22 Temmuz 2019 Pazartesi

Ölçüp ince hesap yapanlar

Şeytanlar, bir sınav ve tekamül planı olan Dünya’daki ( Kaba Madde Alemi ) saptırıcı faaliyetlerini, bir başka deyişle beyhude olan “kadere müdahale girişimlerini” belirli bir nümeroloji ve ölçüye göre icra etmekte ve akıllarınca ilahi nizamdaki kader mekanizmasını idare ettiklerini sanmaktadırlar.

“Kader” ( Ölçü ) kelimesi, evvelki bölümlerde de ifade dildiği üzere, “Mikdar” ( Ölçülendirme ) kelimesinin köküdür. Kur’an’da, şeytanların kendilerince “ölçerek” ince hesaplar yaptıkları ve - akılları yatmasına rağmen *- ilahi bilgilerin genele yayılmasını engellemek ve kendi manipülasyonlarına araç olmalarını sağlayabilmek için ilahi bilgileri sihir olarak nitelendirdikleri, çarpıtıp tahrif ettikleri Müddessir suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmektedir.

74/18 - İnnehu fekkere ve KADDERE ( Kesinlikle o fikretti ve ÖLÇTÜ. )
74/19 - Fe kutile keyfe KADDERE ( Hem öldürülesi nasıl da ÖLÇTÜ. )
74/20 - Sümme kutile keyfe KADDERE ( Sonra öldürülesi nasıl da ÖLÇTÜ. )
74/21 - Sümme nezare ( Sonra baktı. )
74/22 - Sümme abese ve besere ( Sonra çehresini çattı ve yüzünü ekşitti. )
74/23 - Sümme edbere vestekbere ( Sonra arkasını döndü ve kibirlendi. )
74/24 - Fe kale in haza illa sihrun yu'seru ( Böylece "Bu ancak öğretilegelen sihirdir." dedi. )
74/25 - İn haza illa kavlül beşeri ( Kesinlikle bu ancak insan sözüdür. )


Sure numarası olan 74 sayısının nümerolojik değeri 11 sayısını vermekte olup, bu sayı okült satanizmde Rab’bin üzerinde olmayı ( haşa ) sembolize etmektedir.

*2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun ( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu tahrif ettiler. )

19 Temmuz 2019 Cuma

Vefk

“Vefk” kelimesi “Uygun, Uyumlu” anlamına gelmekte olan Arapça bir kelimedir. Vefk, aynı zamanda harf, rakam, kelime, esmâ-i hüsnâ, âyet ve sûrelerin belirli bir düzene göre matris formatında kareler içine yazılarak tesir oluşturmanın amaçlandığı okült uygulamaya da verilen isimdir. Vefk, kadere müdahale niteliğinde olan ve sihir ( büyü ) kapsamına giren bir uygulama gibi görünmektedir. Zira uygulama içerikleri incelendiğinde iyi olduğu kadar kötü sonuçların da hedeflendiği görülmektedir. Daima hatırlanmalıdır ki kader mekanizmasındaki her türlü tezahür ancak ve ancak Allahü Teala’nın izni ve takdiri ile ve O’nun yetkilendirdiği Vazifeli Varlıkların ( Melekler ) eylemleri vesilesiyle işlemektedir. Bu nedenle, olumlu ve iyi niyetli düşünceler ile dahi olsa kaba madde alemi olan dünyadaki varlıkların kadere müdahale girişimleri çok hassas bir husus olup, Allah’ın hudutlarının aşılması durumunu oluşturma potansiyelini de taşımaktadır.

“Vefk” kelimesi Kur’an’da sadece Nebe suresinin 26. ayetinde, kendisinden önceki ayetlerde bahsedilen “Cehennem” kelimesiyle ilintili olarak, geçmektedir.

78/26 - Cezaen VİFAKAN ( TAM UYGUN karşılık olarak. )
Bu ayeti takip eden ardışık 3 ayet incelendiğinde her ayetin “6” kelimeden oluştuğu ve ayetlerin 6. kelimelerinin “Hısab” ( Hesap ), “Kizzab” ( Yalanlama ) ve “Kitab” ( Yazı, Kitap ) olduğu görülmektedir. Bu durum İncil’de belirtildiği üzere nefsaniyeti, inkarı ve ortak koşmayı sembolize eden ve “insanın sayısı” olarak tanımlanan “666” sayısına dikkat çekmekte gibidir.

78/27 – İnne (1) hüm (2) kanu (3) la (4) yercune (5) hısaben (6) ( Kesinlikle onlar hesabı ummayanlardı. )

78/28 - Ve (1) kezzebu (2) bi (3) ayati (4) na (5) kizzaben (6) ( Ve ayetlerimizi yalanladılar da yalanladılar. )

78/29 - Ve (1) külle (2) şey'in (3) ahsayna (4) hü (5) kitaben (6) ( Ve kitapta olmak üzere herşeyi saydık. )

"Hesaplama", "sayma" ve "yazmaya" dayalı olan “Vefk” ilimine verilen ismin yukarıdaki ayetlerden kaynaklanmış olması kuvvetle muhtemeldir. Zira “Cezaen VİFAKAN” ( TAM UYGUN karşılık ) ifadesi, “birini tesir altına almak suretiyle onu belirli sonuçlara maruz bırakma” anlamına gelebilmektedir. Ayrıca ayetlerde “Kizzaben” ( Yalanlama ) kelimesinin de geçmesi Vefk ilmine ilişkin olumlu izlenimler oluşturmamaktadır.

Aşağıda bir Vefk örneği yer almaktadır.




14 x 14'lük bir matris formatında derlenmiş bir Vefk

17 Temmuz 2019 Çarşamba

Çıkış Var mı? Yok mu?


“Huruc” kelimesi “Çıkış” anlamına gelmekte olup, Kur’an’da kaba madde alemi olan dünyadan yani cehennemden*, tekamül etmek suretiyle “çıkış” liyakatine erişmeyi, yani kurtuluşu ifade etmektedir. ( * Cehennem, maalesef birçokları tarafından farklı bir mekanmış gibi algılanmakta, cennetten çıkarılanın nereye gönderilmiş olabileceği üzerinde fikredilmemektedir. )

45/35 - Zaliküm bi ennekümüttehaztüm ayatıllahi hüzüven ve ğarratkümül HAYATÜD DÜNYA FEL YEVME LA YUHRACUNE MİNHA ve la hüm yüsta'tebun ( Bu, kesinlikle Allah' ın ayetlerini alay edinmenizdendir. Sizi DÜNYA HAYATI aldattı. ARTIK BUGÜN ORADAN ÇIKARILMAZLAR. Onların özürleri de istenmez. )

Ayette açıkça “o gün” yani “Yevmel Huruc” ( Çıkış Günü ) geldiğinde inkarcıların o çok sevdikleri, tutkuyla bağlandıkları dünyadan çıkamayacakları, cehennemin aslında cennet yapabilecekleri şu dünya olduğunu idrak edecekleri ancak tekamüllerini tamamlayabilmeleri için tekrar tekrar reenkarnasyon döngülerine maruz kalacakları bildirilmektedir.

5/37 - Yürıdune en YAHRUCU minen nari ve ma hüm bi HARİCINE minha ve lehüm AZABÜN MÜKIM ( Ateşten ÇIKMAYI isterler. Ama oradan ÇIKACAK değillerdir. Onlara SÜREKLİ AZAP vardır. )*

22/22 - Küllema eradu en YAHRUCU minha min ğammin üıydu fıha ve zuku AZABel harık ( Gamdan dolayı, oradan her ÇIKMAYI istediklerinde oraya geri döndürülürler. Tadın yakıcı AZABI.* )

*Ayettki “Yakıcı Azab” ifadesi, dünya hayatındaki zorlukları, acıları, hayal kırıklıklarını, umutsuzlukları ve mutsuzluğu sembolize eden ifadedir.

65/2 - Fe iza belağne ecelehünne fe emsikuhünne bi ma'rufin ev farikuhünne bi ma'rufin ve eşhidu zevey adlin minküm ve ekımuş şehadete lillahi zaliküm yu'azu bihi men kane yü'minu billahi vel yevmil ahıri ve men yettekıllahe yec'al lehu MAHRECEN ( Böylece vadelerine eriştiklerinde, onları iyilikle tutun veya onları iyilikle ayırın. Sizden adil iki kişiyi şahit kılın. Allah için şahitliğe kalkın. Allah’a ve sonraki güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim Allah’tan sakınırsa, ona ÇIKIŞ oluşturur. )

71/18 - Sümme yu'ıyduküm fiha ve YUHRİCUKÜM IHRACEN ( Sonra sizi oraya döndürecek ve sizi ÇIKIŞ OLARAK ÇIKARACAK. )

50/11 - Rizkan lil ıbadi ve ahyeyna bihi beldeten meyta kezalikel HURUC ( Kullar için rızık olarak. Onunla ölü beldeyi dirilttik. İşte ÇIKIŞ böyledir. )
Ayette “çıkış” kavramı “ölüyken dirilme” olarak tanımlanmaktadır. Bu durum dünya hayatının gerçek yaşam olmadığını, bir ilüzyon, bir aldatmaca, sınav niteliğinde bir cennet / cehennem simülasyonu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

50/42 - Yevme yesmeunes sayhate bil hakk zalike YEVMÜL HURUC ( O gün çığlığı gerçekten duyarlar. Bu ÇIKIŞ GÜNÜDÜR. )

7/24 - Kalehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv ve leküm fil erdı müstekarrun ve metaun ila hıyn ( "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedi. )

7/25 - Kale fıha tahyevne ve fıha temutune ve minha TUHRACUN ( "Orada dirileceksiniz. Orada öleceksiniz. Oradan ÇIKARILACAKSINIZ." dedi. )

19/68 - Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya ( Böylece ve Rab’bin, onları ve şeytanları kesinlikle toplayacağız. Sonra kesinlikle onları cehennemin etrafında diz çökmüş olarak hazır edeceğiz. )
……
19/71 - Ve in minküm illa varidüha kane ala rabbike hatmen makdıyya ( Ve kesinlikle sizlerden olanlar illa ki oraya varırlar. Rab’binin üzerine akdedilmiş hükümdür. ) *
*Tüm insanların cehennemi görecek olmaları ancak dünyanın cehennem olması ile açıklanabilir.

50/22 - Lekad kunte fi ğafletin min haza fe keşefna anke ğıtaeke fe besarukel yevme hadid ( Bundan habersizlik içinde oldun. Üzerinden örtünü kaldırdık. Artık bugün gözün, görüşün keskindir. )**

14/48 - Yevme tübeddelül erdu ğayral erdı ve semavatü ve berazu lillahil vahıdil kahhar ( O gün yer başka yere dönüşür. Gökler de. Ve tek kahredici Allah için meydana çıkarlar. )**

**Ayette o gün yerin artık farklı bir yer algısı oluşturduğu ( dünyanın cehennem olduğunun idrakine varıldığı ), gözlerden perdenin kalktığı ve gözlerin gerçeği gördüğü bildirilmektedir.

14 Temmuz 2019 Pazar

İnsan Rab'bin "Bir"'liğinin sembolüdür.

"İnsan" kelimesi, "İns" ( Başlamak, İlk olmak ) ve "An" ( Gibi olan ) yani "Başlatan / İlk olan" anlamına gelmekte olup, Allahü Teala'nın yüceliğinin ve tekliğinin / "Bir"'liğinin bir yansıması gibidir. 

Kur'an'da ilk "İnsan" kelimesi Bakara suresinin 2/8 kodlu ayetinde geçmektedir. 

2/8 - Ve minen nasi men yekulu amenna billahi ve bil yevmil ahıri ve ma hüm bi mü’minin ( Ve insanlardan kimileri Allah’a ve sonraki güne inandık derler de onlar inananlar değillerdir. ) 
Ayet kodunun nümerolojik değeri 10 üzerinden "1" sayısını vermektedir. ( 2+8 = 10 ) 

Sure numarası olan 2 sayısı 1+1 olarak düşünüldüğünde 11 nümerolojisi ortaya çıkmaktadır. 

Ayrıca ayet numarasının "8" olması da insanın sonsuz döngüler ve yeni döngü başlangıçları içindeki bir tekâmül yolcusu olduğuna dikkat çekmektedir. 

İnsan kelimesi ( İnsan, İns, Nas ( İnsanlar ) ) Kur'an'da 332 kere tekrarlanmaktadır. Bu sayının nümerolojik değeri de "8" sayısını vermektedir. 

Ruhun insan olarak tezahür etmesini konu alan 19/17 kodlu ayetin kodundaki 8 nümerolojisi, insanın tekâmül döngüleri sonunda özü olan ruha döneceği bilgisini dolaylı olarak vermektedir. 

19/17 - Fettehazet min dunihim hıcaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya ( Onlarla arasına perde konuldu. Böylece ona ruhumuzu gönderdik de ona tam insan olarak temsil olundu. ) 

Secde suresinin aşağıdaki ayetinde "Ruhundan üfleme" kavramı ilk kez geçmekte olup, ayetin ilk cümlesi 10 kelimeden oluşmaktadır. 10. kelime Allah'ı işaret eden "Hı" zamiridir. 

32/9 - Sümme (1) sevva (2) hü (3) ve (4) nefeha (5) fi (6) hi (7) min (8) ruhı (9) HI (10) .... ( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. ) 

Secde suresinin 32. sure olması ve 30 ayetten oluşması ( 32 ve 30 ), İnsan kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 332 sayısıyla uyumlu olup, "8" nümerolojisine dikkat çekmektedir. ( 3+3+2 = 8 ) 

İnsanların "tek bir nefisten yaratıldıklarının" ilk kez bildirildiği Nisa suresinin "1." ayetinde "1" nümerolojisi bulunmaktadır. 

4/1 - Ya (1) eyyü (2) ha (3) en (4) nas (5) itteku (6) rabbe (7) küm (8) ellezı (9) haleka (10) küm (11) min (12) nefsin (13) vahıdetin (14) ..... ( Ey insanlar sizi tek nefisten yaratan Rab’binizden sakının. ) 

Ayet kodu ( 4/1 ) ile ayetin ilk cümlesindeki kelime adedinin ( 14 ) toplamı "1" nümerolojisini vermektedir. ( 4+1+1+4 = 10 ... 1+0 = 1 ) 

"İnsan" suresinin 76/1 kodlu ilk ayetinin kodu ile ayetteki "İnsan" kelimesinin sıra numarasının toplamı 19 sayısı üzerinden "1" nümerolojisini vermektedir. ( 7+6+1+5 = 19 ... 1+9 = "1" ) 

76/1 - Hel (1) eta (2) ala (3) el (4) İNSANİ (5) hıynün mined dehri lem yekun şey'en mezkura ( İnsana uzun zamandan hatırlanacak bir şey olmadığı zaman gelmedi mi? ) 

İnsan vücudunda 20 adet parmak ve 71 adet dıştan görünen eklem* bulunması da Allah kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısını oluşturan 1,2 ve 7 sayıları bazındaki "1" nümerolojisi açısından önem arzetmektedir. ( 20+71 ... 91 ... 9+1 = 10 ... 1+0 = 1 ) ( * Eklem, "BİRleştirici"dir. )

Ayrıca Parmak adedi olan 20 sayısı "11" ( 10+10 ) nümerolojisini, Eklem adedi olan 71 sayısı da "8" ( 7+1 ) nümerolojisini içermektedir. 

Son sure olan Nas ( İnsanlar ) suresinin 114. sure olması ( 1+1+4 = 6 ) ve 6 ayetten oluşması, Allah kelimesinin Arapça ebced değeri olan 66 sayısı açısından dikkat çekmektedir. ( Elif 1 + Lam 30 + Lam 30 + He 5 = 66 )

13 Temmuz 2019 Cumartesi

KabaLa ... Ka+BaRa

Yahudi mistisizmi olarak bilinen ve esası, harf ve kelimelerin belirli bir nümerik yapı içinde zikredilmesi suretiyle maddeye hükmetmeye, maddenin yapıni değiştirmeye, yaratmaya yani sözde kadere hükmetmeye dayanan "Kabala" kelimesinin aslı "Kabara" kelimesidir. "Kabara" kelimesi "Ka" ve "Bara" olarak ikiye ayrılmaktadır. 

Ka = Gibi ( Arapça'daki "Ke" kelimesi ) 
Bara = Yaratan, Yaratıcı ( Arapça'daki "Barii" kelimesi ) 

Bu durumda "Kabara" kelimesinin anlamı "Yaratıcı Gibi" olmaktadır. Bu kapsamda "Kabara" kelimesi esas itibarıyla bir şirk kelimesidir. Kabara, Allah'ın bahşettiği ilimle O'nun olunabileceği gafletine düşmektir. 

Türkçe'deki "Kabarmak" ( Yücelmek, Büyümek ) ve Arapça'daki "Kibir" ( Büyüklenme ) kelimeleri de aynı köke aittirler. 

"Kibir" / "Kibr" ( Ke+Barii ) kelimesi "Yaratıcı Gibi" anlamıyla müteşabih olarak "Yüceliği, Büyüklüğü" ifade etmektedir. Kur'an'da "Barii" kelimesinin geçtiği ilk ayet Bakara suresinin 2/54 kodlu ayetidir. 

2/54 - Ve iz kale musa li kavmihı ya kavmi inneküm zalemtüm enfüseküm bittihazikümül ıcle fe tubu ila BARİİküm faktülu enfüseküm zaliküm hayrun leküm inde BARİİküm fe tabe aleyküm innehu hüvet tevvabür rahim ( Ve zamanında Musa kavmine "Ey kavmim siz buzağıyı kendinize edinerek kesinlikle nefislerinize zulmettiniz. O halde tevbe edip güzel YARATANINIZA tabi olun da nefislerinizi öldürün. Bu, güzel YARATANINIZIN indinde size hayırlıdır." dedi. Böylece üzerinize tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir, merhametlidir. ) 

Ayet kodunun nümerolojik değeri ise "11" olmaktadır. 11 sayısı Kabara öğretisindeki en önemli sayıdır. ( 11 sayısı portal açılması vesilesiyle üst / farklı boyuta / aleme / frekansa geçişin sembolüdür. )

Ayrıca 2. sure "Bakara" suresidir. Aynı harflerden oluşan "Bakara" kelimesiyle "Kabara" kelimesi arasında okült bir ilinti olabilir mi?

11 Temmuz 2019 Perşembe

Annuit Coeptis – Novus Ordo Seclorum

ABD’nin 1 Dolar değerindeki bankbotunun üzerinde yer alan piramid figürü ve üzerindeki yazılar incelendiğinde hem semantik ( anlamsal ), hem de nümerolojik okült ezoterik mesajlar ortaya çıkmaktadır.


Piramidin üstünde yer alan ve “Onaylanmış Başlangıç" anlamını taşıyan “Annuit Coeptis” yazısı 12 harften, piramidin altında yer alan ve “Yeni Dünya Düzeni” anlamını taşıyan “Novus Ordo Seclorum” ifadesi ise 17 harften oluşmaktadır. Her iki ifadedeki harflerin toplamı ise 29 sayısını, bu sayıda portal açılışı vesilesiyle üst boyuta geçişin nümerolojik sembolü olan “11” sayısını vermektedir.

Ayrıca “Novus Ordo Seclorum” ( Yeni Dünya Düzeni ) ifadesinde 17 harf bulunması da, yeni döngü başlangıcının sembolü olan “8” sayısı açısından dikkat çekmektedir. ( 1+7 = “8” )

Piramidin tabanında yer alan ve Romen rakamlarından oluşan MDCCLXXVI ifadesi de ABD’nin kuruluşu olan 1776 yılına işaret etmektedir. 1776 sayısının nümerolojik değeri ise “Ruh” kelimesinin nümerolojik sembolü olan “21” sayısına eşittir.

Ayrıca piramidin ayrık tepesini oluşturan ve “Gözü” içeren üçgen kısmının “Sürüngen ( Reptilian ) Derisine” benzediği görülmektedir.



10 Temmuz 2019 Çarşamba

Cehennemin 7 Kapısı


Bilindiği üzere, başlangıçta Cennet’te yaratılmış olan Adem, şeytanın saptırması sonucu azması nedeniyle ( Allah’ın hudutlarını aşması ) Cennet’ten çıkarılmış ve oraya tekrar dönebilme ( özüne dönebilme ) liyakatini kazanabilmesi için kaba madde alemi olan Dünya’da sınav döngülerine tabi tutulmuştur. Cennet’ten çıkarılanın intikal edeceği yerin Cehennem olacağı ve esas itibarıyla Cehennem olarak bilinen mekanın Dünya olduğu evvelki bölümlerde de muhtelif başlıklar altında incelenmişti.

Hicr ( Çıkış ) suresinin aşağıdaki ayetleri bu hususa 7 nümerolojisiyle dikkat çekmekte gibidir.

15/42 - İnne ıbadı leyse leke aleyhim sültanün illa men ittebeake minel ğavın ( Kesinlikle kullarımki, o sana tabi olan azgın kimselerden başka, sana onların üzerine asla kuvvet, delil yoktur. )

15/43 - Ve inne CEHENNEME le mev'ıdühüm ecmeın ( Ve kesinlikle vadeleri, mekanları topluca CEHENNEMDİR. )

15/44 - Leha SEB’ATÜ EBVAB li külli babin minhüm cüz'ün maksum ( Orada YEDİ KAPI vardır. Her kapı için onlardan kısımlar bölüştürülmüştür. )

15/45 - İnnel müttekıne fı cennatin ve uyun ( Sakınanlar kesinlikle bahçelerin ve pınarların içindedirler. )

Ayette “azgınların topluca Cehennem’de toplanacakları ve orada yedi kapının bulunduğu” bildirilmektedir. Adem de zaten azdığı için Cennet’ten çıkarılmıştır. Dolayısyla, Dünya* Hayatı adı verilen Cehennem Hayatında azgınlığa, inkara ve zulme devam edenler oradan çıkamayacaklar ve orada reenkarne olmaya yani azap çekmeye devam edeceklerdir. ( * “Dünya” kelimesinin “Yakın” anlamı dışında “Alçak” anlamını da içermesi bu kapsamda dikkat çekmektedir. )

45/35 - Zaliküm bi ennekümüttehaztüm ayatıllahi hüzüven ve ğarratkümül hayatüd dünya fel yevme la yuhracune minha ve la hüm yüsta'tebun ( Bu, kesinlikle Allah' ın ayetlerini alay edinmenizdendir. Sizi dünya hayatı aldattı. Artık bugün oradan çıkamazlar. Onların özürleri de istenmez. )

“Cehennemin 7 Kapısı”, “7 Gök ve Yerde de onun aynısı” ifadesiyle benzeşmektedir. İnsanın aurasını ( manyetik alanını ) oluşturan “7 Çakra” ve “Dünya’nın 7 Çakrası / Enerji Hattı ( Lay Lines ) da bu kapsamda önem arzetmektedir. “Kapı” kelimesi enerji çıkış noktası, farklı boyuta geçiş portali olarak düşünülmektedir.


9 Temmuz 2019 Salı

Zenginlik saplantısı

Kur’an’da birçok ayette geçen “Gani” ( Zengin ) olma saplantısı, esas itibarıyla başkalarını fakir kılma saplantısıdır. Bu noktada “zenginlik” aslında bir araçtır. Temel saplantı “Başkasına göre üstün olma, onu kıskandırma ve kendine mecbur bırakma” tutkusudur. Dolayısıyla kibir ateşiyle yanan ve buna bağlı olarak içinde bulunduğu dünyanın aslında cehennemi olduğunu farketmeyen ve nefsinde zengin olma arzusu taşıyan bir varlık her türlü kötülüğü yapma potansiyeline sahip aşağılık bir nitelik arzeder. Ayrıca yaratışta her varlık bir diğerinin yansıması olduğundan, başkasını fakir kılmak suretiyle zengin olmaya çalışan bir varlık nihayetinde kendisini fakir kılma ve helak etme gayreti içindedir.

Kur’an’ın bu hususta dikkat çekici ayetleri şöyledir.

3/181 - Lekad semiallahü kavlellezine kalu innellahe fekırun ve nahnü ağniya senektübü ma kalu ve katlehümül enbiyae bi ğayri hakkın ve nekulü zuku azabel harık ( Kesinlikle "Allah fakirdir ve bizler zenginiz." diyenlerin sözlerini Allah duydu. O dediklerini ve habercileri haksızca öldürmelerini yazacağız. "Yakıcı azabı tadın." diyeceğiz. )
Ayette, zengin olma hırsı nedeniyle idrakleri kapanmış varlıkların sözleri yer almaktadır. “Allah fakirdir. Bizler zenginiz.” !!!!! Gaflete, cehalete ve dalalate en net örneklerden biri inkarcıların bu cümlesidir.

9/35 - Yevme yuhma aleyha fı nari cehenneme fe tükva biha cibahühüm ve cünubühüm ve zuhuruhüm haza ma keneztüm li enfüsiküm fe zuku ma küntüm teknizun ( O gün onların üzerlerinde cehennem ateşi kızdırılır da onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanır. İşte bunlar o nefisleriniz için biriktirip haznettikleriniz. Haydi, o haznetmiş olduklarınızı tadın. )

Ayette cehennemin dünya hayatı olduğu farklı bir misalle bildirilmektedir. Zira, zengin olma hırsıyla mal biriktirenlerin ve bu yolla güç elde ettiklerini düşünenlerin en büyük korkusu sahip olduklarını sandıkları zenginliği ve gücü kaybetme korkusudur. Bu korku onlarda saplantıya ( obsesyon ), paranoyaya, depresyona yani hastalığa dönüşerek, onlar için cehennemi oluşturur. Sürekli panik, endişe, güvensizlik ve korku içinde bulunan ve bunlara bağlı olarak aslında sürekli azap çeken  bir varlığın içinde bulunduğu durum Kur’an’da “Ateş” ( Nar ) ve “Cehennem” olarak tanımlanmıştır. Ayetin sonunda yer alan “Haydi, o haznetmiş olduklarınızı tadın.” ifadesi, zengin olma çabasının aslında “kendi cehennemini yaratma çabası” olduğunu bildirmektedir.

47/38 - Ha entüm haülai tüd'avne li tünfiku fı sebılillah fe minküm men yebhal vallahül ğaniyyü ve entümül fükara' ve in tetevellev yestebdil kavmen ğayraküm sümme la yekunu emsaleküm ( Ha sizler işte o Allah yolunda harcamaya çağırılanlarsınız. Sizlerden kimileri cimrilik ediyor. Allah ganidir ve sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirirseniz, sizden başka bir kavime değiştirir. Sonra sizin aynılarınız gibi olmazlar. )

8 Temmuz 2019 Pazartesi

4 İllet

Kaba madde halindeki varlığın eterik/esiri alemdeki astral projeksiyonu Nefs yani Öz Varlık’tır. Öz Varlık ise Ruh’tan gelen tesirlerle idrakli varlık olma niteliğini kazanmıştır. Öz Varlık, Ruh’un madde alemi olan kainattaki deneyimi için bir arayüz niteliğindedir. Dolayısıyla temelde tekamül etmesi beklenen, madde alemi olan kainattaki varlıklara tesir göndermek suretiyle sınav sürecini deneyimleyen Ruh’tur. Ruh’un tekamülüne engel teşkil eden ve illet / hastalık niteliğinde olan 4 temel olgu bulunmaktadır.

1-     Şehvet
2-     Yeme ve İçme İştahı
3-     Malk ve Mülk Tutkusu
4-     Başa Geçme Arzusu ( Riyaset )

Ruh, şeytanın sürekli aktif kılmaya çalıştığı bu 4 illetten kendini arındırmadığı müddetçe üst boyut olan Cennet’e yani Sevgi Planı olan Sirius’a intikal etme liyakatine ulaşamayacaktır. Bu 4 olguya ilişkin 4 örnek ayet sırasıyla şöyledir.

4/27 - Vallahü yürıdü en yetube aleyküm ve yürıdüllezıne yettebiuneş ŞEHEVATİ en temılu meylen azıma ( Ve Allah üzerinize tevbe eylemeyi ister. O ŞEHVETLERE tabi olanlar büyük meyille meyletmenizi isterler. )

89/19 - Ve TE’KÜLUNET türase eklen lemmen ( Ve mirası şiddetle, hırsla toplayıp YİYORSUNUZ. )

89/20 - Ve tühıbbunel MALE hubben cemmen ( Ve MALI yığmacasına, toplamacasına sevgiyle seviyorsunuz. )

44/31 - Min fir'avn innehu kane ALİYEN minel müsrifin ( Firavundan. Kesinlikle o ULULANAN müsriflerdendi. )

Son dönemde gündeme gelen ve başparmak hariç dört parmak gösterilerek yapılan ve şeytani kökeni olması kuvvetle muhtemel "Rabia" ( Dörtleme ) işaretinin temelinde de bu dört nefsaniyet olgusu bulunmakta olabilir.




7 Temmuz 2019 Pazar

Sevinç kapısının anahtarı ... Sabır.

"Sevinç kapısının anahtarı sabırdır."

W. Jacobs'a ait olan bu söz Kur'an'da, portal açılmasıyla üst boyuta geçişin sembolü olan "11" nümerolojisi ve yeni döngü başlangıcının sembolü olan "8" nümerolojisiyle bildirilmektedir.

"Sabır" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kodunun (2/45) nümerolojisi "11" olup, ayette 17 ( "8" ) kelime bulunmaktadır. 

2/45 - Ve (1) isteınu (2) bi (3) es (4) SABRİ (5) ve (6) es (7) salah (8) ve (9) inne (10) ha (11) le (12) kebıratün (13) illa (14) ala (15) el (16) haşiın (17) 

( Ve SABIRLA ve duayla isteyin. Kesinlikle o, saygı ve sevgi dolu korku duyanların, ürperenlerin haricindekilere büyük, ağır gelir. )

"Sabır" kelimesinin de yer aldığı, ayetin ilk cümlesinde "8" kelime bulunmaktadır.

2/45 - Ve (1) isteınu (2) bi (3) es (4) *SABRİ* (5) ve (6) es (7) salah (8) .... ( Ve SABIRLA ve duayla isteyin. ....)

11. sure olan Hud suresinin 11. ayetinde de "Sabır"'ın, affa, nimete ve huzura açılan portal ın ( kapının ) anahtarı olduğu mesajı verilmektedir. 

11/11 - İllellezine saberu ve amilus salihat ülaike lehüm mağfiratün ve ecrun kebir ( Ancak o SABREDENLER ve iyilikler yapanlar, af ve büyük ödül onlaradır. )

8. sure olan Enfal suresinin 65. ayetinde "Sabrın" doğruluk yolundaki "Savaşta" muzafferiyet vesilesi olacağı bildirilmektedir.

8/65 - Ya (1) eyyü (2) ha (3) en (4) nebiyyü (5) harrid (6) el (7) mü'minıne (8) ala (9) el (10) KITAL (11) in (12) yekün (13) min (14) küm (15) işrune (16) SABİRUNE (17) yağlibu mieteyn ve in yekün minküm mietün yağlibu elfen minellezine keferu bi ennehüm kavmün la yefkahun
( Ey haberci, inananları savaşa kızıştır teşvik et. Eğer sizlerden sabreden yirmi kişi olursa, ikiyüz kişiyi yenerler. Eğer sizlerden yüz kişi olursa, o inkar edenlerden bin kişiyi yenerler. Çünkü kesinlikle onlar anlamayan kavimdirler.  )

- Ayetin sure numarası 8, ayet numarası ise 65'tir. ( 6+5 = 11 )

- Ayetteki "Kıtal" ( Savaş ) kelimesi 11., "Sabır" kelimesi ise 17. ( 1+7 = 8 ) kelimedir.

- Ayrıca ayette 20 kişi - 200 kişi ve 100 kişi - 1000 kişi misalleri yer almaktadır. Bu sayılar da 11 nümerolojisi içermektedir. ( 20 veya 200 ... 2 ... 1+1 ; 100 ve 1000 ... 11 )







6 Temmuz 2019 Cumartesi

Aslında tek bir olay, tek bir olgu var.

Her olay/olgu bir başka olayın/olgunun sonucu ve bir başka olayın/olgunun sebebiyse ve olaylar/olgular döngüsel olarak tekrar ediyorsa aslında var olan tek bir olay/olgu vardır. O da Allahü Teala'nın idrakler ötesi sonsuz varlığıdır. Bu fenomen Kur'an'da üç farklı cümle ile bildirilmektedir.

Ve (1) ila (2) allahi (3) türceu (4) el (5) ümur (6) ( Ve işler Allah'a döner. ) 

Ve (1) li (2) allahi (3) akibetü (4) el (5) ümur (6) ( Ve işlerin sonucu Allah'adır. / Ve işler Allah'ta sonuçlanır. ) 

Ela (1) ila (2) allahi (3) tesiyru (4) el (5) ümur (6) ( İyi bilin ki işler Allah'a seyirtir. ) 

- Yukarıdaki cümleler 6 kelimeden oluşmakta olup, Allah'ın, döngülerden oluşan kaba madde alemini 6 günde yaratışına ve Allah kelimesinin Arapça yazılışındaki harflerin ebced değerleri toplamı olan 66 sayısına işaret etmektedir. 

- Aynı anlamı içeren 3 cümlenin de 6 kelimeden oluşması, 3 ve 6 sayıları itibarıyla "360 derece" kavramına dikkat çekmekte gibidir. 360 derecelik bir hareket bir döngüyü ve başlangıca dönüşü ifade eder. Bir bakış açısına göre aslında başlangıç ve son kavramlarının da gerçekte var olmadığı düşünülebilir. İncil'de geçen "Alfa ve omega benim. Başlangıç ve son benim." ifadesi de bu minvalde önem arzetmektedir. Zira "Başlangıç" ve "Son" aynı ise aslında "Başlangıç" ve "Son" yoktur. Daimi "Varoluş" vardır. Bu fenomen Kur’an’da 2/255 ve 3/2 kodlu ayetlerde geçen “Allahü (1) la (2) ilahe (3) illa (4) hüve (5) el (6) hayyü (7) el (8) kayyum (9)” ( Haricinde ilah olmayan Allah diridir daimdir. ) ifadesiyle bildirilmektedir. Bu ifade 9 kelimeden oluşmakta olup, “9” sayısı “3” ve “6” sayılarının toplamından da elde edilmektedir.

- Allah ve “6” sayısı 58/7 kodlu ayette de “Altıncısı O’dur.” ifadesiyle vurgulanmaktadır.


58/7 - E lem tere ennallahe ya'lemu ma fis semavati ve ma fil ardı ma yekunu min necva selasetin illa hüve rabiuhüm ve la hamsetin illa hüve SADİSUHÜM ve la edna min zalike ve la eksere illa hüve meahüm  eyne ma kanu sümme yunebbiuhüm bima amilu yevmel kıyameti innallahe bi külli şey'in alim ( Kesinlikle Allah' ın, göklerde ne varsa ve yerde ne varsa bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişi arasındaki gizli fısıltılı konuşma, O onlardan dördüncüsü olmadan olmaz. Beş kişi arasındaki gizli fısıltılı konuşma, O onlardan ALTINCISI olmadan olmaz. Ne bundan daha azı, ne de çoğu, onun onlarla birlikte olduğu zaman haricinde olmaz. Sonra, ayağa kalkış gününde, onlara o yaptıklarını haber verir. Kesinlikle Allah herşeyi bilendir. )

- Bu cümlelerin toplam "8" ayette ( 2/210, 3/109, 8/44, 22/41, 22/76, 31/22, 35/4, 42/53 ) geçiyor olmaları da sonsuz döngünün nümerolojik sembolü olan "8" sayısına işaret etmektedir.

5 Temmuz 2019 Cuma

Birbirimizin hayatlarını yaşıyoruz.

Üniteyi ( Birliği ) oluşturan insanlar esas itibarıyla reenkarnasyon döngüleri zinciri içinde birbirlerinin hayatlarını yaşamaktadırlar. Dolayısıyla yapılan her iyilik yapana yansımakta, yapılan her kötülük de yine yapana yansımaktadır.

En’am suresini  98. ayetinde tüm insanların aslında “tek” / “bir” olduğunu bildirmektedir.

6/98 - Ve hüvellezi enşeeküm min nefsin vahıdetin fe müstekarrun ve müstevda kad fassalnel ayati li kavmin yefkahun

( Ve sizi tek nefisten inşa eden O'dur. Artık durak yeri ve emanet yeri vardır. Ayetleri, anlayan kavim için ayrıntılandırdık. )

Maide suresinin 32. ayetinde ise “bir insanı öldürmenin tüm insanları öldürmekle aynı olduğu” bildirilmektedir.

5/32 - Min ecli zalike ketebna ala benı israıle ennehu men katel nefsen bi ğayri nefsin ev fesadin fil erdı fe ke ennema katelen nase cemıa ve men ahyaha fe ke ennema ahyan nase cemıa ve lekad caethüm rusülüna bil beyyinati sümme inne kesıran minhüm ba'de zalike fil erdı le müsrifun

( Bu sebepten, İsrailoğulları'na "Kesinlikle ki kim, nefise kıymayan veya yerde bozgun yapmayan nefsi öldürürse, kesinlikle tüm insanları topluca öldürmüş gibi olur. Kim onu yaşatırsa, insanları topluca yaşatmış gibi olur." diye yazdık. Onlara resullerimiz açık delillerle geldiler. Sonra, bunun ardından, kesinlikle birçoğu yerde müsrifler olurlar. )

36/68 - Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk e fe la ya'kılun

( Ve kime uzun ömür verirsek, onu yaratılışta tersine çeviririz. O halde akıl etmezler mi? ) 

Kötülük yapan insan, kendi kuyruğunu yemeye çalışmak suretiyle kendisini kısır döngü içine sokmuş olan Uroboros Yılanı ile sembolize edilmektedir.        


Uroboros Yılanı sembolü Kur’an’da “Nefislerine Zulmedenler” ( Kendilerine Zulmedenler ) ifadesiyle bildirilmektedir. Bazı örnek ayetler aşağıda yer almaktadır.

2/57 - Ve zallelna aleykümül ğamame ve enzelna aleykümül menne ves selva külu min tayyibati ma razaknaküm ve ma zalemuna ve lakin KANU ENFÜSEHÜM YAZLİMUN

( Ve bulutu üzerinize gölgeledik. Üzerinize helva ve bıldırcın indirdik. O sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin. Bize zulmetmediler. Ve lakin NEFİSLERİNE ZULMETMEKTEYDİLER. )

3/117 - Meselü ma yünfikune fı hazihil hayatid dünya ke meseli rıhın fıha sırrun esebet harse kavmin zalemu enfüsehüm fe ehleketh ve MA ZALEMEHÜMÜLLAHÜ VE LAKİN ENFÜSEHÜM YAZLİMUN

( Bu dünya hayatında harcadıklarının misali, içinde şiddetli kavurucu soğuk olan rüzgarın misali gibidir. Nefislerine zulmeden kavmin ekinlerine isabet eder de onları helak eder. ALLAH ONLARA ZULMETMEZ VE LAKİN NEFİSLERİ ZULMEDER. )

3/135 - Vellezine iza fealu fahışeten ev ZALEMU ENFÜSEHÜM zekerullahe festağferu li zünubihim ve men yağfiruz zünube illellah ve lem yüsırru ala ma fealu ve hüm ya'lemun

( Ve onlar ahlaksızlık yaptıklarında ve NEFİSLERİNE ZULMETTİKLERİNDE Allah’ ı hatırlarlar da günahları için af isterler. Allah’ ın haricinde günahları kim affeder? Ve onlar o yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. )

9/70 - E lem ye'tihim nebüllezıne min kablihim kavmi nuhın ve adin ve semude ve kavmi ibrahıme ve ashabi medyene vel mü'tefikat etethüm rusülühüm bil beyyinat fe MA KANELLAHÜ Lİ YAZLİMEHÜM VE LAKİN KANU ENFÜSEHÜM YAZLİMUN

( Onlara onlardan öncekilerin haberi gelmedi mi? Nuh’ un kavminin, Ad’ ın, Semud’ un ve İbrahim’ in kavminin ve Medyen’ in sahiplerinin ve tersine dönmüşlerin. Resulleri onlara açık deliller verdi. ALLAH ONLARA ZULMETMEMEKTEYDİ VE LAKİN NEFİSLERİNE ZULMETMİŞ OLDULAR. )

10/44 - İnnellahe la yazlimün nase şey'en ve LAKİNNEN NASE ENFÜSEHÜM YAZLİMUN

( Kesinlikle Allah insanlara şey kadar bile zulmetmez. Lakin İNSANLAR NEFİSLERİNE ZULMEDERLER. )

11/101 – VE MA ZALEMNAHÜM VE LAKİN ZALEMU ENFÜSEHÜM fe ma ağnet anhüm alihetühümülleti yed'une min dunillahi min şey'in lemma cae emru rabbik ve ma zaduhüm ğayra tetbıb

( VE BİZ ONLARA ZULMETMEDİK VE LAKİN NEFİSLERİNE ZULMETTİLER. Böylece, Rab’binin emri geldiğinde, Allah’tan başka çağırdıkları ilahları onlara şey kadar bile fayda sağlamadılar. Onlara zararın haricindekini artırmadılar. )


17/14 - İkra' kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasıba

( Kitabını oku. O gün nefsin, hesap görücü olarak sana yeter. )

3 Temmuz 2019 Çarşamba

Fakirden alıp zengine verenler

Evvelki bölümlerde de muhtelif vesilelerle bahsedildiği üzere, Allahü Teala’nın sısnırsız olarak bahşettiği nimetleri gasp etmiş inkarcı satanistlerden oluşan ve kendilerini küresel elit olarak adlandıran zümre dünya insanlarını çaresiz ve yoksun bırakmak için İblis’in aldatıcı telkinleri doğrultusunda olanca güçleriyle çabalamaktadırler. İnsanların içinde bulundukları ve tekerlekteki hamster misali debelendikleri sistem de bu amaca hizmet edecek şekilde kurgulanmıştır. Sistemin işleyişi “Eşitliğin söz konusu kılınmaması, zengin ve fakir kavramlarının daim olması ve sürekli olarak FAKİRDEN ALINIP ZENGİNE VERİLMESİ”’ne dayanmaktadır. Dikkat edilecek olursa mevcut finansal sistem maalesef bu durumu yansıtmaktadır.


Ayrıca insanlığa karşı kurulmuş olan komplo düzeninin daha net idrak edilebilmesi için kadim atasözü olarak bilinen ve yaşam koşullarının zor olduğu anlamını içeren “Ekmek aslanın ağzında.” söylemi üzerinde de derin düşünülmesi gerekmektedir. Aslan kimdir? Ekmek neden aslanın ağzındadır?!

Aşağıdaki Kur’an ayetleri, bencilliğe, zorbalığa ve kibire dayalı bu sistemin dinamiklerini müteşabih olarak tanımlamaktadır.

16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi seva' e fe bi nı'metillahi yechadun ( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )*

*Ayette sınav olmak üzere, nimette fazlalığa haiz olma imkanı verilmiş olanların bu nimeti diğerleriyle eşit olacak şekilde paylaşmaları gerektiği bildirilmektedir.

38/23 - İnne haza ehıy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetün vahıdetün fe kale ekfilnıha ve azzenı fil hıtab ( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )**

**Açgözlülük, çoklama duygusu, madde bağımlılığı ve kibir öylesine yoğun ki asla doyum yok.

104/2 - Ellezi cemea malen ve addedeh ( O malı toplayan ve onu adet adet sayan, )
104/3 - Yahsebü enne malehu ahledeh ( Malının onu ebedi kılacağını sanar.)

2 Temmuz 2019 Salı

Ayin

“Ayin” kelimesi “Ritüel, Seremoni, Tören” anlamında kullanılan ancak öz anlamı “Ayn” kelimesinden gelen “Göz, Gözetim” olan Arapça bir kelimedir. Türkçe’deki “Ay” kelimesi de “Ayn” kelimesinden ve “Gözlem, Gözetim” anlamından kaynaklanmak suretiyle Dünya’nın uydusu olan asteroide verilmiştir. ( “Ay” kelimesinin Arapça’sı “Kamer” olup, bu kelime de “Kamera” kelimesinin köküdür. Her iki kelime de “Gözlemek” anlamını barındırmaktadır.

Türkçe’deki “Aynen” kelimesi de “Gözün gördüğü şekilde, Görüldüğü üzere” anlamını taşımaktadır. “Ayin” kelimesinin özü de “Göz önüne çıkmak, Gözetime çıkmak, Gözlenmek” yani uğruna toplanılan ilahın “Gözetimine, Gözlemine çıkmak”, “Huzuruna çıkmak” anlamlarını taşımaktadır. Satanik ayinlerde kullanılan sembolün “Göz” olması da bu çerçevede önem arzetmektedir. 

“Ayn” kelimesinin Kur’an’da “Gözetim” anlamında kullanıldığı bazı ayetler şöyledir.

11/37 - Vasneıl fülke bi A’YÜNİNA ve vahyina ve la tühatıbnı fillezıne zalemu innehüm muğrakun  ( Ve gemiyi GÖZETİMİMİZLE ve vahyimizle üret. Bana o zulmedenler hakkında söylemde bulunma. Kesinlikle onlar boğulacaklar. )


20/39 - En ıkzifıhi fit tabuti fakzifıhi fil yemmi fel yülkıhil yemnü bis sahıli ye'huzhü adüvvün lı ve adüvvün leh ve elkaytü aleyke mehabbeten minnı ve li tusnea ala AYNI ( Onu tabutun içine koyup denize bıraksın da deniz onu sahile atsın diye. Onu bana düşman ve ona düşman olan alsın. GÖZETİMİM de terbiye edilip yetiştirilmen için, senin üzerine benden sevgi attım. diye. )

23/27 - Fe evhayna ileyhi en isnaıl fülke bi A’YÜNİNA ve vahyina fe iza cae emruna ve farat tennuru feslük fıha min küllin zevceynisneyni ve ehleke illa men sebeka aleyhil kavlü minhüm ve la tühatıbnı fillezıne zalemu innehüm muğrakun ( Böylece ona, GÖZETİMİMİZ ve vahyimiz ile gemiyi üretmesini vahyettik. Emrimiz gelip de fırın ateşlendiğinde, hepsinden iki çift eşi ve onlardan üzerlerine önceden söz geçen kimseler haricinde aileni onun içine sok. Bana o zulmedenler hakkında arzuda, istekte bulunup hitap etme. Kesinlikle onlar boğulacaklardır. )

54/14 - Tecri bi A’YÜNİNA cezaen li men kane kufir ( O, inkar edilmiş kimse için karşılık olarak GÖZETİMİMİZDE akardı. )

O alay etmiş oldukları onları kuşatacak.

İnsanlık şu anda bilfiil Devre ( Döngü ) Sonu / Kıyamet Günü ( Ayağa Kalkış Günü ) sürecini deneyimlemektedir. Bu süreçte, idrak seviyesi yükselmesi paralelinde, doğru yol üzerinde ilmini artırma gayretinde olan insanlar ilahi kozmik bilgilere vakıf olmaktadırlar. Bu insanlar, odaklanmalarını, araştırmalarını ve çalışmalarını arttırdıkları oranda Allah’ın izni ve Vazifeli Varlıklar’ın aracalığıyla daha fazla bilgiye nail kılınmaktadırlar.  

Ancak bu süreçte, ilmini artıran ve ilahi nizamın kozmik bilgilerini yaymak, çevresiyle paylaşmak ve döngü sonunda vuku bulması beklenen “habercilik yapma” vazifesini ifa etmek arzusu ve gayretinde olan insanlar, çevrelerindeki birçok insan tarafından garipsenmekte, yadırganmakta, alaya alınmakta ve hatta dışlanmaktadırlar. Bu durum, habercilerin ilahi bilgileri yaymaya çalışırken deneyimledikleri olaylarla benzerlik teşkil etmektedir. Zira, süreç birebir aynıdır. Kur’an’da, “ilmi yaymaya ve öğretmeye çalışırken alaya alınma” hususu, “alay edenlerin alay ettikleriyle kuşatılmaları ve çaresiz kalmaları” misali ile bildirilmektedir. "Haka bihim ma kanu bihı yestehziun" ( Alay etmiş oldukları onları kuşattı. ) ifadesi Kur’an’da “8” kere tekrarlanmaktadır. Ve bu cümle "8" kelimeden oluşmaktadır. ( Haka (1) bi (2) him (3) ma (4) kanu (5) bi (6) hı (7) yestehziun (8) )

6/10 - Ve lekad istühzie bi rusülin min kablike fe haka billezıne sehıru minhüm ma kanu bihı yestehziun ( Ve senden önce de resullerle alay edildi de onlardan o alay edenleri, o alay etmiş oldukları kuşattı. )

11/8 - Ve le in ehharna anhümül azabe ila ümmetin ma'dudetin le yekulünne ma yahbisüh e la yevme ye'tıhim leyse masrufen anhüm ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun ( Ve eğer onlardan azabı adedi belirli süreye kadar ertelersek, "Onu engelleyen nedir?" diyeceklerdir. İyi bilin ki, onlara yettiği gün asla onlardan geri çevrilmez. O alay etmiş oldukları onları kuşatır.

16/34 - Fe esabehüm seyyiatü ma amilu ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun ( Böylece onlara, o yaptıklarının kötülüğü isabet etti ve o alay etmiş oldukları onları kuşattı. )

21/41 - Ve lekad istühzie bi rusülin min kablike fe haka billezıne sehıru minhüm  ma kanu bi hı yestehziun ( Ve senden önce de resuller ile alay edildi. Böylece onlardan alay edenleri, o alay etmiş oldukları kuşattı )

39/48 - Ve beda lehüm seyyiatü ma kesebu ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun ( Ve onlara o kazandıkları kötülükler meydana çıkar. Onları, o alay etmiş oldukları kuşatmıştır. )

40/83 - Fe lemma caethüm rusülühüm bil beyyinati ferihu bima ındehüm minel ılmi ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun ( Resulleri onlara deliller ile geldiklerinde, ilimden o yanlarında olandan dolayı ferahlayıp sevindiler ve böbürlendiler. Onları o alay etmiş oldukları kuşattı. )

45/33 - Ve beda lehüm seyyiatü ma amilu ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun ( Ve onlara, o yaptıkları kötülükleri meydana çıkarıldı. Onları o alay etmiş oldukları kuşattı. )

46/26 - Ve lekad mekkennahüm fıma in mekkennaküm fıhi ve cealna lehüm sem'an ve ebsaran ve efideten fe ma ağna anhüm sem'uhüm ve la ebsaruhüm ve la efidetühüm min şey'in iz kanu yechadune bi ayatillahi ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun ( Ve onlara, size vermediğimiz imkanlar verdik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler oluşturduk da, ne kulakları, ne gözleri, ne de kalpleri onlara hiçbir şeye fayda sağlamadı. Zamanında Allah' ın ayetleriyle cihad etmişlerdi. O alay etmiş oldukları onları kuşattı. )


İlmi ve idrak seviyesi yükselen inanç dolu insanların tezahür eden kozmik bilgiler ( ayetler )  karşısında huşu içinde bir şaşkınlık ve hayret duygusuna kapıldıkları, ilimsiz inkarcıların ise aynı ayetler karşısında “alaycı bir tavıra” büründükleri Saffat suresinin 37/12 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

37/12 - Bel acibte ve yesharun ( Bilakis sen şaşırırsın, onlar alay ederler. )

1 Temmuz 2019 Pazartesi

Kötülük meyve vermez.

Kötülük yapmak suretiyle verimli ve olumlu sonuçlar alınamayacağı, bir başkasına kötülük yapanın aslında sadece kendine kötülük yapmakta olduğu, kötülük yapmayı terkedemeyenlerin  ruhsal tekamül liyakatine asla erişemeyecekleri ve uzun süreli reenkarnasyon döngüsü vesilesiyle dev bir kısır döngünün içinde olacakları Kur'an'da defaatle bildirilmektedir.

"İyilik" ve "Kötülük" kavramlarının ilahi nizamdaki durumları Kur'an'da "Karşılıklandırma"* konulu ayetlerde bildirilmektedir. Ayrıca, müteşabih olarak “İyiliğin karşılığında meyve, ürün”, “Kötülüğün karşılığında ise diken ve ateş”** ifadeleri yer almaktadır. İyilik binlerce meyve veren tohum, kötülük ise hiç meyve vermeyen bir diken gibidir.

*10/27 - Vellezine kesebüs seyyiati cezaü seyyietin bi misliha ve terhekuhüm zilleh ma lehüm minellahi min asım ke ennema uğşiyet vücuhühüm kıtaan minel leyli muzlima ülaike ashabün nar hüm fıha halidun ( Ve o kötülük kazananlar, kötülüğün karşılığı onun aynısıdır. Onları zillet sarar. Onlara Allah’tan başka koruyucu, gözetici yoktur. Kesinlikle yüzleri karanlık geceden parçalara örtünmüş gibidir. İşte onlar ateşin sahipleridir. Onlar onun içinde ebedidirler. )

42/40 - Ve cezaü seyyietin seyyietün mislüha fe men afa ve asleha fe ecruhu alellah innehu la yühıbbüz zalimın ( Ve kötülüğün karşılığı, aynısı gibi kötülüktür. Ama kim affederse ve iyileştirirse onun ödülü Allah’a dır. Kesinlikle O zalimleri sevmez. )

** 88/5 - Tüska min aynin aniyet ( Kızgın pınardan su dökülür. )
88/6 - Leyse lehüm ta'amün illa min DARİI ( Onlara DİKENLİ OT haricinde yiyecek yoktur. )

45/35 - Zaliküm bi ennekümüttehaztüm ayatıllahi hüzüven ve ğarratkümül hayatüd dünya fel yevme la yuhracune minha ve la hüm yüsta'tebun ( Bu, kesinlikle Allah' ın ayetlerini alay edinmenizdendir. Sizi dünya hayatı aldattı. Artık bugün oradan çıkamazlar.*** Onların özürleri de istenmez. )

***Ayette dünyanın cehennem olduğu da “Sizi dünya hayatı aldattı. Artık bugün oradan çıkamazlar.” ifadesiyle bildirilmetedir. Yani döngü sonunda inkarcıların, kaba madde alemi olan dünyayı terkedip de üst boyuta / aleme ( Cennet, Sirius ) geçiş yapamayacakları bildirilmektedir.

“İyiliklerin” karşılığının kat kat güzellik, af ve nimet olduğu ise “İyilik” kavramının “Allah’a güzel borç vermek” teşbihi ile de anlatıldığı ayetlerde bildirilmektedir.

*55/60 - Hel cezaül ihsani illel ihsan ( Güzelliğin, iyiliğin karşılığı ancak güzellik, iyilik değil midir? )

57/11 - Men zellezi yukridullahe kardan hasenen fe yuda'ıfehu lehu ve lehu ecrun kerim ( Kim Allah’a  güzel borç verirse, onu ona kat kat artırır. Faydalı ödül de onadır. )

57/18 - İnnel musaddikıne vel musaddikati ve akredullahe kardan hasenen yuda'afu lehüm ve lehüm ecrun kerim ( Kesinlikle sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ve Allah’a  güzel borç verenler, onlara kat kat artırılır ve faydalı ödül onlaradır. )

64/17 - İn tükridullahe kardan hasenen yüda'ıfhu leküm ve yağfir leküm vallahü şekurin halim ( Eğer Allah’a  güzel borç verirseniz, onu size kat kat artırır. Size af eyler. Allah şükredeni sevendir yumuşaktır. )

**2/25 - Ve beşşirillezıne amenu ve amilus salihati enne lehüm cennatin tecrı min tahtihel enhar küllema ruziku minha min SEMERATİN rizkan kalu hazellezi rüzıkna min kablü ve ütu bihı müteşabiha ve lehüm fıha ezvacün mütahheratün ve hüm fıha halidun ( Ve o inananları, iyilikler yapanları altlarından nehirler akan bahçelerin kesinlikle onlara olduğu ile müjdele. Onların hepsi oranın MEYVELERİNDEN, ÜRÜNLERİNDEN rızıklanırlar. "Bunlar o önceden rızıklandırıldıklarımızdır." derler. Benzeşenlerinden verilmişlerdir. Orada temiz eşler de onlaradır. Onlar orada ebedidirler. )