yaratılışın temel amaçlarından biri de varlıkların, idrak seviyesi yükselmesi vesilesiyle tekamül etmeleridir. Bir varlığın, gerçek bilgilere ulaşabilmesi, kitaplardaki ayetlerin derin manalarını anlayabilmesi ve sonuçlar çıkararak idraki tekamüle erişebilmesi için mutlak surette düşünmesi, araştırması, analiz etmesi ve yorumlaması yani ilim uğrunda cehid ve gayret göstermesi gerekmektedir. Gayrete dayalı olmayan edinimler asla ve asla ruha nüfuz etmemekte, içselleştirilememekte ve tekamüle vesile olamamaktadır. 

Günümüz toplumu incelendiğinde, birçok insanın yanlış olduğu aşikar olana doğruymuş gibi itibar ettiği, bilinçsizce yanlışı savunduğu, doğruluğu açık açık beyan edilene ise şüpheci, yalanlayıcı ve inkar edici bir tavırla yaklaşarak düşmanlaştığı görülmektedir. Dolayısıyla bir bilginin açık açık ve net bir şekilde beyan edilmesi, muhatabının o bilgiyi algılayacağı ve kabulleneceği anlamına gelmemektedir. Bir başka deyişle ilahi bilgiler  veya herhangi bir bilgi doğrudan ve açık şekilde dahi verilmiş olsa yine anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacaktır. Bu kapsamda, teşbih ve sembolizm insanları düşünmeye, araştırmaya, analiz etmeye ve veriler arasında bağlantı kurmaya sevketmek suretiyle anlayış ve idrak yolculuğunda bir yardımcı, bir rehber, bir destekçi gibi işlev görmektedirler. 

En'am ve A'raf surelerinin aşağıdaki ayetleri kalpleri kör olmuş ve ilme kapanmış cahillerin durumunu tasvir etmektedir.

6/111 - Ve lev ennena nezzelna ileyhimül melaikete ve kellemehümül mevta ve haşerna aleyhim külle şey'in kubülen ma kanu li yü'minu illa en yeşaellahü ve lakinne ekserahüm yechelun ( Ve Şayet kesinlikle biz onlara melekleri indirseydik ve ölüler de onlara kelam edip söz söyleseydi ve onlara önceki herşeyi toplasaydık, Allah' ın dilemesi haricinde inanacak değillerdi. Lakin çoğunluğu cahillik ederler. )

Ayette her türlü açık delile rağmen kalbi kapalı kılınmışların yine de inanmayacakları bildirilmektedir.

7/146 - Seasrifü an ayatiyellezine yetekebberune fil erdı bi ğayril hakk ve in yerav külle ayetin la yü'minu biha ve in yerav sebıler rüşdi la yettehızuhü sebıla ve in yerav sebılel ğayyi yettehızuhü sebıla zalike bi ennehüm kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın ( Yerde haksızca kibirlenenleri ayetlerimden men edeceğim, uzaklaştıracağım. Onlar bütün ayetleri görseler dahi onlara inanmazlar. Eğer doğru yolu görürlerse onu yol edinmezler. Eğer yanlış yolu görürlerse onu yol edinirler. Bu kesinlikle onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan habersiz olmalarındandır. )

Ayette, evvelki bölümlerde incelenen "Delüzyon" kavramına dikkat çekilmektedir. Delüzyon, hakkında her türlü açıklayıcı ve doğrulayıcı delil bulunan bir olgunun doğruluğunun inatla reddedilmesi ve yanlış olduğu her türlü delil ile ortada olan bir olguya ise körü körüne inanılması fenomenidir.

8/22 - İnne şerrad devabbi ındellahis summül bükmüllezıne la ya'kılun ( Kesinlikle debelelenlerin en kötüleri Allah' ın indinde sağırlar ve akıl etmeyen dilsizlerdir. )

10/42 - Ve minhüm men yestemiune ileyk e fe ente tüsmius summe ve lev kanu la ya'kılun ( Ve onlardan kimileri seni dinlerler. Peki şayet akıl etmez oldularsa, sen sağırlara dinletebilir misin? )

4/83 - Ve iza caehüm emrun minel emni evil havfi ezau bih ve lev radduhü iler rasuli ve ila ülil emri minhüm le alimehüllezıne yestenbitunehu minhüm ve lev la fadlüllahi aleyküm ve rahmetühu letteba'tümüş şeytane illa kalıla ( Ve onlara güvenden veya korkudan iş geldiğinde, onu bildirirler. Şayet onu resule ve onlardan iş sahiplerine geri döndürselerdi, onlardan sonuç çıkarabilenler onu bilirlerdi. Şayet Allah üzerinize üstünlük, lütuf ve rahmetini vermezse, azınız hariç şeytana tabi olursunuz. )

Ayette vakalardan ve şahit olunan olgulardan "sonuç çıkarabilme" yeteneğinden bahsedilmektedir. Bir olaydan veya olgudan sonuç çıkarabilmek için düşünmek ve akıletmek birinci koşuldur.

"Anlayan zaten anlayacak, anlamayan ise hiç anlamayacak." gerçeği İncil'de ise şöyle yer almaktadır.

41 Mark 4-10 Onikiler'le öbür izleyicileri İsa'yla yalnız kalınca, kendisinden benzetmelerin anlamını sordular.
41 Mark 4-11 O da onlara şöyle dedi: "Tanrı'nın Egemenliği'nin sırrı sizlere açıklandı, ama dışarıda olanlara her şey benzetmelerle anlatılır.
41 Mark 4-12 Öyle ki, 'Bakıp bakıp görmesinler, Duyup duyup anlamasınlar da, Dönüp bağışlanmasınlar.'"
41 Mark 4-13 İsa sonra onlara, "Siz bu benzetmeyi anlamıyor musunuz?" dedi. "Öyleyse bütün benzetmeleri nasıl anlayacaksınız?
 







Allah'ın Yardımı ve Kapı Açılışı

Kur'an'ın 110. suresi olan Nasr ( Yardım ) suresinin nümerolojik ve semantik yapısı üst plana geçiş kavramını barındırmaktadır. Surede "11" sayısına dikkat çekilmektedir.

110/1 - İza (1) cae (2) nasru (3) allahi (4) ve (5) el (6) FETH (7) ( Allah' ın yardımı ve AÇILIŞ geldiğinde, )
110/2 - Ve (1) raeyte (2) en (3) nase (4) yedhulune (5) fi (6) dini (7) allahi (8) efvace (9) ( Ve insanların Allah' ın dinine bölükler halinde girdiklerini gördüğün zaman. )
110/3 - Fe (1) sebbih (2) bi (3) hamdi (4) rabbi (5) ke (6) ve (7) estağfir (8) h (9) inne (10) hu (11) kane (12) tevvaba (13) ( Böylece Rab’bini övgü sözleriyle öv. O’ndan af iste. Kesinlikle O tevbeyi kabul edendir. )

Surede "Feth" ( Açılış ) olduğu ( kapı açıldığı * ) ve insanların bölükler halinde buradan girdikleri belirtilmektedir. 

- Sure numarsı 110 olup, "11" nümerolojisini içermektedir.
- Surede toplam 29 kelime bulunmakta olup bu sayının nümerolojik değeri "11" sayısını vermektedir. ( 2+9 = 11 )
- "Feth" ( Açılış ) kelimesi Kur'an'da 38 kere tekrarlanmaktadır. ( 3+8 = "11" )
- 110/1 kodlu ayetteki "Feth" kelimesi 7. kelimedir. 7 sayısı döngü sonunun nümerolojik sembolüdür. Kur'an'ın ilk suresi olan Fatiha ( Feth kökünden gelen kelime olup Açılış, Başlangıç anlamındadır. ) suresi de 7 ayetten oluşmaktadır.

Hicr ( Çıkış ) suresinin 15/14 kodlu ayetinde de gökte kapı açılması ve insanların oradan yükselmelerinden bahsedilmektedir.

15/14 - Ve (1) lev (2) FETAHNA (3) aley (4) him (5) BABEN (6) MİN (7) ES (8) SEMAİ (9) fe (10) zallu (11) fı (12) hi (13) ya'rucun (14) ( Ve şayet onların üzerine GÖKTEN KAPI AÇSAK DA oradan yükselmeye başlasalar, )

Ayet kodunun nümerolojik değeri yine "11" sayısını vermektedir. ( 1+5+1+4 = "11" )

* "Kapı Açılması" kavramı Nebe ( Haber ) suresinin 78/19 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

78/19 - Ve (1) FUTİHATİ (2) es (3) semau (4) fe (5) kanet (6) EBVABEN (7) ( Ve gök AÇILMIŞTIR da KAPI KAPI  olmuştur. )

- Ayetin kodunun nümerolojik değeri "7" olmaktadır. ( 7+8+1+9 = 25 ... 2+5 = "7" )
- Ayette "7" kelime bulunmaktadır.

Mü'minun suresinin 23/77 kodlu ayetinde de "Kapı Açılması" kavramı yer almaktadır.

23/77 - Hatta (1) iza (2) fetahna (3) aley (4) him (5) baben (6) za (7) azabin (8) şedıdin (9) iza (10) hüm (11) fı (12) hi (13) müblisun (14) ( Nihayet onlara azabı şiddetli kapı açtığımızda, o zaman onlar ona ümitsizler oldular. )

Kapı Açılması kavramından bahsedilen 15/14 ve 23/77 kodlu ayetlerin ortak özelliği, düalite ve iki alem arası geçiş sembolü olan "İkili Yedi" kavramının nümerolojik değeri olan "14" sayısını da içermeleridir. ( İkili Yedi kavramı ve 11 sayısı okült ezoterik sembolizmde benzer manaları içermektedirler. )

- Her iki ayet te 14 kelimeden oluşmaktadır. ( 2x7 veya 7+7 = 14 ... İkili Yedi )
- Her iki ayetin numarası da 14 nünmerolojisi içermektedir. 14 ve 77 ( 7+7 = 14 )

Kur'an'ın "İkili Kitap" ( Kitabı Mesani ) olduğu Zümer suresinin 39/23 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

39/23 - Allahü nezzele ahsenel hadısi KİTABEN müteşebihen MESANİYE takşeırru minhü cüludüllezıne yahşevne rabbehüm sümme telınü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdı bihı men yeşa' ve men yudlilillahü fe ma lehu min had ( En güzel sözü, benzetmeli İKİLİ KİTAP olarak Allah indirdi. O Rab’lerinden korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra Allah' ın hatırlamasına derileri ve kalpleri yumuşar. Bu Allah' ın yönlendirmesidir. Onunla dilediği kimseyi yönlendirir. Allah kimi saptırırsa, artık ona yönlendiriciden yoktur. )

Kur'an'da 7 ayetten oluşan iki sure bulunmakta olup, bunlar 1. sure olan Fatiha ( Açılış / Başlangıç ) suresi ve 107. sure olan Maun ( İhtiyaç, Gereksinim ) suresidir. İki surenin kodları birlikte İkili Yedi'yi oluşturmaktadır. 1 ve 107 ... "11" ve "7"

Ayrıca her iki surenin ilk ayetleri 7 kelimeden oluşmaktadır. 2 ayet 7'şer kelime....

FATİHA 1/1 - Bi (1) ismi (2) allahi (3) er (4) rahman (5) ir (6) rahim (7) ( Şefkatli, merhametli Allah'ın ismi ile, )

MAUN 107/1 - E (1) raeyte (2) ellezi (3) yükezzibü (4) bi (5) ed (6) din (7) ( O dini yalanlayanı gördün mü? )






23 Mart 2019 Cumartesi

"Sabır" ve "İyilik" Frekansları ile Geçiş Kapısına Erişim

"8" ve "11" sayılarının düalite, döngü, yeni döngü başlangıcı, sonsuz döngü ve melek / İsa tesiri kavramlarının nümerik sembolleri olduklarına evvelki bölümlerde defaatle değinilmişti. 8 sayısı düalite kavramının ifadesi açısından 11 sayısıyla özdeştir. ( 11 sayısındaki iki adet "1" ve 8 sayısındaki iki adet "O" formu bunun tezahürüdür. )

"8" ve "11" sayıları aynı zamanda üst plana ( boyut / frekans ) erişim portalının da yani geçiş kapısının da ( Yıldız Geçidi / Yıldız Kapısı / Star Gate ) nümerik sembolleridir.

Bu nümerolojik fenomenin çarpıcı örneklerinden biri de Hud suresinin 11/11 kodlu ayetinde yer almaktadır.

11/11 - İlla (1) ellezine (2) SABERU (3) ve (4) amilu (5) es (6) SALİHAT (7) ülaike (8) lehüm (9) mağfiratün (10) ve (11) ecrun (12) kebir (13) ( Ancak o SABREDENLER ve İYİLİKLER yapanlar, işte onlar, af ve büyük ödül onlaradır.

Ayette "Sabır" ve "İyilik"* frekansları neşriyatıyla döngü sonundaki affa ve ödüle kavuşulacağı ve üst plana geçiş liyakatine erişilebileceği bildirilmektedir. ( * "İyilik" kavramı; doğru olmak, yalan söylememek, zina etmemek, sapık cinsel ilişkide bulunmamak, zekat vermek, oruç tutmak, yardım etmek, kitabı okumak, bilgiyi paylaşmak, cimrilikten kaçınmak, ihtiyacı olana sevgiyle mal vermek, duaya kalkmak, adaletli olmak, Allah'a, ahiret gününe, habercilere ve meleklere inanmak, ahdine vefa etmek, temiz ve güzel söz söylemek, kötü söz söylememek, öfkelendiğinde öfkesine hakim olabilmek, iftira etmemek, dedikodu yapmamak, muhtelif nefsani duygularının esiri olmamak, sabretmek olgularını içermektedir. )

"İyilik" kavramı Bakara suresinin 2/177 kodlu ayetinde de şöyle tanımlanır. ( Bu ayetin kodunun nümerolojik değeri de "8" sayısını vermektedir. ( 2+1+7+7 = "8" ) Ayrıca ayetteki kelime adedi ( 99 ) ile ayet kodunu oluşturan rakamların toplamının nümerolojik değeri yine "8" sayısını vermektedir. ( 2+1+7+7+9+9 = 35 ... 3+5 = "8" )

2/177 - Leysel birra en tüvellu vücuheküm kıbelel meşrikı vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahıri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyın ve atel male ala hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakıne vebnes sebıli ves sailıne ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirıne fil be'sai ved darrai ve hıynel be's ülaikellezine sadeku ve ülaike hümül müttekun ( Yüzünüzü doğu tarafına ve batı tarafına çevirmenizde iyilik yoktur. Lakin iyilik, o Allah’a , sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar. )

11/11 kodlu ayet incelendiğinde ise;

- Ayet kodu 11 ve 11 sayılarından oluşmaktadır.
- Ayet kodunu oluşturan rakamlar ile ayetteki kelime adedini oluşturan rakamlar toplandığında "8" sayısı elde edilmektedir. ( 1+1+1+1+1+3 = "8" )
- Ayette "iki" temel kavram olan "Sabır" ve "İyilik" kavramları yer almakta olup, böylelikle ikili ( düal ) bir kavram tezahürü ( 8 ve 11 ) oluşmaktadır.

"11" sayısı, inananlar için, düalite vesilesiyle erişilecek huzur ve mutluluk dolu döngü sonunu sembolize eden önemli bir sayıdır. Ancak satanistler "11" sayısını ve döngü sonunu insanlara "korkulacak bir olgu" olarak telkin etmeye yani her zaman olduğu gibi ilahi kelimeye ve nümerolojiye yanlış anlam yüklemeye çalışmaktadırlar. Böylelikle insanları kaba madde dünyasına daha da bağımlı, bağlı hale getirecek ve insanların kendilerine daha uzun süre kölelik yapmalarını sağlayabileceklerdir.

Aşağıda "11" sayısına "korku" anlamı yüklenmek suretiyle çekilmiş 20"11" yapımı "11-11-11" isimli korku filminin afişi yer almaktadır. Filmin sloganı sa "This day will be our last" ( Bugün bizim son günümüz olacak. ) Filmde "11" sayısının kaba madde alemi ( dünya ) ile üst süptil alem arasındaki geçiş kapısı olduğu ve cinlerin bu kapıdan geçerek dünyaya gelecekleri ve dünyanın sonunu getirecekleri mesajı vurgulanmaktadır.


"11" sayısının, liyakate erişen insanların üst plana geçişinin sağlanması için vazifeli varlıklar ( melekler ) gökte kapı açılması kavramının nümerolojik sembolü olduğunu bilen küresel elit 11.09.2001 tarihinde - ki bu tarihte 11 nümerolojisi bulunmaktadır. 11 ve 11/9 ( 1+1+9 = 11 ) - vuku bulan İkiz Kulelerin* Yıkılması faciası ile üst plana açılış kapısını kapatma ve insanların tekamül sürecini geciktirme sembolizmi ve ritüeli mi gerçekleştirmişlerdir? ( * İkiz Kuleler okült anşamda 11 sayısını sembolize etmekteydiler. İkiz Kuleler'in girişlerine "Gate" ( Kapı ) denilmekteydi. )














Allah - Kutsal Ruh - Cibril - Biz ve Kitabın İndirilişi

Kur'an'ın indirilişine ilişkin aşağıdaki ayetlerde "indirme" fiilinin öznesi olarak farklı kavramlar / kelimeler yer almaktadır. Kitabın indirilişi süreci misal verilmek suretiyle, Allah'ın yaratmış olduğu varlıkların ( Ruh, Süptil ( Eterik ) Varlıklar ( Vazifeliler / Melekler ), Yarı Süptil Varlık ( Ehli Cennet ) ) O'nun emriyle ve izniyle bir birliktelik içinde görevlerini nasıl ifa ettikleri bildirilmektedir.

1- Allah
2- Ruhül Kudüs ( Kutsal Ruh )
3- Cibril ( Cebrail )
4- Biz ( Meleül Ala / Yüksek İleri Gelenler )

2/176 - Zalike bi ENNELLAHE NEZZELEL KİTABE bil hakk ve innellezinahtelefu fil kitabi le fı şikakın beıyd ( Kesinlikle KİTABI gerçek ile ALLAH İNDİRDİ. Kitap hakkında o ihtilafa düşenler uzak derin ayrılık, kopukluk içinde olurlar. ) *

Her şeyin Allah'ın emri ve izni ile vuku bulması gerçeği çerçevesinde ayette kitabın nihai anlamda Allah tarafından indirildiği bildirilmektedir.

16/102 - Kul NEZZELEHU RUHUL KUDÜSİ MİN RABBİKE bil hakkı li yüsebbitellezine amenu ve hüden ve büşra lil müslimın ( De ki: "ONU, o inananlara sebat vermek için ve teslim olanlara YÖNLENDİRME ve MÜJDE OLARAK RAB'BİNDEN KUTSAL RUH İNDİRDİ." )

Ayette kitabın, Allah'ın ( Rab'bin ) yaratmış olduğu ve kutsal kıldığı Ruh tarafından indirildiği bildirilmektedir.

2/97 - Kul men kane adüvven li CİBRILE FE INNEHU NEZZLEHU ala kalbike bi iznillahi müsaddikan li ma beyne yedeyhi ve HÜDEN ve BÜŞRA lil mü'minın ( De ki: “Kim CİBRİL’ e düşman ise, inananlara MÜJDE, YÖNLENDİRME ve ondan öncekileri doğrulayıcı olarak onu kalbinin üzerine Allah’ ın izni ile kesinlikle O İNDİRDİ." )

15/9 - İNNA NAHNÜ NEZZELNEZ ZİKRA ve inna lehu le hafizun ( HATIRLAMAYI KESİNLİKLE BİZ İNDİRDİK ve kesinlikle biz ona koruyucular gözeticiler olacağız. )


21 Mart 2019 Perşembe

Fahrenheit 451 ... Ha Mim

"Fahrenheit 451" Ray Bradbury tarafından 1953 yılında yayımlanmış olan bir bilimkurgu romanı kitabıdır. Kitap, tıpkı George Orwell'ın "1984" romanında olduğu gibi, toplumun baskı yoluyla kontrol altına alındığı totaliter bir rejimde yaşananları konu almaktadır. Kitabın konusu "insanların bilgiye erişiminin engellenmesi ve sadece hükümetin istediği bilgilere haiz olabilmesi için kitapların yakılmasıdır." Romanın ismi, kitapların yakılma sıcaklığı olan "451 Fahrenheit" birimindeki sıcaklık derecesinden gelmektedir. 

451 Fahrenheit sıcaklık derecesi bilgisinin, Casiye suresinin ilk ayeti olan 45/1 kodlu ayet ile ilgisi olabilir mi? 

45/1 Ha Mim 

Zira ayette yer alan "Ha" ve "Mim" harfleri yanyana bir kelime oluşturduğunda ortaya "Sıcak, Kızgın Su, Sıcak ve Samimi Dost" anlamları çıkmaktadır. 

Kur'an'da yaratılışın tüm kodlarının ve akaşa kayıtlarının büyük bölümünün bulunduğu dikkate alındığında bahsedilen ilintinin bulunmaması için bir neden kalmamaktadır.

İNSan ve ŞEYTan

Yaratılıştaki ikin önemli kelime olan "İnsan" ve "Şeytan" kelimelerinin köklerindeki anlamlar önem arzetmektedir.

"İnsan" kelimesi "İns" ve "An" kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. ( "An" kelimesi "Gibi Olan" anlamına gelen bir ektir. )

"İns" kökünün "Unutmak" anlamına gelen "İnsa" kökü ile ilintisi olması yani esas itibarıyla "İnsan" kelimesinin "Unutan" anlamına gelmesi kuvvetle muhtemeldir. ( İnsan olan varlığın "Kadını" anlamına gelen "Nisa" kelimesi de bu bağlamda ilginçtir. ) Zira Taha suresinin 20/115 kodlu ayetinde şöyle bildirilmektedir. 

20/115 - Ve lekad ahıdna ila ademe min kablü fe NESİYE ve lem necid lehu azma ( Ve önceden Adem' e ahdettik de UNUTTU. Onda azim bulamadık. )

"Nes" ( Unuttu ) kelimesi ile "İnsanlar" anlamına gelen "Nas" kelimesi arasındaki fonetik benzerlik de dikkat çekmektedir. Aslında "Nas" kelimesi "Unutanlar" anlamını barındırıyor olabilir mi? Kur'an'da geçen ve "Ey insanlar" olarak tercüme edilen "Ya eyyühen nas" ifadesi esas itibarıyla "Ey unutanlar" anlamını barındırıyor olabilir mi? Adem, Allahü Teala'ya olan ahdini ve bahşedilen nimetleri UNUTTUĞU için cennetten çıkarılmıştır. Bu vakaya istinaden, özünde cennet ehli olan bu varlık "İnsan" ( Unutan ) olarak isimlendirilmiş olabilir.

2/30 - Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı caılün fil erdı HALİFEH kalu e tec'alü fıha men yüfsidü fıha ve yesfiküd dima ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek kale innı a'lemü ma la ta'lemun ( Ve zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben yerde HALİFE oluşturacağım." dedi. "Biz seni övgünle överken ve seni kutsarken orada bozgun yapan, kan ve gözyaşı döken birini mi oluşturacaksın?" dediler. "Kesinlikle ben sizin bilmediğinizi bilirim." dedi. )

Allahü Teala'nın, cinlerden sonra yaratacağı varlıktan bahsettiği ilk ayet olan 2/30 kodlu ayette bu varlıktan "Halife" ( Sonradan Gelen ) olarak bahsedilmektedir. 

15/28 - Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı halikün BEŞERAN min salsalin min hamein mesnun ( Ve zamanında Rab’bin meleklere, "Kesinlikle ben kuru balçıktan, şekillenmiş cıvık çamurdan BEŞER yaratacağım." dedi. )

15/28 kodlu ayette de yaratılacak olan varlıktan "Beşer" olarak bahsedilmektedir. Her iki ayette de "İnsan" kelimesi yer almamakta, bunun yerine "Halife" ( Sonradan Gelen ) ve "Beşer" kelimeleri kullanılmaktadır. ( "Beşer" kelimesi "İnsan" kelimesinin karşılığı olarak kullanılagelmektedir. )

"Şeytan" kelimesi ise "Şeyt" ve "An" kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. "Şeyt" kelimesi "Yanmak, Kaynamak, Helak Olmak" anlamlarına gelmektedir. "Dolayısyla Şeytan" kelimesi "Yakan / Yanan, Helak Eden / Helak Olan" anlamlarını barındırmaktadır.





20 Mart 2019 Çarşamba

Ağaran, Parlayan Yüzler, Agartha, Sirius ve Beyaz Kardeşliği

Kur'an'da döngü sonunda "Yüzleri Ağaranlar" ve "Yüzleri Kararanlar" olarak tanımlanan gruplardan bahsedilmektedir. "Yüzleri Ağaranlar / BEYAZLANANLAR" üst plan / boyut olan cennete yani  Sirius'a intikal edecek olup, tekamül edemeyenler yani "Yüzleri Kararanlar" ise yerde ( dünyada ) tekrar reenkarnasyon döngülerine tabi olacaklardır. Kaba madde aleminde tekrar reenkarnasyon döngülerine tabi olmak durumu, Kur'an'da "Kararma / Karanlıklar" ( Esvedd / Zulümat ) ve "Azab" olarak tanımlanmaktadır. 

3/106 - Yevme TEBYADDU VÜCUHÜN ve TESVEDDÜ VÜCUH fe emmellezinesveddet vücuhühüm e kefartüm ba'de ımaniküm fe zukul azabe bima küntüm tekfurun ( O gün YÜZLERİ AĞARIR ve YÜZLERİ KARARIR. O yüzleri kararanlar, inancınız sonrasında inkar mı ettiniz ? O halde o inkar etmiş olmanızdan dolayı azabı tadın. )

3/107 - Ve emmellezinEBYADDAT VÜCUHÜHÜM fe fı rahmetillah hüm fıha halidun ( Ve o YÜZLERİ AĞARANLAR, artık Allah’ ın rahmetinin içindedirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )

80/38 - VÜCUHÜN yevmeizin MUSFİRETUN ( O gün PARLAYAN YÜZLER vardır. ) *

88/8VÜCUHÜN yevmeizin NA'IMET ( O gün YÜZLER NİMETLENMİŞTİR. ) **

* "Parlayan Yüzler"  ifadesinin geçtiği 80/38 kodlu ayet "8" ( 80 ... 8+0 = 8 ) ve "11" ( 38 ... 3+8 = 11 ) nümerolojisi açısından önem arzetmektedir. Bilindiği üzere "8" sayısı yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü, bir başka deyişle Sirius'a intikali sembolize etmektedir. Sirius, 8 yıldızdan oluşan ve Canis Majoris ( Büyük Köpek ) olarak bilinen takımyıldızın en parlak yıldızıdır. "11" sayısı ise düalite ve döngünün sembolüdür.

** "Yüzlerin nimetlenmesi" ifadesinin geçtiği ilk ve son ayetin kodundaki "888" sayısı da "8" nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. Üç adet "8"'in tezahürü, döngü sonundan bahsedilen Vakia suresinin 56/7 kodlu ayetinde geçen "Üç eş olursunuz." ifadesi ile ilintili midir? ( Vakia kelimesi Vaka / Olay anlamına gelmekte ve devre sonunu, döngü sonunu tanımlamaktadır. )

56/7 - Ve küntüm ezvacen selaseten ( Üç eş olursunuz. )

Sirius, "White Star" ( Beyaz Yıldız ) olarak da anılmaktadır. "The Greater White Brotherhood of Sirius" ( Sirius Büyük Beyaz Kardeşliği ) olarak bilinen okült ezoterik cemiyet kavramının da ilham kaynağı Sirius yıldızıdır.


Ayrıca Atlantis'in yokolması sonrasında yeraltında tezahür eden uygarlık olarak bilinen Agartha Uygarlığı da "Büyük Beyaz Kardeşlik" olarak anılmaktadır. Arapçada "Agarr" kelimesi "Beyaz" anlamını da içermektedir.










17 Mart 2019 Pazar

Zamandaki "9" Mesajı

Her ne kadar zaman kavramının olmadığı ve "Geçmiş = Şimdi = Gelecek" denkleminin gerçekliği biliniyor olsa da Allahü Teala, bir sınav olan dünyevi ( kaba maddesel ) alemde yaşama mahkum edilmiş insan için "Zaman" algısı bahşetmiş ve bu algıyı Kur'an'da geçen "9" kavram ile bildirmiştir. 

1- "Min Kabl" ( Önce/Önceden )
2- "Ane" ( Şimdi )
3- "Min Ba'd" ( Sonra )
4- "Yevme" ( Bugün )
5- "Sevfe" ( Yarın)
6- "Saah" ( Saat )
7- "Yevm" ( Gün)
8- "Sene/Ami" ( Yıl/Sene )
9- "Şehr" ( Ay )

"Zaman" kelimesi Arapça'da "Dehr" kelimesiyle ifade edilmektedir. "Dehr" kelimesi Kur'an'da iki ayette geçmekte olup, bu kelimenin her iki ayetteki sıra numaralarının nümerolojik değeri de "9" sayısını vermektedir. ( 18 ... 1+8 = 9 ve 9 )

45/24 - Ve (1) kalu (2) ma (3) hiye (4) illa (5) hayatün (6) ed (7) dünya (8) nemutü (9) ve (10) nahya (11) ve (12) ma (13) yühlikü (14) na (15) illa (16) ed (17) DEHR (18) ve ma lehüm bi zalike min ılm in hüm illa yezunun ( Ve "O, dünya hayatı haricindeki değildir. Ölürüz ve diriliriz. O bizi helak eden ancak ZAMANDIR." dediler. Onlara bununla ilgili ilim yoktur. Kesinlikle onlar ancak zannederler. )

76/1 - Hel (1) eta (2) ala (3) el (4) insani (5) hıynün (6) min (7) ed (8) DEHRİ (9) lem yekun şey'en mezkura ( İnsana uzun zamandan hatırlanacak bir şey olmadığı ZAMAN gelmedi mi? )

Matematikte zamanın tezahürü temel işlem olan "Toplama" yani aynı nihai manadaki "Çarpma" işlemidir. ( Çıkartma veya Bölme işlemleri ters yönlü Toplama veya Çarpma olarak kabul edilir. ) "Çarpma" işlemi sayesinde belirli değere sahip bir sayı, bir sonraki aşamada ( geçen zaman ile ) farklı değere sahip bir başka sayıya dönüştürülmektedir. "Çarpma" işlemi İngilizce'de "Times" kelimesi ile ifade olunur. Örnek: "3 times 3 is 9" ( "Kere" kelimesinin karşılığı olarak "Times" ( Zamanlar ) kelimesinin kullanılması dikkat çekmektedir. )

"9" sayısına ilişkin çarpım işlemlerinde çıkan sonuç sayısının nümerolojik değeri daima "9" sayısına eşit olmaktadır. Bu durum, Kur'an'da "Zaman" kavramına ilişkin ortaya çıkan "9" nümerolojisi ile "9 ile çarpma" işlemi arasındaki muhtemel bir ilintiyi gündeme getirmektedir. 

















16 Mart 2019 Cumartesi

Devre Sonunda Üst Sınır Seviyesinden Tezahürler

"Devre sonunda doğruluk da sapıklık ta, gerçek te batıl da en üst sınır seviyesinde açıkça tezahür eder. Gizli olan alenileşir. Bu seçim yapmaları için insanlara sunulan nihai imkandır."

Hakikaten de bugünkü toplumsal ortama bakıldığında yukarıdaki durum gözlemlenmektedir. Bir yanda ilim, idrak ve vicdan tekamülü yaşayan, bir yanda ise kaba madde aleminin cehalet, kötülük ve ahlaksızlık batağına gittikçe daha çok saplanan insanlar. 

Devre sonunda iyisiyle kötüsüyle tüm bilgiler insanların önüne sunulmaktadır. Her türlü gizliliğin ortadan kalkacağı hususu Kur'an ayetlerinde de bildirilmektedir.

69/18 - Yevme (1) izin (2) tu'radune (3) la (4) tahfa (5) min (6) küm (7) hafiyet (8) ( O gün döndürülürsünüz. Sizden gizli olan gizli kalmaz. )

Ayette "8" kelime bulunması da yeni döngü başlangıcı sembolizmi açısından önem arzetmektedir.

86/9 - Yevme tübles serair ( O gün sırlar ortaya çıkarılır. )

13 Mart 2019 Çarşamba

"Huriler" meselesi

"Cennetteki Huriler" söylemi asırlardır insanların dilinde gerçek anlamı dışında anlam yüklenmek suretiyle dönüp durmuş ve daima bir suistimal konusu olmuştur. Bunun temel nedeni, kelimelerin kök anlamlarının bilinmemesi, araştırılmaması, sadece alim addedilen kişilerin söylediklerine itibar edilmesidir. Kötü niyetli satanist yöneticiler ve sözde din adamları, samimiyetle gerçeği arayan masum insan kitlelerini şeytani emellerine göre yönlendirmişler ve aldatmışlardır.

Cinsiyet veya cinsellik içermeyen "Huri" kelimesi HVR / HAVR kökünden gelmekte olup, "Ahver" ve "Havra" ( "Ahver"in dişisi ) kelimelerinin çoğuludur ve "Birlikte olan, Eşlik eden, Akıllı, Beyaz yüzlü, Beyaz Yıldız, Jupiter, Geri dönüş, Döngü, Dolanma" anlamlarını içermektedir.

"Havari" kelimesi de aynı kökten olup, "Birlikte olan, Eşlik eden, Etrafında dönen, Dolanan" anlamına gelmektedir. Haberci İsa'nın "havarileri" sürekli olarak O'nun etrafında - çevresinde O'na yardım etmek için "eşlik ederlerdi, dönüp dolaşırlardı. Yani "O'nun hurisiydiler".

"Sinagog" anlamına gelen "Havra" kelimesi de özünde "Geri dönülen yer, Dönüp dolaşarak zikir yapılan yer" anlamını taşımaktadır.

Dolayısıyla ayette yer alan "Zevvecnahum bi HURİn İYN" ( Onları İRİ GÖZLÜ HURİlerle eşleştirdik. ) ifadesi bir "Cinsel eşleşme / Erkek - kadın birleşmesi - eşleşmesi" anlamı taşımamaktadır. Zira ayette de fiil olarak yer alan "Zevc / Zevvece" ( Eş / Eşleşme, Birleşme ) kelimesi de özünde "erkek - kadın eşleşmesi" anlamını içermemektedir. Çoklu anlamlardaki ortak nokta itibarıyla eşleşilecek olanların "insanların üst boyuttaki eşlenikleri / astral ( yıldızsal ) projeksiyonları" olması ve ayetlerde "öze dönüş" mesajının veriliyor olması kuvvetle muhtemeldir.


"Huri" kelimesi Kur'an'da ilk kez Duhan suresinin 44/54 kodlu ayetinde geçmektedir.

44/54 - Ke (1) zalik (2) ve (3) zevvecna (4) hüm (5) bi (6) HURİN (7) İYN (8)

( İşte böyle. Onları İRİ GÜZEL GÖZLÜ HURİLERLE eşleştiririz. )

Esas itibarıyla, ayetteki "Huri" kelimesinin "Kadın" anlamı içermemesi kuvvetle muhtemeldir. Anlam şöyle oluşmaktadır:

"İşte böyle. Onları cinsiyeti olmayan iri gözlü beyaz geri dönüşlerle eşleştirdik."

Huri kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kodu 44/54 olup, "8" nümerolojisi içermektedir. ( 4+4+5+4 = 17 ... 1+7 = "8" ). Ayrıca sure kodunun ( 44 ) nümerolojik değeri de "8" olmaktadır. Ayette "8" kelime bulunması da yeni döngü başlangıcının nümerolojik sembolü olan "8" sayısı açısından önem arzetmektedir.

"Ahver / Havra" kökünden türemiş olan "Huri" ve "Havari" kelimeleri Kur'an'da toplam "8" ayette geçmektedir. ( 3/52, 5/111, 5/112, 44/54, 52/20, 55/72, 56/22, 61/14 )

Üst plan ( alem, boyut ) varlıkları olan ve "Alien" veya "Grey" olarak anılan varlıklar hep iri gözlü resmedilmektedir. Üst plandaki ( Sirius, Cennet, Sevgi Planı ) varlıkların, insanların tekamül etmiş astral projeksiyonları oldukları fenomeni baz alındığında, ayette aslında insanın öz yapısına geri dönüşten mi bahsedilmektedir? İnsanlar, çıkarıldıkları cennete yani özlerine dönüp, kendi astral bedenleriyle mi / öz varlıklarıyla mı eşleşeceklerdir? ( Sirius, "Beyaz Yıldız" olarak da adlandırılmaktadır. )

"Huri" kelimesi Kur'an'da 4 kere geçmekte olup, ilgili diğer ayetler aşağıdadır.

44/54 - Ke (1) zalik (2) ve (3) zevvecna (4) hüm (5) bi (6) HURİN (7) İYN (8)

( İşte böyle. Onları İRİ GÜZEL GÖZLÜ HURİLERLE eşleştiririz. )

52/20 - Muttekiine ala sururin masfufeh ve zevvecnahüm bi HURİN İYN

( Saf saf dizilmiş koltuklar, döşekler üzerinde yaslanıp otururlar. Onları İRİ GÜZEL GÖZLÜ HURİLERLE eşleştirdik. )

55/72 - HURUN maksuratün fil hıyam

( Çadırların içinde kısa, saklı bakışlı HURİLER. )

56/22 - Ve HURUN İYNUN

( Ve İRİ GÜZEL GÖZLÜ HURİLER. )

Ruhsal tekâmüle ererek ölüm diyarı olan kaba madde planı dünyadan ( cehennem ) yaşam diyarı olan üst süptil plana ( cennet, sevgi planı  ) intikal edenlerin cinsiyete bağlı bir durumları ve ilişkileri olmayacağı İncil ayetinde de zikredilmektedir.

41 Mark 12-25 İnsanlar ölümden dirilince ne evlenir ne evlendirilir, göklerdeki melekler gibidirler.


11 Mart 2019 Pazartesi

DeMON

İngilizce'de "Cin "anlamına gelen "Demon" kelimesinin kökeni Arapça "Deman" ( Heybetli, Büyük, Hiddetli, Feryat Eden ) kelimesine dayanmaktadır. İnkarcı satanistler, cinleri yüce addettiklerinden dolayı onlara "Demon" veya "Deman" ismini vermişlerdir.

"DeMAN" veya "DeMON" kelimesindeki "MON" eki "Büyük, Ulu, Yüce, Tek, Bir" anlamlarını, baştaki "DE" ön eki ise "-den" anlamını taşımaktadır. "MON" kökü, batı dillerinde Dünya'nın "tek" uydusu olan ve gece yerden bakıldığında gökteki en "büyük" cisim olarak görünen Ay'ın ismidir.

MONd = Ay ( Alm. )
MONat = Ay ( Alm. ) ( zaman )
MONth = Ay ( İng. )
MOON = Ay
MONument = Anıt ... Anıt, "yüksektir, büyüktür."
"Kudret helvasının" ismi de MAN'dır.
MONEY ...MON+EYE
Taptıklarına verdikleri isim. MONEY
Lat, MANAT, Uzza ... MAN+AT ( T, Y olabilmektedir. Örnek: BalleT yazılıp BalleY okunduğu gibi..)

MON ( Tek, Büyük ) +EY ( Göz )
MONarch veya MOON+ARCH kelimeleri de dikkat çekmektedir. ( Zihin Kontrolü projesinin ismi "Project Monarch"'tır. )

Money = Tek/ Büyük Göz !!
MONtagne ( Dağ ) Fr.
MOUNtain ( Dağ ) İng.

Yine "Yüce, Heybetli, Büyük" konsepti.

CereMONy 
SerMON ( Vaaz ) ( SER = Baş, Tepe, Uç, Zirve ; MON = Tek, Büyük )

MONster ( Dev Gibi Olan )

MONolit ( Büyük Taş Sütun )

MONkey ve MamMON … MONkey ( Maymun / Mammon )

“Planet of APES” ( MayMUNlar Gezegeni ) isimli film serisi yapılmış olması konuyla ilintili midir ?


Ay’a “Maymun” formunda robotlar gönderme projesinin kökeni neye dayanmaktadır? German Research Center for Artificial Intelligence (DFKI) ve  Bremen Üniversitesi Ay'a maymun formunda robot gönderme projesi üzerinde çalışmaktadırlar.


https://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-2348846/Planet-apes-Monkey-robots-soon-sent-explore-MOON.html

MONey ... MON + EY ( Para anlamında kulanılan özünde "Nüyük" ve "Göz" anlamlarını barındıran kelime.

DEMON kelimesinin DE+MON kelimelerinden oluşması. DE ön eki "aidiyet, bir yere ait olmayı" bildirmesi açısından önem arzetmektedir. ( Örnek : "Notre Dame DE Paris" ( Paris'in Notre Dame'ı ) gibi...) Bu çerçevede, DEMON ... "AY'a ait" / "AY'dan" anlamına gelebilir mi? Mars'lı cinler, Ay'a kadar gelebilip Ay'da mı konuçlanmışlardır? Böyle bir durum,  "Tek Göz " sembolü olan EYE / AY kelimesine dikkat çekmektedir. Ayrıca Ay'ın cin yapımı bir gözlem üssü olduğu hususu açısından da önem arzetmektedir. 




10 Mart 2019 Pazar

Ruh Tesiri ile Dirilme

Enbiya suresinin 21/21 kodlu ayeti, "Ruh" ve "Yeni Döngü Başlangıcı" kavramları itibarıyla, gerek nümerik, gerek semantik açıdan dikkat çekmektedir.

21/21 - Em (1) ittehazu (2) aliheten(3) min (4) el (5) erdı (6) hüm (7) yünşirun (8) ( Yerden ilahlar edindiler de onlar mı ölüleri diriltecekler? )

Ayet kodu olan 21/21, Ruh kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi ve sembolü olan 21 sayısı açısından önemlidir. Ayette "Ölülerin dirilmesi"nden bahsedilmekte olup, ölü bir varlık ancak ruh tesiri ile tekrar idrakli bir yaşama kavuşabilmektedir.

Ayette "8" kelime bulunması ve "Yünşirun" ( Diriltecekler ) kelimesinin sonuncu yani 8. kelime olması, "Yeni döngü başlangıcı / Dirilme" anlamı ve nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

Kur'an'da "Kelime" ve "Ruh" olarak tanımlanan Mesih İsa'nın İncil'de yer alan sözleri de "Ruh tesiri ile dirilme" fenomeninin tezahürü niteliğindedir.

43 Yuhanna 11-25 İsa ona, "Diriliş ve yaşam Ben'im" dedi. "Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır.

43 Yuhanna 11-26 Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. Buna iman ediyor musun?"

Son ayetteki "8" ve "11" nümerolojisi de dikkat çekmektedir.

4+3+1+1+2+6 = 17 ... "8"

Ayet numarası olan 11-16, nümerolojik olarak "11" ve "8" sayılarını içermektedir. ( 11 ve 26 ( 2+6 = 8 )



Altın Çağ İnsanlarındaki Gelişmiş Metapsişik Yetenekler

70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsünün sonu olan Kıyamet Günü'nde ( Ayağa Kalkış Günü ) yani, devre sonu aşamasında vuku bulacak ve felaketlere yol açacak doğa olayları, inanan, iyilikler yapan * ve üst plana geçme liyakatini kazanmış olan insanları etkilemeyecektir. Çünkü bu insanlar, olgunlaşan ilim ve idrak seviyelerinin yanısıra maddeyi ve maddesel vakaları yok sayabilecek metapsişik yeteneklere de** kavuşacaklardır. ( Bu yeteneklerin gelişmekte olduğunun ilk sinyalleri, günümüzde "bireyler arasında oluşan senkronize düşünme / primitif telapati" fenomenidir. ) Böylelikle inkarcılar için azap vesilesi yani cehennem olan devre sonu, inananlar için bir huzur vesilesi yani cennet olacaktır. Allahü Teala bu hususu "Azabtan korunmak ve gölgelikler içinde olmak" olarak tanımlamıştır.

* İyilik Yapan İnsan = Başkalarının huzurunu ve mutluluğunu en az kendisininki kadar veya daha fazla önemseyen, tüm tutum ve davranışlarında bu ilkeyle hareket eden, yardımı, paylaşımı ve birlikteliği içselleştişmiş olan ve Allah inancına haiz insan. 

** Mesih İsa'nın hastaları iyileştirmesi, ölüyü diriltmesi, çamurdan kuş yaratması bu yeteneklere örneklerdir. Bu durum, insana ruhundan üfleyen Allahü Teala'nın "Ol." emrinin bir tezahürü niteliğindedir. 

77/41 - İnnel muttekıne fi zılalin ve uyun ( Kesinlikle sakınanlar gölgelerin ve pınarların içindedirler. )

52/17 - İnnel muttekıyne fi cennatin ve neım ( Kesinlikle sakınanlar bahçelerin ve nimet bolluğunun içindedirler. )

52/18 - Fakihine bima atahüm rabbuhüm ve vekahüm rabbuhüm azabel cehım ( Rab’lerinin onlara o verdiğinden dolayı sevinirler. Rab’leri onları cehennem azabından korur. )

Mu uygarlığının batışı ile son bulan bir önceki devre sonu aşamasında da Mu insanlarında tezahür etmiş olan metapsişik yetenekler şunlardır.

1- Senkronize Düşünme / Primitif Telepati : İki veya daha çok birey arasında, bilinçsiz ve kontrolsüz olarak, aynı anda aynı konuyu düşünme olgusu. 
2- Telepati : Bilinçli ve kontrollü şekilde düşünce nakli ve paylaşımı 
3- Durugörü ( Clairvoyance ) : Geleceğe ait olayları görebilmek ve hissedebilmek 
4- Demateriyalizasyon : Maddesel nitelikten sıyrılıp, süptil Öz Varlık ( Astral Varlık ) halini idrak edebilmek ve kaba madde ortamında görünmez olabilmek 
5- Dedublman ( Apor / Çift Bedenlenme ) : Bedenli bir varlığın, bedenindeki maddelerin bir kısmını demateryalize edip, onları istediği bir biçime sokarak, başka yerlerde ortaya çıkarabilmesi  
6- Telekinezi : Maddeleri düşünce yoluyla hareket ettirebilmek 
7- Astral Projeksiyon : Maddesel bedenden çıkıp, Astral Bedeni idrak edebilmek ve süptil varlık olarak kainatta seyahat edebilmek 
8- Levitasyon : Kaba madde aleminde ( yerküre ortamında ) yerçekiminin tesirinden sıyrılmak suretiyle, havalanarak hareket edebilmek. )
9- Alşimi : Maddelerin özelliklerini değştirebilmek 
10- Medyumluk : Üst plan varlıklarıyla iletişime geçip, bilgi alabilmek.
11- Şifacılık : Kelime tekrarı ve odaklanma ile maddesel tezahür ve dejenerasyon olan hastalıkların giderilmesi.
11- Yemek Yemeden Yaşam

Yukarıdaki özelliklerden bazıları, muhtelif misaller kapsamında ayetlerde vurgulanmıştır.

4/157 kodlu ayette Haberci İsa’nın demateriyalizasyonundan bahsedilmektedir.

4/157 - Ve kavlihim inna katelnel mesıha ıysebne meryeme rasulellah ve ma kateluhü ve ma salebuhü ve lakin şübbihe lehüm ve innellezinahtelefu fıhi le fı şekkin minh ma lehüm bihı min ılmin illettibaaz zann ve ma kateluhü yekına ( Ve "Kesinlikle biz Allah' ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih' i öldürdük." sözlerinden dolayı. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Lakin onlara benzetildi. Kesinlikle onun hakkında ihtilaf edenler, ondan şüphe içindedirler. Onlara onun ilminden yoktur. Ancak zanna tabi olurlar. Doğrusu onu öldürmediler. )

Satanistler tarafından yakılmak istenen Haberci İbrahim, Allah’ın izni ile demateriyalize olmuş ve ateş ona tesir edememiştir.

21/68 - Kalu harrikuhü vensuru aliheteküm in küntüm faılın ( "Onu yakın ve ilahlarınıza yardım edin. Eğer yapanlar olursanız." dediler. )
21/69 - Kulna ya naru kunı berden ve selamen ala ibrahım ( "Ey ateş, İbrahim' e soğuk ve güvenli ol." dedik. )

21/8 kodlu ayette, yemek yemeye ihtyaç duymayan varlıkların mevcudiyetinden dolaylı misalleme yoluyla bahsedilmektedir. Ayette ayrıca varlıkların sonsuz olduğu da bildirilmektedir.

21/8 - Ve ma cealnahüm ceseden la ye'külunet taame ve ma kanu halidın ( Ve onları yemek yemeyen gövdeler, vücutlar kılmadık. Ebedi de değillerdi. )

27/40 kodlu ayette, bir nesnenin “ışık hızında” hareket ettirilmek suretiyle bir yerden başka bir yere nakli misali verilmektedir. Ve bunun Allah’ın bahşettiği “ilim” ile yapılabildiği vurgulanmaktadır.

27/40 - Kalellezi ındehu ılmün minel kitabi ene atıke bihı kable en yertedde ileyke tarfük fe lemma raahü müstekırran ındehu kale haza min fadli rabbi li yeblüvenı e eşküru em ekfür ve men şekera fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe inne rabbi ğaniyyün kerım ( Kitaptan o ilmi indinde olan "Bakışının sana dönmesinden önce ben sana onu getiririm." dedi. Böylece onu indinde yerleşmiş olarak gördüğünde "Bu, şükür mü ederim, inkar mı ederim diye beni sınamak için Rab’bimin üstünlüğündendir, lütfundandır. Kim şükrederse, kesinlikle nefsi için şükreder. Kim inkar ederse, kesinlikle Rab’bim ganidir, faydalıdır yücedir." dedi. )

13/31 kodlu ayette "Ölülerin konuşturulması" ifadesiyle, öte alem varlıkları ile temas ve iletişimden bahsedilmektedir.

13/31 - Ve lev enne kur'anen süyyirat bihil cibalü ev kuttıat bihil erdu ev küllime bihil mevta .... ( Ve şayet kesinlikle Kur'an ki, onunla dağlar gezse veya onunla yer kesilip parçalansa veya ölüler onunla konuşturulsa. ..... )


Gelişmiş metapsişik yetenekler kapsamında Haberci İsa ile ilgili Kur'an'da ve İncil'de bahsedilen mucizevi eylemler de önem arzetmektedir. Bu eylemler, ölüyü diriltmek, körü ve alaca hastalığı olanları iyileştirmek, cin çıkarmak, doğa olaylarına hükmetmek ( Rüzgarı durdurmak ), ağacı anında kurutabilmek, topraktan kuş yaratmak, su üstünde yürümek ( levitasyon ), medyumluk ( bilinemeyecek olanı bilme ) olarak sıralanabilir. Ayrıca devre sonunda yani Altın Çağ'da ( Kıyamet Günü ) inananların da metapsişik yeteneklere kavuşacağı İncil'de bildirilmektedir.

3/49 - Ve rasulen illa benı israıle ennı kad ci'tüküm bi ayetin min rabbiküm ennı ahlüku leküm minet tıyni ke hey'etit tayri fe enfühu fıhi fe yekunü tayran bi iznillah ve übriül ekmehe vel ebrasa ve uhyil mevta bi iznillah ve ünebbiüküm bima te'külune ve ma teddehırune fı büyutiküm inne fı zalike le ayeten leküm in küntüm mü'minınVe ancak İsrailoğullarına resuldür. "Kesinlikle ben size Rab’binizden ayet getirdim. Kesinlikle ben size, çamurdan kuşun şekli gibi olanı yaratırım. Böylece onun içine üflerim de o Allah’ ın izni ile kuş olur. Doğuştan körü, alacalıyı iyileştiririm. Allah’ ın izni ile ölüyü diriltirim. O yediklerinizi, o evlerinizin içinde biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer inananlarsanız, kesinlikle bunda size ayetler vardır." )

40 Matta 9-6 Ne var ki, İnsanoğlu'nun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye..." Sonra felçliye, "Kalk, yatağını topla, evine git!" dedi.
40 Matta 9-7 Adam da kalkıp evine gitti.
40 Matta 9-8 Halk bunu görünce korkuya kapıldı. İnsana böyle bir yetki veren Tanrı'yı yücelttiler.

40 Matta 10-8 Hastaları iyileştirin, ölüleri diriltin, cüzamlıları temiz kılın, cinleri kovun. Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin.

40 Matta 15-28 O zaman İsa ona şu karşılığı verdi: "Ey kadın, imanın büyük! Dilediğin gibi olsun." Ve kadının kızı o saatte iyileşti.

41 Mark 16-17 İman edenlerle birlikte görülecek belirtiler şunlardır: Benim adımla cinleri kovacaklar, yeni dillerle konuşacaklar,

41 Mark 16-18 yılanları elleriyle tutacaklar. Öldürücü bir zehir içseler bile, zarar görmeyecekler. Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek."

46 1Korintliler 12-8 Ruh aracılığıyla birine bilgece konuşma yeteneği, ötekine aynı Ruh'tan bilgi iletme yeteneği,

46 1Korintliler 12-9 birine aynı Ruh aracılığıyla iman, ötekine aynı Ruh aracılığıyla hastaları iyileştirme armağanları, 

46 1Korintliler 12-10 birine mucize yapma olanakları, birine peygamberlikte bulunma, birine ruhları ayırt etme, birine çeşitli dillerle konuşma, bir başkasına da bu dilleri çevirme armağanı veriliyor.

46 1Korintliler 12-11 Bunların tümünü etkin kılan tek ve aynı Ruh'tur. Ruh bunları herkese dilediği gibi, ayrı ayrı dağıtır.

46 1Korintliler 12-29 Hepsi elçi mi? Hepsi peygamber mi? Hepsi öğretmen mi? Hepsi mucize yapar mı?

46 1Korintliler 12-30 Hepsinin hastaları iyileştirme armağanları var mı? Hepsi bilmediği dilleri konuşabilir mi? Hepsi bu dilleri çevirebilir mi?

41 Mark 4-39 İsa kalkıp rüzgarı azarladı, göle, "Sus, sakin ol!" dedi. Rüzgar dindi, ortalık sütliman oldu.

41 Mark 6-5 Orada birkaç hastayı, üzerlerine ellerini koyarak iyileştirmekten başka hiçbir mucize yapamadı.

41 Mark 6-13 Birçok cin kovdular; birçok hastayı, üzerlerine yağ sürerek iyileştirdiler.

41 Mark 7-32 Ona sağır ve dili tutuk bir adam getirdiler, elini üzerine koyması için yalvardılar.
41 Mark 7-33 İsa adamı kalabalıktan ayırıp bir yana çekti. Parmaklarını adamın kulaklarına soktu, tükürüp onun diline dokundu.
41 Mark 7-34 Sonra göğe bakarak içini çekti ve adama, "Effata", yani "Açıl!" dedi.
41 Mark 7-35 Adamın kulakları hemen açıldı, dili çözüldü ve düzgün bir şekilde konuşmaya başladı.


İşte halen dünyayı ve insanları sömürmekte olan madde bağımlısı inkarcı satanistler, maddeye bağlı mevcut hakimiyetlerini sürdürebilmek için var güçleriyle insanların tekamül etmelerini engellemeleye çalışmaktadırlar. Çünkü ruhsal tekamüle erişen insanın maddesel ihtiyaçları sona erecek ve yukarıda bahsedilen metapsişik yeteneklere kavuşacaktır. Bu aşamaya gelmiş yani kaba madde blokajını kaldırmış insanlığı kim, ne şekilde domine edebilir ki?







9 Mart 2019 Cumartesi

İsimlendirilmiş Vade ... Karanlıktan Aydınlığa Çıkış ... Doğum

Devre sonu olan Kıyamet ( Ayağa Kalkış ) Günü'nün ( Yevmel Kıyameh ) spritüalizmdeki isminin "Altın Çağ" olduğu evvelki bölümlerde defaatle belirtilmişti. Asla bir "son" olmayıp sadece yeni bir başlangıç, bir "Doğum" olan Devre Sonunun belirli bir "İsmi" olduğu Kur'an ayetlerinde "Ecelin Müsemma" ( İsimlendirilmiş Vade ) ifadesi ile bildirilmektedir. 

"Ecelin Müsemma" ( İsimlendirilmiş Belirli Vade ) ifadesi, "Doğumu" niteleyecek şekilde 22/5 kodlu ayette geçmektedir.

22/5 - Ya eyyühen nasü in küntüm fı raybin minel ba'si fe inna halaknaküm min türabin sümme min nutfetin sümme min alekatin sümme min mudğatin muhallekatin ve ğayri muhallekatin li nübeyyine leküm ve nükirru FİL ERHAMİ ma neşaü ila ECELİN MÜSEMMEN ........... ( Ey insanlar, eğer dirilmeden şüphe içinde iseniz, size açıklamak için, kesinlikle biz sizi topraktan, sonra su damlasından, sonra asılı duran kan pıhtısından, sonra belli olan belli olmayan et parçasından yarattık. Dilediğimiz şekilde İSİMLENDİRİLMİŞ BELİRLİ VADEYE kadar RAHİMLERDE tutarız. ............. )

"İsimlendirilmiş Belirli Vade" ifadesi "Doğum" olarak nitelenebilecek "Karanlıktan Aydınlığa Çıkışı" da temsil etmektedir. Zira 39/6 kodlu ayette "Rahimlerde üç karanlıkta yaratış"tan bahsedilmektedir. Rahimin karanlık ortam olduğu düşünüldüğünde, doğum vesilesiyle karanlıktan kurtulunmakta ve aydınlığa kavuşulmaktadır.

Bu bağlamda, Devre Sonu olan "Altın Çağ", ruhsal tekamüle ermiş varlıklar için dünya adı verilen rahimin karanlığından kurtuluş, üst planlardaki aydınlığa kavuşma yani bir doğum anlamını taşımaktadır. Allahü Teala'nın, kullarını "karanlıktan aydınlığa kavuşturmayı istediği" ayetlerde defaatle bildirilmektedir.

2/257 - Allahü veliyyüllezıne amenu yuhricühüm minez zulümati ilen nur vellezine keferu evliyaühümüt tağutü yuhricunehüm minen nuri ilez zulümat ülaike ashabün nar hüm fıha halidun Allah o inananların dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. O inkar edenler, onların dostları azgındır ki onları aydınlıktan karanlığa çıkarır. Onlar ateşin sahipleridirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )

46/3 Kodlu ayette yaratılıştaki döngü ve devre sonu vurgulanmaktadır.

46/3 - Ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma illa bil hakkı ve ECELİN MÜSEMMA vellezine keferu an ma ünziru mu'ridun ( Gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini gerçek ve İSİMLENDİRİLMİŞ BELİRLİ VADE haricinde yaratmadık. O inkar edenler, o uyarıldıklarından yüz çevirip dönenlerdir. )

"Ecelin Müsemma" ifadesi de Kur'an'da "21" kere tekrarlanmakta olup, bu ifadenin son kez geçtiği 71/4 kodlu ayette de "21" kelime bulunmaktadır. 21 sayısı, aynı zamanda "Ruh" kelimesinin  Kur'an'daki tekrar adedi olup, "İkiyi Birleme" ve "Öze Dönüş" kavramlarının da sembolüdür.

71/4 - Yağfir (1) leküm (2) min (3) zünubi (4) küm (5) ve (6) yuahhır (7) küm (8) ila (9) ECELİN (10) MÜSEMMEN (11) inne (12) ecele (13) allahi (14) iza (15) cae (16) la (17) yuahharu (18) lev (19) küntüm (20) ta'lemun (21) ( “Size günahlarınızdan af eyler ve sizi İSİMLENDİRİLMİŞ BELİRLİ VADEYE kadar erteler. Kesinlikle Allah' ın vadesi, geldiğinde ertelenemez. Şayet bilmiş olsaydınız."










7 Mart 2019 Perşembe

"Tesadüf" diye bir şey vardır. Ancak PLANLIDIR!!

"Tesadüf" kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup, "Sadif / Sadaf" kökünden gelmekte ve "Eşleştirmek, Müsavi Kılmak, Birlemek, Denkleştirmek, Bir Araya Getirmek" anlamlarını taşımaktadır. ( Benzer kök türemeleri "Kamil / Tekamül, Caviz / Tecavüz, Zahir / Tezahür vb. )

"Sadf / Sadaf" kökü, Zülkarneyn'in iki demir kütlesini birleştirerek bir set oluşturduğundan bahsedilen Kehf suresinin 18/96 kodlu ayetinde geçmektedir.

18/96 - Atuni züberal hadıd hatta iza sava beynes SADAFeyni kalenfühu hatta iza cealehu naran kale atunı üfriğ aleyhi kıtra ( Bana demir kütleleri getirin. Nihayet, iki ucun arasını EŞLEŞTİRİP MÜSAVİ KILDI "Üfleyin." dedi. Nihayet ateşi oluşturduğunda "Getirin bana, onun üzerine erimiş bakır dökeyim." dedi. )

"Tesadüf" kelimesinin, "Şans eseri denk gelmek, Kontrolsüz ve plansız şekilde karşılaşmak" gibi anlamları olduğu bilinegelse de esas itibarıyla "Tesadüf" kelimesi "Kontrollü ve planlı bir şekilde Birleşme, Karşılaşma, Denk Gelme, Eşleşme" anlamlarını taşımaktadır. ( 18/96 kodlu ayette de Zülkarneyn'in kontrollü ve planlı bir şekilde demir kütlelerini "Tesadüf ettirdiğinden" bahsedilmektedir. )

Yaratılışın ilahi nizamı kapsamında Allahü Teala'nın kontrolü ve planı dışında hiçbir durumun veya olgunun tezahürü mevzu bahis değildir. Ümmül Kitapta ( Ana Kitap / Akaşa Kayıtları ) yazılı olan her "Tesadüf", mutlak surette bir kök sebebe dayanmakta ve varlıkların tekamülü için bir vesile niteliği taşımaktadır. Bu husus En'am suresinin 6/59 kodlu ayetinde aşağıdaki şekilde bildirilmiştir.

6/59 - Ve ındehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu min verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fı zulümatil erdı ve la ratbin ve la yabisin illa fı kitabin mübın ( Ve gaybın anahtarları O’nun indindedir. Onları O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa bilir. Yaprak düşmez ki O onu bilmesin. Toprağın karanlıklarında ne bir tohum tanesi, ne yaş, ne de kuru bir şey yoktur ki apaçık kitabın içinde olmasın. )

5 Mart 2019 Salı

Sevginin Gerçek Anlamı

"Sevgi" kelimesi, biri kök, biri ek olan iki kelimeden müteşekkildir. "Sev" ve "Gi" kelimeleri 

Sev / Seva* = Eşit, Birlikte, Beraber 
Gi = -lik

( * Sev+iye ( Şems+iye gibi ) 

Sevgi = Eşitlik, Birliktelik, Beraberlik / Eşitleme, Birleme .... "Ünite"

( Gör+gü, Bil+gi, İl+gi vb. kelimeler de Sevgi kelimesi gibi bir kök ve bir ekten oluşmuşlardır. )

Arapçada "Sevg" kelimesi "Kolay ve yumuşak olmak" anlamını içermekte olup, "Sevgi" kelimesi ise "Kolay olma, Yumuşak olma" anlamlarını içermektedir.

Ayrıca İngilizce'deki "Save" ( Kurtarmak ), "Savior" ( Kurtarıcı ) kelimesi de "Sev" köküyle fonetik ve semantik uyum sergilemektedir.

Dolayısıyla SEVGİ, İNSANIN DİĞER İNSANLARI KENDİSİ İLE AYNI, EŞİT, BİR, BERABER ADDETMESİ SONUCUNDA TEZAHÜR EDEN BİR OLGUDUR. İşte bu olgu, kainat aleminin nihai erişim noktası olan "Ünite"de tam tekamül etmiş halde zuhur eder. 

Sirius'un ( Cennetin ) "Sevgi Planı" olarak anılmasının temel sebebi eş idrak seviyesine sahip varlıkların bir araya gelip kolektif bir yapı oluşturarak "Üniteyi" deneyimlemeleridir.

Arapça'da "Sevgi" kök kelimesi "Hubb" kelimesidir. İngilizcedeki "Hub" kelimesi de aynı kelime olup "Merkez, Birleşme Noktası" anlamına gelmektedir.

Kur'an'da "Hubb" ( Sevgi ) kök kelimesinden türemiş 83 kelime bulunmaktadır. 83 sayısının nümerolojik değerinin "11" olması ( 8+3 = 11 ) dikkat çekmektedir. 11 sayısı aynı zamanda kaba madde boyutu olan dünya ile üst süptil boyut olan cennet ( Sirius / Sevgi Planı ) arasındaki geçiş kapısının da ( Star Gate ) sembolüdür.

Kur'an'da ilk "Hubb" kelimesi ise Bakara suresinin 2/165 kodlu ayetinde "11". kelime olarak geçmektedir.

2/165 - Ve (1) min (2) en (3) nasi (4) men (5) yettehızü (6) min (7) duni (8) allahi (9) endaden (10) YÜHIBBUNE (11) hüm ke hubbillah vellezine amenu eşeddü hubben lillah ve lev yerallezıne zalemu iz yeravnel azabe ennel kuvvete lillahi cemıan ve ennellahe şedıdül azab ( Ve insanlardan kimi Allah’tan başkasını eşi benzeri olarak edinir. Onları Allah sevgisi gibi SEVERLER. O inananların Allah için sevgileri daha şiddetlidir. O zulmedenler azabı gördükleri zaman kuvvetin tümüyle Allah için olduğunu keşke anlasalardı. Allah’ ın azabı kesinlikle şiddetlidir. )

Evvelce "Başkası dediğin sensin" başlıklı bölümde de irdelendiği gibi, bir varlık normal koşullar altında kendisine kötülük yapar mı? Elbetteki hayır. Peki ya yapıyorsa? O zaman ortada bir bilinçsizlik, bilgisizlik ve hipnoz durumu var demektir. Dolayısıyla tek nefisten yaratılmış olan, bir başka deyişle birbirlerinin özdeşleri, kendileri olan yaratılmışların birbirlerine kötülük etmeleri de bilinçsizlik, bilgisizlik ve hipnoz tesirinin sonucudur. Bir varlık normal koşullarda kendi menfaati, huzuru, mutluluğu için çabalıyorsa, bu varlığın aynı çabayı diğer varlıklar için de yani yine kendisi için de göstermesi gerekmektedir. Bu olması gerekendir.

Herhangi bir olguya nefsinde ihtiyaç hissetmesine rağmen bu ihtiyaçtan feragat edip diğer insanların ihtiyacını gidermeyi düşünenlerin misali Haşr suresinin 59/9 kodlu ayetinde beyan edilmiştir.

59/9 - Vellezine tebevveüd dare vel imane min kablihim yühıbbune men hacere ileyhim ve la yecidune fi sudurihim haceten min ma utü ve yu'sirune ala enfüsihim ve lev kane bihim hasasatun ve men yuka şuhha nefsihi fe ulaike hümül müflihun ( Ve o onlardan önce yurtta yerleşip makam tutanlar ve onlardan inananlar, onlara göç edip ayrılanları severler. O verilenden göğüslerinde ihtiyaç bulmazlar. Şayet ihtiyaçları olsa dahi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, artık işte onlar, onlar iflah olurlar. )

İşte insana tasallut ederek obsesyon yaratan cin şeytanları, insana "Sadece kendi menfaatini düşünmesi gerektiğini, kendi menfaati için gerekiyorsa diğerlerini feda edebileceğini" telkin etmektedirler. Aslında cin şeytanları bu söylemleriyle insana "Kendisini helak etmesini" telkin etmektedirler. Ancak bilgisiz, bilinçsiz ve inançsız insanlar bunu farketmemekte ve var güçleriyle başkalarını yani kendilerini zarara uğratmaya ve helak etmeye çalışmaktadırlar.

Sevginin, "Birlik, Beraberlik, Birliktelik, Eşitlik" olduğu, insanların aslında tek bir nefs, tek bir varlık olduğu  İncil'in şu ayetlerinde de bildirilmektedir.

46 1Korintliler 12-12 Beden bir olmakla birlikte birçok üyeden oluşur ve çok sayıdaki bu üyelerin hepsi tek bir beden oluşturur. Mesih de böyledir.






Maddi Olgulardan Muaf Olanlar

Allahü Teala, inanan ve iyilikler yapan doğru insanların ilahi bir koruma altına alınmak suretiyle kaba madde alemi olan dünya hayatında da cenneti deneyimleyeceklerini "muafiyet" kavramı çerçevesinde ayetlerinde bildirmektedir.

Ayetlerde, korku, hüzün, yorgunluk, açlık, susuzluk, üşüme, sıcakta kalma gibi kaba madde olgularının süptil varlık olma liyakatine erişenler üzerinde herhangi bir tesiri olmayacağı bildirilmektedir.

2/38 - Kulnehbitu minha cemia fe imma ye'tiyenneküm minnı hüden fe men tebia hüdaye fe LA HAVFÜN ALEYHİM VE LA HÜM YAHZENUN ( "Oradan topluca inin. Eğer benden size kesinlikle yönlendirme gelirse, artık kimler yönlendirmeme tabi olurlarsa, artık ONLARIN ÜZERİNE KORKU YOKTUR. ONLAR HÜZÜNLENMEZLER. " dedik.

......

46/13 - İnnellezine kalu rabbünellahü sümmestekamu fe LA HAVFÜN ALEYHİM VE LA HÜM YAHZENUN ( Kesinlikle O "Rab’bimiz Allah’ tır." diyenler, sonra doğru olanlar, artık ONLARIN ÜZERİNE KORKU YOKTUR. ONLAR HÜZÜNLENMEZLER. )

"La (1) havfün (2) aley (3) him (4) ve (5) la (6) hüm (7) yahzenun (8)" ( Onlara korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )

"8" kelimeden oluşan ve Kur'an'da 12 kere tekralanan bu kalıp, Allahü Teala'nın "yönlendirmesine tabi olanların" ilahi bir koruma altında olacaklarını, çevrelerinde gerçekleşen vakalardan olumsuz yönde etkilenmeyeceklerini bildirmektedir. 

15/48 - LA YEMESSÜHÜM FIHA NESABÜN ve ma hüm minha bi muhracın ( ONLARA ORADA ZAHMET, YORGUNLUK DOKUNMAZ. Onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. )

Kaba madde aleminin fiziksel olguları olan "yorgunluk ve zahmetin" cennet ehli için yani yarı süptil ve süptil olan üst alemlere intikal liyakatine nail olmuş varlıklar için geçerli olmayacağı bildirilmektedir.

20/118 - İnne leke en LA TECUA FIHA VE LA TA'RA ( Kesinlikle sana ORADA ACIKMAMAN VE ÇIPLAK OLMAMAN vardır. )

20/119 - Ve enneke LA TAZMEÜ FIHA VE LA TADHA ( Ve kesinlikle sen ORADA SUSAMAZSIN VE SICAKTA KALMAZSIN. )

Cennette yani Sirius'ta acıkma, susama, üşüme, yanma gibi kaba madde olgularının bulunmadığı bildirilmektedir.

Ayetlerde, süptil varlık aşamasında maddi zorlukların tamamen ortada kalktığı bildirilmektedir.

Bu kapsamda Haberci İsa, insanları maddi kaygılardan uzaklaşmaya, sadece ve sadece Allah'ın yönlendirmesine ve ilmine tabi olmaya çağırmaktadır.

40 Matta 6-25 "Bu nedenle size şunu söylüyorum: "Ne yiyip ne içeceğiz?' diye hayatınız için kaygılanmayın, 'Ne giyeceğiz?' diye bedeniniz için kaygılanmayın. Hayat yiyecekten, beden de giyecekten daha öte değil midir?

40 Matta 6-26 Gökte uçan kuşlara bakın. Ne ekerler, ne biçerler, ne de ambarlarda biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz? 

40 Matta 6-27 Sizlerden hanginiz kaygılanmakla ömrünü bir anlık uzatabilir? 

40 Matta 6-28 Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler. 

40 Matta 6-29 Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi.

40 Matta 6-30 Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey kıt imanlılar?

40 Matta 6-31 "Öyleyse, 'Ne yiyeceğiz?' 'Ne içeceğiz?' ya da 'Ne giyeceğiz?' diyerek kaygılanmayın.

40 Matta 6-32 Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir.

40 Matta 6-33 Siz öncelikle O'nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir.














3 Mart 2019 Pazar

Beyazın Ruhsal Tesiri

Türkçede yer alan "Beyaz" kelimesi Arapça "Beyad" kelimesinin aynısıdır. Telafuzda "Z" ve "D" harfleri birbirlerinin yerini almaktadırlar. ( "T" ve "H" harflerinde vb. olduğu gibi )

"Beyad/-z" kelimesi Kur'an'da "11" kere tekrarlanmaktadır. "Beyaz"'ın ilahi bir ayet, bir ruhsal tesir olduğuna ilişkin bilgiler ise Haberci Musa'nın Firavun ile olan mücadelesini içeren ayetlerde bildirilmektedir. "Beyaz" kelimesinin bu kapsamda ilk kez geçtiği ayet 7/108 kodlu ayet olup, "Beyaz" kelimesinin bu ayetteki sıra numarası "8" ve ayetteki toplam kelime adedi de "11"'dir. "8" ve "11" nümerolojisinin tezahürü "Beyaz" kelimesinin "Portal açılmasıyla üst boyuta geçiş" ve "Yeni döngü başlangıcı" kavramlarıyla doğrudan ilintili olduğunu ortaya koymaktadır. Sirius Yıldızına "White Star" ( Beyaz Yıldız ) isminin verilmesi de Sirius'un, ruhsal tekamül sürecinde intikal edilmesi gereken üst yarı süptil boyut ( Cennet, Sevgi Planı ) olduğuna işaret etmektedir.

7/108 - Ve (1) nezea (2) yede (3) hu (4) fe (5) iza (6) hiye (7) BEYDAÜ (8) li (9) en (10) nazırın (11) ( Ve elini çekip çıkardı da o zaman o bakanlar için BEYAZ oldu. )

20/22 - Ve admün yede ke ila cenahı ke tahrüc BEYDAE min ğayri suin ayeten uhra ( Ve elini koynuna koy. Diğer ayet olarak, kusursuz BEYAZ çıksın. )

26/33 - Ve nezea yedehu fe iza hiye BEYDAÜ lin nazırın ( Ve elini çekip çıkardı da o zaman o bakanlar için BEYAZ oldu. )

27/12 - Ve edhıl yedeke fı ceybike tahruc BEYDAE min ğayri suin fı tis'ı ayatin ila fir'avne ve kavmih innehüm kanu kavmen fasikın ( Ve elini koynuna sok. Firavun' a ve kavmine yönelik dokuz ayetin içinde olarak kusursuz BEYAZ olarak çıkacaktır. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

28/32 - Üslük yedeke fi ceybike tahruc BEYDAE min ğayri su'in vadmün ileyke cenahake miner rahbi fe zanike bürhanani min rabbike ila fir'avne ve meleih innehüm kanu kavmen fasikın ( Elini koynuna sok. Kusursuz BEYAZ olarak çıksın. Korkudan kollarını kendine, senin tarafına çek. Artık, bu ikisi sana Rab’binden, Firavun' a ve ileri gelenlerine karşı iki delildir. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

Evvelki bölümlerde incelenen ve Sirius'un kaba madde alemi olan dünyadaki projeksiyonu olması kuvvetle muhtemel "Agarta" ( Yüksekteki Beyaz ) uygarlığı da bu çerçevede önem arzetmektedir.