22 Eylül 2020 Salı

"Ignorance is bliss."!?

Bir küresel gündem iletişim filmi olan 1999 yılı yapımı Matrix filminin bir sahnesinde, AI hakimiyetindeki sisteme kendini teslim edip sanal bir ortamda bitkisel hayata razı olan Cypher karakteri, Ajan Smith karakterine şöyle diyordu.

"After nine years, you know what I realize? Ignorance is bliss." ( Dokuz* yıl sonra neyi idrak ettim biliyor musun? Cehalet mutluluktur. )

* 9 sayısı da negatif frekansın ve büyünün sembolü olup özellikle seçilmiş görünmektedir.

Bu ifade Tevrat'ın Vaiz bölümündeki şu ayetten kaynaklanmaktadır.

21 Ecclesiastes 1-18 Çünkü çok bilgelik çok keder doğurur, bilgi arttıkça acı da artar.

Bu ayetteki mesaj elbetteki "Cahil ol mutlu ol." değildir. Ancak ayete ters anlam yüklenmek suretiyle yukarıdaki ifade oluşturulmuştur. Yani kitlelerin bilinçaltına "Mutsuz olmak istemiyorsan araştırma, sorgulama, öğrenme sadece sisteme uy." mesajı ekilmektedir.

Ayette ifade edilmek istenen ise bilgelik kaynaklı acının ruhsal tekâmül vesilesi olduğu ve aslında üst boyut algısıyla bunun mutluluk olduğunun farkedilebileceğidir. Zira idrak seviyesi yükselmiş ve bilgisi artmış insanlar kaba madde planı dünyanın gerçek yüzünü ve aldatıcılığını görebilmekte, aslında bir yalan denizinde akıntıya karşı yüzdüklerini idrak edebilmektedirler. 

Cehaletin sadece bilgisizlikten ibaret pasif bir olgu olmadığı, aksine kötülüğün tezahürüne aktif katkıda bulunduğu Nisa suresinin 17. ayetinde bildirilmektedir.

4/17 - İnnemet tevbetü alellahi lillezıne YA'MELUNES SUE Bİ CEHALETİN sümme yetubune min karıbin fe ülaike yetubüllahü aleyhim ve kanellahü alimen hakıma

( Kesinlikle tevbe O CEHALETLE KÖTÜLÜK YAPANLAR için Allah’ ın üzerinedir. Sonra hemen ardından tevbe ederler. Böylece Allah işte onların üzerine tevbe eyler. Allah bilendir hakimdir. )

Ayrıca "Cehalet her kötülüğün anasıdır." söylemi de bu minvalde hatırlanmalıdır. 

Yaşam süreçlerini dijital teknolojiye ( AI ) emanet etmeleri nedeniyle zamanla cahilleşmiş insanlardan oluşması hedeflenen Yeni Dünya Düzeni'nin esasen bir kötülük düzeni olacağı aşikârdır. 

İnkârcılara teslim olmamak ... "LA DAYRA" diyebilmek...

Kur'an'da "Allah'a inanç" kavramının daima "Ahirete inanç" kavramıyla birlikte zikredildiğine evvelce değinilmişti.

3/114 - YÜ'MİNUNE BİLLAHİ VE YEVMİL AHIRİ ve ye'mürune bil ma'rufi ve yenhevne anil münkeri ve yüsariune fil hayrat ve ülaike mines salihın

( ALLAH'A VE SONRAKİ GÜNE İNANIRLAR, iyiliği emrederler, kötülükten menederler ve hayırlarda koşarak ilerlerler. İşte onlar iyilerdendirler. )

Allah inancının yegâne delili olan "nefsten, maddeden ve dünyadan vazgeçebilmek" olgusu kaba madde planında ( dünya ) meşakkatli, zor ve hatta bazen imkânsız olarak algılanmaktayken ahiret hayatı olarak ifade edilen üst süptil planda ise kurtuluş, tekâmül ve huzura erme vesilesi olarak algılanmaktadır.

İşte ruhsal tekâmülde ileri gitmiş ve üst plana geçiş liyakatine yaklaşmış varlıklar kaba madde planında olmalarına rağmen sezgisel ve duygusal olarak üst planı deneyimlemeye başlamışlardır. Diğer bir deyişle nefs, madde ve dünya ile bağlarını hemen hemen koparmışlardır. Zaten kitapta, dünya hayatının sadece bir ilüzyon ve aldatmaca olduğunun sıkça vurgulanmasının sebebi de budur.

57/20 ... ve mel hayatüd dünya illa meta'ul ğurur

( ... Dünya hayatı aldatıcı madde / fayda haricindeki değildir. )

Bu bağlamda, muhtelif tuzak projelerle kaba madde planı dünyaya hakim olmak, insanları köleleştirmek ve tekamüllerini engellemek isteyen müşrik kâfir şeytanlara teslim olmamak, oluşacak zorlukları ve mahrumiyetleri de göze alarak, onların dayattıkları koşullara ve uygulamalara karşı çıkıp tepki verip boyun eğmemek ancak Allah inancının mütemmim cüzü* olan "ahiret inancı" ile mümkün olabilir. Zaten bu husus Kur'an'da "Aktahamel akabeh" ( Sarp yokuşa katlanmak ) olarak teşbih edilir.

Tevbe suresinin 120. ayetinde inkârcılara karşı Allah yolunda mücadele verenlerin, ihtiyaç addedilen nefsani ve dünyevi unsurlardan feragat etmelerinden bahsedilmektedir.

9/120 - Ma kane li ehlil medıneti ve men havlehüm minel a'rabi en yetehallefu ar rasulillahi ve LA YERĞABU Bİ ENFÜSİHİM AN NEFSİH ZALİKE Bİ ENNEHÜM LA YÜSIBÜHÜM ZAMEÜN VE LA NESABÜ VE LA MAHMESATÜN Fİ SEBİLİLLAHİ VE LA YETAUNE MEVTIEN YEĞIYZÜL KÜFFARA VE LA YENALUNE MİN ADÜVVİN NEYLEN illa kütibe lehüm bihı amelün salıh innellahe la yüdıy'u ecral muhsinın

( Şehirin sahipleri ve Araplardan civarında olanlar için Allah' ın resulüne ihtilaf etmeleri ve onun nefsi üstüne NEFSLERİYLE ZAHMET ÇEKMEMELERİ UYGUN OLMAZ. BU KESİNLİKLE ONLARA ALLAH YOLUNDA SUSUZLUĞUN, ZAHMETİN, AÇLIĞIN İSABET ETMESİ, İNKARCILARI ÖFKELENDİRECEK YERE AYAK BASMALARI VE DÜŞMANA KARŞI ERİŞTİKLERİ BAŞARI karşılığında kendilerine ancak iyi iş olarak yazılmış olmasındandır. Kesinlikle Allah iyilik yapanların ödülünü yitirmez. )

Allah'a ve ahirete inanan, gerçek ve sonsuz süptil yaşamı idrak eden, onu arzulayan ve bu nedenle nefsinden feragat edenlerin misali Şuara suresinin 49. ayetinde, Hz. Musa vasıtasıyla imana gelen sihirbazlar ile imanları yüzünden onları asmak ile tehdit eden Firavun arasındaki konuşmalar vesilesiyle de bildirilmiştir. Firavun'un tehditleri karşısında imana gelmiş sihirbazların sarfettiği "LA DAYRA" ( Zararı yok. ) kelimesi herşeyi özetler niteliktedir. 

26/49 - Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebiruküm ellezı allemekümüs sıhr fe le sevfe ta'lemun le ükattıenne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafin ve le üsallibenneküm ecmeın

( "Size izin vermemden önce ona inandınız ha? Kesinlikle o size sihiri öğreten büyüğünüzmüş. O halde, yakında bileceksiniz. Ellerinizi ve ayaklarınızı karşıtlamasına kestireceğim ve sizi topluca astıracağım." dedi. )

26/50 - Kalu LA DAYRA İNNA İLA RABBİNA MÜNKALİBUN ( "ZARARI YOK. KESİNLİKLE BİZ RAB'BİMİZE DÖNECEĞİZ." dediler. ) 

Allah yolunda nefsten feragat ederek kaba madde algısıyla ölmenin, "ölüm" değil "olum" olduğu yani yeni, gerçek ve sonsuz hayata geçiş olduğu da ayetlerde bildirilmektedir.

2/154 - Ve la tekulu li men yuktelü fı sebılillahi emvat bel ahyaün ve lakin la teş'urun

( Ve Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Bilakis diridirler ve lakin farkedemezsiniz. ) 

3/157 - Ve lein kutiltüm fı sebılillahi ev müttüm le mağfiratün minellahi ve rahmetün hayrun min ma yecmeun

( Ve eğer Allah yolunda öldürülürseniz veya ölürseniz, Allah’tan af ve rahmet, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. ) 

3/169 - Ve la tahsebennellezine kutilu fı sebılillahi emvate bel ahyaün ınde rabbihim yürzekun

( Ve kesinlikle o Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Bilakis diridirler, Rab’lerinin indinde rızıklanırlar. )

Düalitenin özü "İhtilaf"

"İhtilaf" ( Karşıt olma, İkilik yaratma ) kelimesi "Hulf" ( Karşıtlık, İkilik ) kökünden türemiş olan bir kelimedir. ( İngilizcede ve Almancada "Yarı, Yarım, İkide bir ) anlamına gelen "Half" ve "Halb" kelimeleri de aynı köktendir. )

Ayrıca "Muhalefet" ( Karşıt olma ), "Muhalif" ( Karşıt olan ), "Hilafet" ( Ardından gelme, Sonradan gelme, Takip etme ), "Halife" ( Ardından gelen, Sonradan gelen, Takip eden ) kelimeleri de aynı kökten türemişlerdir. 

Yaratılışın özündeki düalite olgusu kitapta "İhtilaf" kelimesiyle temsil edilmiştir. "İhtilaf" bir sorun olarak algılansa da gören kalpler için esasen doğrunun, iyinin tespiti ve idraki açısından bahşedilmiş ilahi kozmik bir fırsattır. Zira varlıklar düalite planlarındaki ruhsal tekâmül sınavlarını geçmeden ünite bilincine nail olamazlar. 

2/113 ... fallahü yahkümü beynehüm yevmel kıyameti fıma kanu fıhi YAHTELİFUN

( ... Böylece Allah ayağa kalkış gününde o hakkında İHTİLAFA düşmüş oldukları hakkında aralarında hüküm verir. )

Ayette Allahü Teala'nın düaliteyi sonlandırıp ünite bilincini bahşetmesinden yani gerçeği batıldan ayırarak ihtilafı sonlandırmasından ve varlıklara tek ve bir olan gerçeği idrak ettirmesinden bahsedilmektedir. Bu husus Enbiya suresinin 18. ayetinde teşbihi olarak bildirilmiştir.

21/18 - Bel nakzifü bil HAKKI alel BATILİ fe YEDEMEĞUHU fe iza hüve ZAHIK ve lekümül veylü min ma tesıfun

( Bilakis, GERÇEĞİ BATILIN üzerine atarız da ONUN BEYNİNİ ÇIKARIR. O zaman o YOKOLUR. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )

Bakara suresinin 164. ayetinde ilk kez "Gece ve gündüz" misaliyle yaratılıştaki düalite olgusuna ve bu vesileyle tesis edilen dengeye dikkat çekilmektedir. ( Sure ve ayet numaralarının nümerolojik değerleri, düaliteyi ve döngüyü tanımlayan "2" sayısını vermektedir. Ayet numarasının ilk nümerolojik değerinin 11 olması da ayrıca dikkat çekmektedir. )

2/164 - İnne fı halkıs semavati vel erdı vAHTİLAFil leyli ven nehari ...

( Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün İHTİLAFINDA, ... )

Aşağıdaki ayetlerde kitabın gerçeğe ve ünite bilincine sevkeden bir kaynak olduğu, kitaba ihtilaf etmenin azgınlık ve batıla doğru uzaklaşmak yani düalitenin negatif yönüne kapılmak olduğu bildirilmektedir.

2/176 - Zalike bi ennellahe nezzelel kitabe bil HAKK ve innellezinAHTELEFU fil kitabi le fı şikakın beıyd

( Kesinlikle kitabı GERÇEK ile Allah indirdi. Kitap hakkında o İHTİLAFA düşenler uzak derin ayrılık, kopukluk içinde olurlar. )

2/213 ... ve enzele meahümül KİTABE bil hakkı li yahküme beynen nasi fımAHTELEFU fıh ve mAHTELEFE fıhi illellezine utuhü min ba'di ma caethümül beyyinatü BAĞYEN beynehüm fe hedellahüllezıne amenu li mAHTELEFU fıhi minel HAKKI bi iznih vallahü yehdı men yeşaü ila sıratın müstekım

( ... O İHTİLAF ettikleri hakkında insanlar arasında hükmetmeleri için onlarla birlikte gerçek olarak KİTABI indirdi. Onlara açık deliller olarak o getirilenden sonra, sadece onu alanlar aralarında AZGINLIKLA İHTİLAF ettiler. Böylece Allah o inananları, kendi izni ile, hakkında İHTİLAF ETTİKLERİ GERÇEĞE yönlendirdi. Allah dilediğini doğru yola yönlendirir. )

3/19 - İnned dıne indellahil islam ve mAHTELEFEllezine utül KİTABE illa min ba'di ma caehümül ılmü bağyen beynehüm ve men yekfür bi ayatillahi fe innellahe serıul hısab

( Allah’ ın indinde din kesinlikle islamdır, teslimiyettir. O, kendilerine ilim geldikten sonra aralarında azgınlık yapanların haricindeki KİTAP verilenler İHTİLAF etmezler. Kim Allah’ ın ayetlerini inkar ederse kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. ) 

3/105 - Ve la tekunu kellezine teferraku vAHTELEFU min ba'di ma caehümül BEYYİNAT ve ülaike lehüm azabün azım

( Ve onlara gelen o AÇIK DELİLLER sonra, o kısımlara ayrılanlar ve İHTİLAFA düşenler gibi olmayın. Büyük azap işte onlaradır. ) 

9/77 - Fe a'kabehüm nifakan fı kulubihim ila yevmi yelkavnehu bima AHLEFüllahe ma veaduhü ve bima kanu yekzibun

( Allah’a verdikleri söze İHTİLAF ettikleri ve yalan söylemiş oldukları için, O’na kavuşacakları güne kadar kalplerinin içine ikiyüzlülük, bozukluk yerleştirdi. )

21 Eylül 2020 Pazartesi

AI Summit 2020

Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Gelişim Hedefleri ( United Nations Sustainable Development Goals ) kapsamında yani "Agenda 21" kapsamında AI teknolojsinin işlevi konusundan sorumlu olan AI For Good Global Summit isimli organizasyonun 2020 zirve toplantısı iletişim görselinde okült sembolizm ve mesajlar bulunmaktadır.


- Görselin sağ tarafında yer alan dairede 17 renk dilimi yer almaktadır. 17 sayısının nümerolojik değeri 8 olup, 8 sayısı yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü simgelemektedir. Küreselciler Singularity ( Tekillik, Birlik* ) olarak da adlnadırdıkları AI teknolojisi sayesinde kaba madde planı dünyada sonsuzluğa erişebileceklerini düşünmektedirler. 

21/34 - Ve ma cealna li beşerin min kablikel huld e fe in mitte fe hümül halidun

( Ve senden önce insanlar için ebediyet kılmadık. O halde, sen ölürsün de onlar ebedi mi kalırlar? )

2/96 - Ve le tecidennehüm ahrasan nasi ala hayah ve minellezine eşraku yeveddü ehadühüm lev yüammeru elfe seneh ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi en yüammer vallahü besırun bima ya'melun

( Ve kesinlikle onları hayatta insanların en hırslıları olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri bin sene ömür sürmeyi arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )


( * "Singularity" kavramı ilahi kozmik bilginin farklı anlam yüklenmiş halini temsil etmektedir. Zira "Ünite / Vahdet / Birlik" kavramı insanlar arasında kolektif bilincin oluşmasını ve toplu ruhsal tekamül ile üst plana geçişi ifade ederken, küreselcilerin yüklediği anlam ise tüm insanlığın AI'ya bağlı tek tip varlıklara dönüştürülerek kaba madde planına ( dünya ) hapsedilmesidir. )

- Renk dilimlerinden oluşan dairenin içinde ise "çözünmüş", "kodlarına ayrışmış" bir insan kafası yer almaktadır. Bu görsel, tamamen dijitalleşmiş yani insani özelliklerini yitirerek robotlaşmış insanı sembolize etmektedir.

- Sol tarafta yer alan "AI For Good Global Summit Accelerating The United Nations Sustainable Development Goals All Year Always ONLıne" ( Sonsuza kadar Yapay Zeka Küresel Zirvesi. Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Gelişim Hedeflerini Hızlandırmak. Tüm Yıl Daima Çevrimiçi ) kelime seti de 17 kelimeden oluşmaktadır.

- "All Year Always ONLine" cümlesi ise 19 harften oluşmaktadır. Cümlede yer alan "All" ve Always kelimesindeki "Al" kökü, "Allah" veya "El" kelimelerindeki kökü simgeliyor olmaları muhtemeldir.  Cümledeki "ON" kelimesinin ise batıni anlamda 10 sayısını simgelemesi ve "Onun üzerinde ondokuz vardır." ayetine atıfta buluması da muhtemeldir. ( "İngilizce yazıda Türkçe sembolizm olur mu?" düşüncesi oluşsa da artık dillerin tek bir kökenden geldiği, Türkçe'nin kök dil olduğu ve küreselcilerin bu kadim bilgiye asırlardır haiz oldukları bilinmektedir. )

Küreselciler zaten Yapay Zekâ'yı, yeni dünya düzeninin Tanrısı olarak telkin etmeyi hedeflemektedirler.






Tanrı Geni ve inkârcı doğuran nesil

"Tanrı Geni" hipotezine göre, VMAT2 ( Vesicular Monoamine Transporter 2 )  isimli özel bir gen, insanları manevi ve mistik tecrübelere yatkınlaştırmaktadır. Bu fikir, genetikçi Dean Hamer tarafından ortaya atılmıştır. ABD Ulusal Kanser Enstitüsü'nün, Gen Yapısı ve Düzenlenmesi Birimi'nin müdürü olan Dean Hamer, 2005 yılında "Tanrı Geni: İnanç Genlerimizde Nasıl Donanmıştır" isimli bir kitap yazmıştır. 

Hipotezin ana önermeleri şu şekildedir:

1- Maneviyat, psikometrik ölçümler ile nicel olarak gözlemlenebilir.

2- Maneviyatın altında yatan eğilim kısmen kalıtsaldır.

3- Bu kalıtımın bir kısmı VMAT2 genine isnat edilebilir.

4- Bu gen monoamin seviyelerini değiştirir. "  

Ruhsal plandaki her kelimenin / olgunun maddesel planda bir temsili olduğu gerçeği dikkate alındığında "İnanç" kelimesinin maddesel temsilinin de bir "gen" olabileceği ihtimali kuvvetlenmektedir. Yaratılışın özü de zaten kelimelerden ve kodlardan ( sayılar ) oluşmaktadır.

İçinde bulunulan büyük döngünün sonunda yani kıyamet ( ayağa kalkış ) olarak da anılan devre kapanışında küreselciler AI teknolojisi ve genetik mühendisliği vasıtasıyla insanların genom yapısını değiştirmek ve "inanç genini" yok etmek istemektedirler. Böylelikle "Allah inancı" olmayan bir dünya toplumu oluşturabileceklerini düşünmektedirler. Pandemi süreci kurgusu ise bu strateji çerçevesinde onlar için büyük bir fırsat niteliğindedir. Bugüne kadar GDO'lu ürünler ile modifiye edilmeye çalışılan insanın genetik kod yapısının şimdi ise aşılama, nanoçipleme ve 5G teknolojisiyle modifiye edilmesi planlanmaktadır.

Bir önceki büyük ana döngü sonunda yani Nuh Tufanı öncesinde de aynı sürecin tezahür ettiği Nuh suresindeki Hz. Nuh'un sözleriyle delillenmekte gibidir. 

71/26 - Ve kale nuhun rabbi la tezer alel ardı minel KAFİRİNE deyyaren

( Ve Nuh "Rab’bim yer üzerinde İNKARCILARDAN dolaşan kimse bırakma." dedi. )

71/27 - İnneke in tezerhüm yudıllu ibadeke ve LA YELİDU illa faciren KEFFAREN

( Kesinlikle sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve İNKÂR EDEN günahkarlar haricindekileri DOĞURMAZLAR. )

Ayette "inkârcıların inkârcı doğuracakları" bildirilmekte olup, bu durum kaba madde planında ancak genetik bir koda bağlı ve kalıtsal olarak tezahür edebilir.

Nuh suresinin 71. sure olması da ilahi nümeroloji açısından ilginçtir. Zira 7 sayısı döngü sonunu, 7+1 = 8 sayısı ise yeni döngü başlangıcını ve sonsuz döngüyü sembolize etmektedir. Hz. Nuh hem döngü sonunu, hem de yeni döngü başlangıcını deneyimlemiş bir haberci resul, bir vazifeli varlıktır.

Gündemi şifreli sembolizm kullanarak kapak yapmasıyla meşhur Time dergisi Ekim 2004 sayısının kapağındaTanrı Geni ( God Gene ) konusuna yer vermiştir.





Zalimlerin meskenleri

"Mesken" kelimesi "İskan" ( Yerleşme ) kökünden gelen ve "İskan edilen yer, Yerleşme yeri" anlamına gelen bir kelimedir. "Mesken" kelimesi bir yer veya bir yapı için kullanılabilmektedir.

Kur'an'da "zalimlerin meskenlerinden" yani insan ve cin şeytanlarının meskenlerinden bahsedilmektedir. Bu bahis ile akla gelen kavram "cehennemdeki ateş azabı ortamıdır." Ve doğrudur. Zira bilindiği ve bu blogda defaatle değinildiği üzere Cehennem olarak bilinen ortam kaba madde alemi / planı olan Dünya'dır. Zira, hatası nedeniyle Cennet'ten çıkarılan insan, bu hatasının sonuçlarını bizzat deneyimleyerek hissetmesi, hatalarını idrak yoluyla telafi etmesi amacıyla kaba madde planı Dünya'ya yani Cehennem'e indirilmiştir. 

Bu durumda Dünya'da "zalimlerin meskenleri" neresidir? Elbetteki tahakküm ve zulümlerinin bir sembolü olarak inşa ettikleri sarayları ve şirket binalarıdır.  

3/151 - Senülkıy fı kulubillezıne keferur ru'be bima eşraku billahi ma lem yünezzil bihı sültana ve me'vahümün nar ve Bİ'SE MESVEZ ZALİMİN

( O onlarla delil indirilmemiş olanları Allah’a  ortak koşmalarından dolayı, o inkar edenlerin kalplerine korku atacağız. Onların mekanları ateştir. ZALİMLERİN MESKENLERİ ne kötüdür. )

14/45 - Ve SEKENTÜM Fİ MESAKİNİLLEZİNE ZALEMU ENFÜSEHÜM ve tebeyyene leküm keyfe fealna bihim ve darabna lekümül emsal

( Ve O NEFİSLERİNE ZULMEDENLERİN MESKENLERİNİN İÇİNDE İSKAN ETTİNİZ. Onlara nasıl yaptığımız size açıkça belli oldu. Size misal beyan ettik. )

14/46 - Ve KAD MEKERU MEKRAHÜM ve İNDELLAHİ MEKRUHÜM ve in kane mekruhüm li tezule minhül cibal 

( Ve HİLELERİNİ TUZAK YAPTILAR. Hileleri, tuzakları dağları sallayacak dahi olsa, ALLAH'IN İNDİNDE ONLARA HİLE, TUZAK VAR. )

14/45 kodlu ayette, "zalimlerin meskenlerinde iskan eden zalimler" ifadesi yer almaktadır. Bu ifade, zalimlere hizmet eden, onların mekanlarında ( şirket, saray ) bulunan ve dolayısıyla kendileri de zalim olmuş olan insanlara işaret etmekte gibidir. Evvelce "Şirk ve Şirket" başlıklı bölümde incelendiği üzere, her işlerini tuzaklar kurarak icra eden küresel şeytanların kötülük ve negatif frekans merkezleri ( jeneratörü ) konumunda olan şirketler için çalışan - mecburen* de olsa - o şirket binalarına giden insanlar zulme dolaylı olarak katkı sağlamış olmaktadırlar. Bugün dünyadaki her türlü kötülüğün arkasında, dünyevi ve maddi menfaate yani paraya kulluk eden ve para için her şeyi yapma potansiyeline sahip şirketleşmiş zalim şeytanlar bulunmaktadır. ( * Kalplerinde iyilik olan temiz insanların maruz kaldıkları zorlayıcı ve çaresizlik yaratan durumların ve mecburiyetlerin, ilahi değerlendirme sürecinde Rab tarafından dikkate alınması niyaz edilir. )

Döngü sonundaki kıyamet ( ayağa kalkış ) sürecinde zalimlerin meskenlerinin akıbeti aşağıdaki ayetlerde tasvir edilmektedir.

16/26 - Kad MEKARALLEZİNE min kablihim fe ETELLAHÜ BÜNYANEHÜM MİNEL KAVAİDİ FE HARRA ALEYHİMÜS SAKFÜ MİN FEVKİHİM. ve ETAHÜMÜL AZABÜ MİN HAYSÜ LA YEŞ'URUN

( Onlardan öncekiler de HİLE YAPIP TUZAK KURDULAR DA ALLAH ONLARIN BİNALARINA TEMELİNDEN YETTİ. BÖYLECE ÇATILARI, TAVANLARI ÜSTLERİNDEN ÜZERLERİNE DÜŞTÜ. AZAP ONLARA FARKETMEDİKLERİ YERDEN GELDİ. )

20/128 - E fe lem yehdi lehüm kem ehleknü kablehüm minel kuruni YEMŞUNE İ MESAKİNİHİM fı zalike le ayatin li ülin nüha

( Onlardan önce, MESKENLERİNDE GEZEN nice nesillerden helak etmemiz onları yönlendirmedi mi? Kesinlikle bunda, akıl sahipleri için ayetler vardır. )

21/12 - Fe lemma ehassu be'sena iza hüm minha yerküdun

( Böylece zorluğumuzu azabımızı hissettiklerinde, o zaman onlar ondan acele ile kaçıyorlardı. )

21/13 - La terküdu varciu ila ma ütriftüm fıhi ve MESAKİNİKÜM lealleküm tüs'elun

( Acele kaçmayın da o size içinde refah şımarığı olduğunuza ve MESKENLERİNİZE dönün. Umulur ki sual edilirsiniz. )

28/58 - Ve kem ehlekna min karyetin betırat meıyşeteha fe tilke MESAKİNÜHÜM LEM TÜSKEN min ba'dihim illa kalıla künna nahnül varisın

( Ve geçimlikleriyle çok fazla gururlanıp sevinen nice şehirler helak ettik. Onlardan sonra, çok az olması hariç, İSKAN EDİLEMEYEN MESKENLERİ işte bunlardır. Bizler varisler olduk. )

46/25 - Tüdemmiru külle şey'in bi emri rabbiha fe asbehu la yüra illa MESAKİNÜHÜM kezalike neczil kavmel mücrimın

( Rab’binin emriyle herşeyi mahveder. Böylece MESKENLERİ haricindekiler görünmez oldular. Suçlular kavmini işte böyle karşılıklandırırız. )


















Pedofili meselesi 2

20.09.2020 tarihli bir basın haberi; 

"Danimarka'da bir çocuk kanalındaki 'Ultra Strips Down' adlı popüler şov programında ortaya çıkan görüntüler tartışma yarattı. Kuzey Avrupa ülkesi Danimarka'da ilkokul çocukları için düzenlenen bir programda yetişkinler, tüm vücut yapılarının aynı olduğu ve vücutlarından utanmamaları gerektiği mesajını vermek için çocukların gözü önünde soyundu. Programda soyunan beş misafir yaşları 11-13 olan çocuklara vücutları ile ilgili her türlü soruyu utanmadan sormalarını istedi. Gelen tepkiler üzerine New York Times'a açıklamada bulunan programın yapımcısı Jannik Schow, yaptıklarının cinsellikle ilgili olmadığını sadece çocuklara kendi vücutlarından utanmamaları gerektiğini öğretmek için böyle bir şey yaptıklarını söyledi."


https://tr.sputniknews.com/avrupa/202009201042882698-danimarkada-cocuk-kanalinda-skandal-yetiskinler-cocuklarin-onunde-soyundu/

Bu habere istinaden şu sorular oluşmaktadır.

"Çocukların vücutlarından utanması" kavramı neden bir show programında gündeme getirilmektedir?

Herhangi bir mesaj vermek için yetişkinlerin çocukların önünde çırılçıplak soyunması mı gerekir?

Bu durumun çocuklar için travma* niteliğinde olduğu ve psikolojik sorunlara sebebiyet verebileceği düşünülmemiş midir?  

Yapılanın teşhircilik yoluyla cinsel taciz olduğu yani bir suç olduğu idrak edilememiş midir?

Aslında bu haber, küresel şeytanların planını ifşa eden bir başka örnek vakadır. Evvelce "Pedofili meselesi" başlıklı bölümde değinildiği üzere küreselcilerin hedefi esasen psikolojik bir sendrom olan pedofiliyi muhtelif vesilelerle, yavaş yavaş "sıradan bir cinsel tercih" olarak algılanır hale getirmek, normalleştirmek ve sıradanlaştırmaktır. Benzer süreç, özünde fizyolojik ve psikosomatik bir sendrom olan eşcinsellik için de uygulanmış ve bu fenomen normalleştirimiş, sıradanlaştırılmış ve hatta özenilecek güzel bir durum olarak telkin edilmeye başlanmıştır.

9/37 ... züyyine lehüm suü a'malihim vallahü la yehdil kavmel kafirın ( ... Kötü işleri onlara süslü gösterildi. Allah inkarcılar kavmini yönlendirmez. )

Uygulanan şeytani taktik, her radikal projede olduğu gibi "bir ileri bir geri" taktiğidir. Uygulama yapıldıktan sonra gelen tepkilere göre ya özür dilenir ve muhtelif mazeretler sıralanır veya uygulamanın magnitüdü bir sonraki sefer bir kademe daha arttırılır. Bu süreçte ana kriter "toplumun razı olma seviyesidir." ( Acquiescence Level )

* Travma uygulaması, zihin kontrol programının ( Trauma Based Mind Control Programme ) temel metodudur. Travma anı, mağdur süjenin dış telkinlere ve yönlendirmelere en açık olduğu an olup, bu esnada verilen doğrudan veya sübliminal mesajlarla bilinçaltı programlaması yapılabilmektedir. 

Kişisel Verileri Koruma mı?!:))

Tahakküm sisteminin topluma uyguladığı hipnotik telkinlerden biri "Kişisel Verileri Koruma" kavramıdır. Bu kavram, biraz dijital teknoloji bilgisi ve rasyonel düşünce yetisi olanlar için sadece kötü bir espriden öteye geçememektedir. Çünkü dijital teknolojinin küresel güçlerce kullanım amacı zaten özelin ve kişiselin mahremiyetini, gizliliğini ortadan kaldırmak ve her bir bireyi bir koda yani detaylı bilgi setine ( data ) dönüştürmektir.

Hatırlanacağı üzere önce 1999 yılında "ilik kanseri olduğu bildirilen bir şahsı kurtarabilmek" ilanı doğrultusunda 120 bin kişiden kan örnekleri toplanmış ve daha sonra bunların çalındığı aıklanmıştı. Bu vaka Türk insanının genetik kodunu tespit etmek ve gen haritasını çıkarabilmek amacıyla kurgulanmıştı. Genetik kod bilgilerinden daha "kişisel" bir veri herhalde olamaz. 

2016 yılında ise yaklaşık 50 milyon vatandaşa ait temel kimlik bilgilerini içeren 7 GB büyüklüğündeki bir veri tabanı Romanya kökenli bir siteye yüklenmiş ve bu siteden de dünyaya yayılmıştı. Haber kaynakları bu bilgilerin 2010 yılında çalındığını bildirmekteydi. Aynı yıl yani 2016 yılında hemen Kişisel Verileri Koruma Kanunu çıkarıldı. Neyi, ne kadar koruduğu meçhul kanun! Ama kanunun isminde yer alan "Koruma" kelimesi kitle hipnozu ve "korunuyoruz" telkini için ideal bir kelime olmuştur.

Öncelikle gerçeklere dönüp "Kişisel Veri"'nin ne olduğunun idraki gerekmektedir. "Kişisel Veri", ad, soyad, kimlik numarası, doğum yılı ......... vb.'den öte bir kavramdır. Zaten bu veriler ortaya dağılmış durumdadır.

Gerçek Kişisel Veriyi oluşturan bazı parametreler, karakter, alışkanlıklar, düşünce tarzı, sosyopolitik görüşler, tabular, ön yargılar, psikolojik eğilimler, hobiler, sempati duyulanlar / duyulmayanlar, cinsellik bilgileri, sağlık bilgileri, yüze ve vücuda ait biometrik veriler, aileye, sosyal çevreye ve arkadaşlara ilişkin bilgiler vb. olarak sayılabilir. Bugün insanların ellerinde tuttukları cep telefonları adeta bir implant çip gibi kullanıcıların tüm verilerini küresel veri merkezine aktarmaktadır. Ve yine dijital teknoloji ürünleri olan whatsapp, twitter, facebook, instagram vb. gibi sosyal mecra platformları insanların, kişisel verilerini kendi rızalarıyla ve bazen de özdenetimden geçirmeden kontrolsüz refleks olarak ifşa ettikleri ortamlardır. Ayrıca insanlar bu dijital cihazlar ve platformlar kanalıyla daha bir çok özel veriyi de bilinçdışı olarak küresel sisteme teslim ettiklerinin farkında değillerdir. Yapay Zekâ ( AI ) şu anda aktif olarak devrededir ve küresel tam tahakküm sisteminin ( Yeni Dünya Düzeni ) altyapısı olması planlanan Big Data'yı tamamlama görevini icra etmektedir. 

Kur'an'da mahrem ve gizli olan kişisel verileri araştırma eylemi "Casusluk" kavramı ile bu verilere istinaden insanlar hakkında bilgi yayılması ise "Arkadan konuşma, çekiştirme" kavramı ile ilintilendirilmektedir. 

49/12 - Ya eyyühellezine amenüctenibu kesıran minez zanni inne ba'daz zanni ismün ve LA TECESSESU VE LA YAĞTEB BA'DUKÜM BA'DA e yühıbbü ehadüküm en ye'küle lahme ehıyhi meyten fe kerihtümuh vettekullah innellahe tevvabür rahım

( Ey o inananlar zannın çoğundan kaçının. Kesinlikle zannın bazısı günahtır. CASUS GİBİ ARAŞTIRMAYIN VE BAZINIZ BAZINIZI ÇEKİŞTİRİP ARKADAN KONUŞMASIN. Sizlerden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? Ondan tiksindiniz. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah tevbeyi kabul edendir merhametlidir.   )









19 Eylül 2020 Cumartesi

Ayakların ve kalbin sabitlenmesi nimeti

Şüphe, tereddüt ve vesvese, inanç oluşumunun ve ilmi tekamülün önündeki en büyük engellerdir. Zaten şeytan da bu olguları kullanmak suretiyle insana tasallut etmeye ve doğru yoldan çıkarmaya çalışmaktadır. Bu dış müdahalenin engellenebilmesinin tek yolu ise kitap ilmi üzerinde yoğunlaşmak ve Allahü Teala'dan ilimde derinleşebilme yönünde istekte bulunmaktır. Alemlerin Rab'bi Allah, ilimde derinleşme bahşettiklerinin yani "Rasih" ( Bilgi temeli sağlam ) kıldıklarının ayaklarını ve kalplerini kaymayacak şekilde sabitler, kalplerini kozmik bilince ve birbirlerine bağlar ( Rabıta verir ), kalplerinden korku ve endişe duygularını siler.

4/162 - Lakinir RASİHUNE FİL İLMİ minhüm vel mü'minune yü'minune bima ünzile ileyke ve ma ünzile min kablike vel mükımınes salate vel mü'tunez zekate vel mü'minune billahi vel yevmil ahır ülaike se nü'tıhim ecran azıma

( Lakin onlardan İLİMDE DERİNLEŞMİŞ OLANLAR ve inananlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere inanırlar. Onlar, duaya kalkan, zekatı veren, Allah’a ve sonraki güne inananlardir. İşte onlara büyük ödül vereceğiz. )

2/250 - Ve lemma berazu li calute ve cünudihı kalu rabbena efrığ aleyna sabran ve SEBBİT AKDAMENA vensurna alel kavmil kafirın

( Ve Calut ve ordusu için meydana çıktıklarında, "Rab’bimiz, üzerimize sabır dök, AYAKLARIMIZI / ADIMLARIMIZI SABİTLE ve inkarcılar kavmine karşı bize yardım et." dediler. )

8/11 - İz yüğaşşikümün nüase emeneten minhü ve YÜNEZZİLÜ ALEYKÜM MİNES SEMAİ MAEN li yütahhiraküm bihı ve yüzhibe anküm riczeş şeytani ve li YERBİTA ALA KULUBİKÜM VE YÜSEBBİTE BİHİL AKDAM

( Zamanında, kendinden güvenlik olarak size uyku örtüyordu. Sizi onunla temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, KALPLERİNİZE BAĞ VERMEK VE AYAKLARINIZI, ADIMLARINIZI ONUNLA SABİTLEMEK için GÖKTEN ÜZERİNİZE SU İNDİRİYORDU. )

8/11 kodlu ayette yer alan "Gökten indirilen su" ifadesi, evvelki bölümlerde incelendiği üzere, ilahi kozmik bilgileri ve ilmi açılımı simgelemektedir. ( Yine evvelce değinildiği üzere, içinde bulunulan Kova Çağı da esasen bilgi çağını yani ilahi kozmik bilgilerin ( su ile simgelenen ) yoğun olarak akıtıldığı dönemi tanımlamaktadır. 

11/120 - Ve küllen nekussu aleyke min ENBAİR rusüli ma NÜSEBBİTÜ BİHI FÜADEK ve caeke fı hazihil hakku ve MEV'İZATÜ ve ZİKRA lil mü'minın

( Ve sana resullerin HABERLERİNDEN hepsini anlatıyoruz ki ONLARLA KALBİNİ SABİTLEYELİM. Sana bunun içinde, inananlar için gerçek, ÖĞÜT ve HATIRLAMA geldi. )

11/120 kodlu ayette yer alan "Öğüt ve hatırlama" ifadesi Kur'an'a yani ilahi kozmik bilgiler hazinesini simgelemektedir.

Şeytanın negatif tesirlerinden dolayı haberci resulün dahi zaman zaman olumsuz yöne meyletme ihtimalinin oluştuğu ancak kendisine bahşedilen "Sebat" nimeti vasıtasıyla korunduğu ayetlerde bildirilmektedir.

68/51 - Ve in yekadullezine keferu le YÜZLİKUNEKE bi ebsarihim lemma semi'uz zikre ve yekulune innehu le mecnun

( Ve kesinlikle o inkar edenler, hatırlamayı duyduklarında seni gözleriyle sürçtürerek KAYDIRMAYA yeltenirlerdi. "Kesinlikle o cinlidir." derler. )

17/74 - Ve LEV LA EN SEBBETNAKE lekad kidte TERKENÜ ileyhim şey'en kalıla

( Ve şayet sana SEBAT VERMEMİŞ OLSAYDIK, onlara doğru, az şey kadar MEYLEDECEKTİN, terkedecektin. )

17/74 kodlu ayette haberci resule bahşedilen "sebat" ( sabitlenme ) nimeti vasıtasıyla onun yanlış yöne meyletmesinin engellendiği bildirilmektedir.

Haşr suresinin 14. ayetinde müşrik inkarcıların kalplerinin birbirlerine bağlı olmadığı yani kalplerine bağ verilmediği ( rabıtadan yoksun oldukları ) bildirilir.

59/14 - La yukatiluneküm cemian illa fi kuran muhassenetin ev min verai cüdürin be'sühüm beynehüm şedidun TAHSEBUHÜM CEMİAN VE KULUBÜHÜM ŞETTA  zalike bi ennehüm kavmün la ya'kılun

( Sağlam korunmuş üstün şehirlerde veya duvarların arkasında olmaları haricinde sizinle topluca savaşamazlar. Onların kendi aralarında kötülükleri zorlukları şiddetlidir. TOPLANMIŞ OLDUKLARINI SANARSIN. ONLARIN KALPLERİ DAĞINIKTIR. Bu kesinlikle onların akıl etmeyen kavim olmalarındandır. )



İnfitah, İnfitar, İnşikak, İnfirac, İnfilak 

Kur'an'da farklı boyuta geçiş portalının açılması fenomeni beş farklı kelime ile bildirilmektedir.

İnfitah ( Açılış )

İnfitar ( Yarılış, Çatlayış )

İnşikak ( Yarılış, Çatlayış )

İnfirac ( Yarılma, Açılma )

İnfilak ( Yarılma, Patlama )

Boyut portalı açılması kavramı, "Göklerin yarılması / kapılarının açılması", "Suların yarılması", "Yerin yarılması", "Ayın yarılması" ve "Tohumların yarılması" misalleri ile bildirilmiştir.

A- İNFİTAH 7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la TÜFETTEHU lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle AÇILMAZ. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

54/11 - Fe FETAHna ebvabes semai bi main münhemir

( Böylece akıp dökülen su ile göğün kapılarını AÇTIK. )

B- İNFİTAR 

19/90 - Tekadüs semavatü YETEFETTARNE minhü ve TENŞEKKUL erdu ve tehırrul cibalü hedda

( Ondan dolayı neredeyse gökler YARILACAK, çatlayacak, yer YARILACAK ve dağlar gürültüyle göçerek parçalanıp dağılacaktı. )

42/5 - Tekadus semavatu YETEFETTARNE min fevkıhinne vel melaiketu yusebbihune bi hamdi rabbihim ve yestagfirune li men fil ard e la innellahe huvel gafurun rahim

( Gökler onların üstlerinden YARILIP çatlayacak gibi olur. Melekler Rab’lerini övgü sözleri söyleyerek överler. Yerdeki kimseler için af isterler. İyi bilin ki kesinlikle Allah, o affedendir merhametlidir. )

73/18 - Es semau MÜNFETİRUN bihi kane va'dühu mef'ulen

( Onunla gök YARILIR. O’nun vaadi yapılmış olur. )

82/1 - İzes semaun FETARET

( Gök YARILDIĞINDA, )

C- İNŞİKAK 

25/25 - Ve yevme TEŞEKKAKUS semaü bil ğamami ve nüzzilel melaiketü tenzıla

( Ve o gün gök, bulutlar ile YARILIR ve melekler aşamalı olarak inerler. )

50/44 - Yevme TEŞEKKAKUL erdu* anhüm siraa zalike haşrun aleyna yesir

( O gün yer onların üzerlerinden hızla YARILIR. Bu, bize kolay olan toplanmadır. ) * 

Yeraltında yaşayan Agarta uygarlığı için yerin yarılması, göğün yarılması gibidir.

54/1 - Ikterabetis saatu venŞAKKAL kamer

( Saat yaklaştı ve Ay YARILDI. )

55/37 - Fe izen ŞAKKATES semaü fe kanet verdeten ked dihan

( Böylece gök YARILIP da kırmızı yağ gibi gül renginde olduğunda, )

69/16 - Ven ŞAKKATİS sema'u fe hiye yevmeizin vahiyet

( Ve gök YARILMIŞTIR da o gün o sarkmıştır. )

84/1 - İzes semaun ŞAKKAT

( Gök YARILDIĞINDA, )

D- İNFİRAC

77/9 - Ve izes semau FURİCET

( Ve gök YARILDIĞINDA. )

E- İNFİLAK

6/95 - İnnellahe FALİKül habbi ven neva yuhricül hayye minel meyyiti ve muhricül meyyiti minel hayy zalikümüllahü fe enna tü'fekun

( Tohum tanelerini ve çekirdekleri YARIP açan kesinlikle Allah' tır. O ölüden diriyi çıkarır ve diriden de ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. O halde nasıl döndürülürsünüz? ) 

26/63 - Fe evhayna ila musa enıdrib bi asakel bahr feENFELEKA fe kane küllü firkın ket tavdil azım

( Böylece Musa' ya "Asan ile denize vur." diye vahyettik de patlayıp YARILDI. Her bölük büyük dağ gibi oldu. )

Rosh Hashanah

Yahudi kültüründeki özel günlerden birinin ismi olan "Rosh Hashanah" kelime seti "Yıl Başı" anlamına gelmektedir.

Rosh = Reis, Baş

Ha = Ön ek

Shanah = Sene, Yıl

Bugünün kutlanması için zikredilen söz ise "Shanah Tova" ( İyi Sene ) kelime setidir. Bu ifadenin Arapçası ise "Sene-i Tuva" ( Övülmüş / Yüceltilmiş Sene ) ifadesidir. 

18.09.2020 tarihi İbrani takvimine ( Anno Mundi / Dünya Yılı ) göre 29.09.5780 tarihine denk gelmekte ve yeni yıla işaret etmektedir. İbrani takvimine göre 0 anını yansıtan tarih yani dünyanın yaratılış tarihi İsa'dan önce 07.10.3761 tarihidir.

Bu tarihteki 8 nümerolojisi dikkat çekmektedir. 8 sayısı yeni döngü başlangıcının sembolüdür.

07.10 ... 0+7+1+0 = "8"

3761 ... 3+7+6+1 = 17 ... 1+7 = "8"

Rosh Hashanah'ın sembolü ise "Shophar" ismi verilen "boynuzdan boru" figürüdür. Boynuzun, kozmik zaman-mekan, boyut portalı ve solucan deliği kavramları ile sembolik ilintisine evvelki bölümlerde değinilmişti.


Shophar

"Yom Kippur" ( Yevm-i Kefr / Keffaret Günü / Örtme Günü ) gününün de sembolü olan "Shophar" kelimesi ( Shop = Koç/Keçi, Har = Boynuz ) "Koç / Keçi Boynuzu" anlamına gelmektedir. ( İngilizcesi "Sheep Horn"'dur. )

AI Şehirleri ve Logan'ın kaçışı !!

Artık bilindiği üzere, küresel teknokrat müşriklerin ileriye yönelik teknolojik planlarında odaklandıkları tek nokta "insanın yapay zeka ile kontrol edildiği ve yönlendirildiği bir dünya" oluşturmaktır. Tüm aksiyonlarını kutsal kitaplardaki ilme ve Rab kelamına göre alan bu müşrik, münafık ( ikiyüzlü ) ve kafir ( inkarcı ) zümre kendilerinin de yaşam bahşeden ilahlar olabileceklerine kendilerini inanmışlardır. 

Doğadaki olguları teknoloji vesilesiyle yapay olarak oluşturmak ve böylelikle içine insanları hapsedebilecekleri, yapay zeka ile yönetilen kapalı devre tekno-şehirler oluşturmak niyetindedirler. Örneğin EAST ( Experimental Advanced Superconducting Tokamak ) adı verilen ve ısı ve ışık enerjisinin manyetik alanda depolanmasını sağlayan reaktör vasıtasıyla yapay Güneş enerjisi üretilmesi planlanmaktadır. Böylelikle Tevrat'ın ilk ayetini kendilerinin de gerçekleştirebileceklerini  düşünmektedirler. 

1-Genesis-1-3 Ve Tanrı, "Işık olsun" dedi ve ışık oldu.

Allah'ın "yoktan yarattığı" olgular üzerinden teknoloji üretmek sadece bahşedilen ilmin icrası olup, yoktan yaratmak anlamına gelmemektedir. Küresel şeytanlar bu gerçeği çok iyi bilmelerine rağmen hala "İlah olmak." saplantısında ısrar etmektedirler. 

Yapay Güneşi olan, tüm enerji ihtiyacını kapalı devre olarak kendisi karşılayabilen bir kubbe atında oluşturulmuş izole ve yapay şehirler küreselcilerin birincil planıdır. Bu yönde atılan ilk adım Suudi Arabistan'ın kuzey batısında oluşturulmak istenen "Neom City"'dir. 

Ayrıca bkz.


"Kubbe altında şehir oluşturmak" kavramı da yine Tevrat ayetine atıf içermektedir.

1-Genesis-1-6 Ve Tanrı, "Suların ortasında bir kubbe olsun, suları sulardan ayırsın" dedi.

1976 yılında ( 44 sene önce ) TV'de Holywood yapımı olan "Logan'ın Kaçışı" isimli bir dizi yayınlanmıştır. ( 76 sayısının Kur’an’daki “İnsan” suresinin numarası olması da ilginçtir. )


Filmin afişinde şehirin üzerinde gökkuşağından bir kubbe görülmektedir. Gökkuşağı okültizmde "zihin kontrolünün" sembolüdür.

Dizideki zaman 2274 yılı olup, 23. yüzyıla işaret edilmektedir. İnsanların en fazla 30 yaşlarına kadar yaşamalarına izin verilen bir yapay şehir ortamı söz konusudur. İnsanlar kendi içine kapanık yaşamakta, suyu ve havayı kendileri üretmektedirler. Bu insanlar dünya üzerinde çok küçük bir alan içinde yaşayıp, kendilerini çevreleyen şehir sınırları dışına çıkmamaktadırlar. Sınırları aşmak yasalara göre suç sayılmaktadır. Yasalara göre dışarıda (mikro-dünyanın ötesinde) günah, suç ve ilkellik vardır.

Doğan her çocuk sisteme yani AI'ya * Yapay Zekâ ) ait olmaktadır. Aile kavramı bulunmamaktadır. İnsanlar yaş aralıklarına ayrılmışlardır ve her aralığı simgeleyen, belli bir renk elbiseyi giymektedirler. 30 yaşına gelen (yaşlanan) insanlar, "Carrousel" adı verilen ritüel kapsamında tüm toplumun katıldığı bir gösteri ile "Renewal” ( Yenilenme / Yeniden doğuş ) törenine mutlulukla gitmektedirler. Ölüp, hayata yeni baştan başlayacakları kendilerine telkin edilen insanlar için bu ölüm törenleri onur vericidir. Bu sürecin takibi için daha doğum anında insanların avuç içine, merkezi bilgisayara ( AI / Yapay Zeka ) bağlı bir "Life Clock Crystal" ( Hayat Saati Kristali ) ( bugün çip olarak anılan nesne ) implant edilmektedir. Yaş ilerledikçe saatın rengi değişmekte ve son saate iyice yaklaşılmakta olduğunda yanıp sönmeye başlamaktadır.

Bu sisteme karşı çıkan ve şehirden kaçanlar "Runners" ( Firariler ) olarak adlandırılmaktadır. "Deep Sleep" ( Derin Uyku ! ) isimli güvenlik ajansının polisleri ise bu firarileri yakalamakla görevlidirler. İşte Logan bu polislerden biri olup, bir firarinin üzerinde bulduğu "Ankh" sembolünü ( Anahtar şeklindeki antik ve okült bir semboldür. ) bilgisayara incelettiğinde bunun şehirden kaçanlara yardım eden ve onların "Sanctuary" ( Tapınak ) adı verilen gerçek yaşam ortamını bulmalarını sağlayan gizli bir gruba ait olduğunu öğrenir. Bilgisayar Logan'dan Sanctuary'yi bulmasını ve yok etmesini ister. Bilgisayar bu görevin kodunu "033-03" olarak belirler. ( Burada satanik "9" nümerolojisi bulunmaktadır. ) Ve prosedür olarak retrogramı devreye sokarak Logan'ın Carrousel öncesi kalan zamanını 4 yıl azaltır. Bu nedenle Logan'ın hayat saati kırmızı renge dönüşür. Endişe ve korku içindeki Logan, görevi tamamlarsa 4 yılının geri verilip verilmeyeceğini bilgisayara sorar ancak yanıt alamaz. Böylelikle Logan'ın kaçış serüveni başlar.........


Görüleceği üzere dizinin konusu ve detayları, bugün insanlara Transhümanism, Süper İnsanlık, Ölümsüzlük, Tekillik ( Singularity ) kavramları altında telkin edilmeye çalışılan dijital teknoloji vasıtasıyla köleleştirme projesini doğrudan yansıtmaktadır. Yeni Dünya Düzeni söylemi altında dünya nüfusunun azaltılması ve belirli standartlara göre kontrol altında tutulması obsesyonu da dizinin konusuna yansımıştır. 

Yalan vaadlerle insanları köleleştirmeyi, yaşamlarını sınırlamayı planlayan perde arkasındaki küresel şeytanlar ise asla mümkün olamayacak "kaba madde aleminde ölümsüzlüğün" peşindedirler. Oysa  insanlar için "Ölüm" aslında "Olum"dur. Yani reenkarnasyon yoluyla kaba madde planı dünyadaki yaşama devam etmektir. Ruhsal tekamüle eren insan ise kaba madde planı dünyadaki niahi ölümü sonrasında artık üst süptil planlarda gerçek varlığı olan Öz Varlık olarak yaşamına devam etmekte ve bu döngü bu şekilde sonsuza dek sürmektedir. İşte küresel şeytanlar işledikleri günahların hesabını bir sonraki reenkarnasyonlarında vermemek yani azaptan kaçabilmek için teknoloji yoluyla tek enkarnasyonda ölümsüz olmayı yani imkansızı arzulamaktadırlar. Bu husus Cuma suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmiştir.

62/6 - Kul ya eyyuhellezine hadu in zeamtüm enneküm evliyau lillahi min dunin nasi fe temennevül mevte in küntüm sadikin
( "Ey o Yahudiler, eğer insanlardan kesinlikle sadece sizin Allah’a  dostlar olduğunuzu sanıyorsanız, eğer doğrular iseniz ölümü temenni edin." de. )

62/7 - Ve la yetemennevnehu ebeden bima kaddemet eydihim vallahü alimun biz zalimin
( Ve onu, o ellerinin sunduklarından dolayı, ebediyen temenni edemezler. Allah zalimleri bilendir. )

İnsan ve cin şeytanlarının kaba madde planında ölümsüz olma ihtirasları da Bakara suresinin 96. ayetinde şöyle bildirilir.

2/96 - Ve le tecidennehüm ahrasan nasi ala hayah ve minellezine eşraku yeveddü ehadühüm lev yüammeru elfe seneh ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi en yüammer vallahü besırun bima ya'melun 
( Ve kesinlikle onları hayatta insanların en hırslıları olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri bin sene ömür sürmeyi arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

Yasin suresinin 68. ayetinde ise reenkarnasyon döngülerindeki adil mekanizmadan bahsedilir.

36/68 - Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk e fe la ya'kılun
( Ve kime uzun ömür verirsek, onu yaratılışta tersine çeviririz. O halde akıl etmezler mi? )












18 Eylül 2020 Cuma

"Osmanlı ecdadımız" diyenler...

"Osmanlı Devleti" olarak bilinen kavramın esası "Büyük Devlet" anlamına gelen "Devlet-i Aliyye"'dir. Bir Türk olan Osman tarafından Bursa civarında kurulan Türk devleti zaman içinde büyümüş ancak Türk soyu, padişahların belirli bir kan bağını ( mavi kan, cin hibridi kan ) özel seçilmiş yabancı kadınlarla evlenmeleri sonucunda bozulmuştur.

Osman sonrasındaki padişahların yani toplam 36 padişahtan 35'inin, küresel plan kapsamında, hep yabancı kadınlarla* evlendikleri görülmektedir. Bu durum planlı bir operasyonun delili niteliğindedir. 

Devlet-i Aliyye esasen satanik uygulamaların merkezi haline gelmiş bir yapıya dönüşmüştür. Mesela "Devlet-i Aliyye'nin bekası" söylemiyle oğulların öldürülmesi kadim ve satanik bir adak ritüelidir. Diğer bir deyişle dünyevi ve maddi menfaatin, gücün ve iktidarın devamlılığı için şeytana adak ritüelidir.

Türk kurucu Osman sonrasında Türk'ün zamanla dışlanması, Osmanlı ailesinin Illuminati formatında, kibirin sembolü olarak nitelenebilecek tebaa - hanedanlık - saray sistemini oluşturması, saraydaki hanedanlık hayatı, belirli bir kan bağının devamlılığı için padişahların özel seçilmiş yabancı kadınlarla evlendirilerek Türk soyunun bozulması, halkın padişahın kulu addedilmesi, padişaha "halife"* sıfatı verilerek dinin ve hatta Rab'bin yerdeki temsilcisi ( haşa ) addedilmesi, kadınların esir alınması ve harem adı altında bir kölelik sistemi kurulması, din kisvesi altında muhtelif sapkınlıklar, oğlancılık , iktidar için kardeş veya aile üyesi katli, güç gösterisi ve tehdit amaçlı olarak ancak güvenlik bahanesi öne sürülerek sefere çıkıp ülke işgal edilmesi ve kan dökülmesi, meclis** esasına dayalı demokratik bir yönetim sistemi yerine tek kişinin hükmüne dayalı otokratik ve zalim bir sistem yürütülmesi devletin satanik bir cemiyete, dev bir tarikata dönüşmesine sebep olmuştur. 

Devlet kadrolarında görev alacak kişilerin yetiştirildiği Topkapı Sarayı'ndaki Enderun isimli okula hiç Türk kabul edilmemiştir. Türk, kendi devletinin düşmanı konumuna getirilmiştir.

* "Hilafet Makamı" yaklaşım Kur'an ilmiyle çelişen ve şirk kapsamına giren bir durum oluşturmaktaydı. Zira "Halife" ( Sonradan gelen, Takip eden, Devam ettiren ) kelimesi, Kur'an'da açıkça belirtildiği üzere, bir kişiye veya bir aileye tahsis edilebilecek bir sıfat olmayıp tüm muhlis müminler "Halaif / Hulefae" ( Halifeler ) olarak nitelendirilmektedir. İlgili ayetler şöyledir;

6/165 VE HUVELLEZİ CEALEKUM HALAİFEL ERDİ ve rafea ba'dakum fevka ba'din deracatin li yebluvekum fi ma atakum inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurun rahim

( VE SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınızın üzerine derecelerle yükselten O'DUR. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )

27/62 Em men yucibul mudtarra iza deahu ve yekşifus sue ve YEC'ALEKUM HULEFAEL ARD e ilahun meallah kalilen ma tezekkerun

( Yoksa o onu çağırdığında, darlıkta olana cevap veren ve kötülüğü kaldırıp açan ve SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN mı? Allah ile birlikte ilah mı var? Ne az hatırlıyorsunuz. )

35/39 VE HUVELLEZİ CEALEKUM HALAİFE FİL ARD fe men kefera fe aleyhi kufruh ve la yezidul kafirine kufruhum inde rabbihim illa makta ve la yezidul kafirine kufruhum illa hasara

( SİZİ YERDE HALİFELER KILAN O'DUR. O halde kim inkar ederse, inkarı onun üzerinedir. İnkarcıların inkarları, Rab’lerinin indinde hiddet, buğz haricindekini artırmaz. İnkarcıların inkarları hasar haricindekini artırmaz. )

Dolayısıyla hiç kimsenin "Ben halifeyim." diyerek kendisini dinin ve hatta Rab'bin yerdeki temsilcisi ( haşa ) konumuna getirme, kendisine insanların üzerinde bir derece takdir ederek insanlara hükmetme durumu söz konusu olamaz. Böyle bir girişim Kur'an'da şirk olarak tanımlanmaktadır.

** Müminlerin yönetim sisteminin "Danışma, Heyet, Meclis" esasına dayanması gerektiği de "Şura" ( Danışma, Heyet, Meclis ) suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir. Bu hususa özel ayrı bir sure bulunması da konunun önemini vurgulamaktadır.

42/38 Vellezinestecabu li rabbihim ve ekamus salate ve EMRUHUM ŞURA BEYNEHUM ve min ma razaknahum yunfikun

( Ve Rab’lerini kabul edenler ve duaya kalkanlar, onların İŞLERİ ARALARINDA HEYETTİR. O rızıklandırdıklarımızdan harcarlar. )

17. Yüzyıla ait olan ve şeyhülislamın şeytanın başını okşamasının resmedildiği aşağıdaki tablo bir çok mesaj içermektedir.

1901 yılına ait olan ve üzerinde siyonizmin ( zionism ) kurucusu olarak lanse edilen Theodor Herzl ile Sultan Abdülhamid'in yanyana fotolarının olduğu tebrik kartı da konu bağlamında ilginç mesaj vermektedir.

Atatürk'ün bu satanikleşmiş oluşumu sonlandırarak yeni bir Türk devleti kurmasının temel amacı Türk'ü, asil kanı ve gerçek dini korumaya çalışmasıdır.

Yukarıdaki bilgiler ışığında fiilen mümkün olmamasına rağmen bugün hala kasten veya cehaleten "Osmanlı ecdadımız / Osmanlı'nın torunlarıyız." anlayışını savunanların mevcudiyeti düşündürücüdür.

Kur'an'da soyun saflığının zamanla bozulmasına en çarpıcı misal Hz. İbrahim'e iletilen mesajda yer almaktadır.

2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve MİN ZÜRRİYETİ kale LA YENALÜ AHDİZ ZALİMIN

( Ve zamanında Rab’bi İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve SOYUMDAN DA." dedi. "ZALİMLER AHDİME ERİŞEMEZLER." dedi. )

* Padişahlar ve annelerini gösteren tablo şöyledir.

1'inci Padişah Osman Gazi (Karısı Moğol soylu Bâlâ Hatun)

2'nci Padişah Orhan Gazi'nin annesi Moğol Bâlâ Hatun.

3'üncü Padişah Birinci Murat'ın annesi Rum Horofira (Nilüfer Hatun)

4'üncü Padişah Yıldırım Bayezid'in annesi Bulgar Maria (Gülçiçek Hatun)

5'inci Padişah Mehmet Çelebi'nin annesi Bulgar Prensesi Olga.

6'ncı Padişah İkinci Murat'ın annesi Veronika (Bir iddiaya göre Dulkadir Bey'in kızı Emine)

7'nci Padişah Fatih Sultan Mehmet'in annesi Osmanlı tarihçilerine göre Çandaroğlu Tacettin Bey'in kızı Hüma Hatun, yabancı tarihçilere göre Sırp Kralı Brankoviç'in kızı Prenses Despina (Mara Hatun).

8'inci Padişah İkinci Bayezid'ın annesi Rum Kornelya (Zağanos Paşa'nın kızı)

9'uncu Padişah Yavuz Sultan Selim'in annesi Beti adlı cariye (Bülbül Hatun)

10'uncu Padişah Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Polonya Yahudisi Helga (Hafsa Sultan)

11'inci Padişah İkinci Selim'in annesi Rus kızı Roksalan (Hürrem Sultan)

12'nci Padişah Üçüncü Murat'ın annesi Yahudi Raşel (Nurbanu Sultan)

13'üncü Padişah Üçüncü Mehmet'in annesi Venedikli Bafo (Safiye Sultan)

14'üncü Padişah Birinci Ahmet'in annesi Yunanlı Helen (Handan Sultan)

15'inci Padişah Birinci Mustafa'nın annesi İspanyol Violetta (Mahpeyker Sultan)

16'ncı Padişah ikinci Osman'ın annesi Rum kızı Evdoksiya (Mahfiruz Sultan)

17'nci Padişah Dördüncü Murat'ın annesi Rum Anastrasya (Kösem Sultan)

18'inci Padişah Deli İbrahim'in annesi Rum Anastasya (Kösem Sultan)

19'uncu Padişah Avcı Mehmet'in annesi Rus kızı Nadya (Turhan Sultan)

20'nci Padişah İkinci Süleyman'ın annesi Sırp kızı Katrin (Dilaşup Sultan)

21'inci Padişah İkinci Ahmet'in annesi Yahudi kızı Eva (Hatice Muazzez Sultan)

22'nci Padişah İkinci Mustafa'nın annesi Rum kızı Evemia (Emetullah Gülnuş Sultan)

23'üncü Padişah Üçüncü Ahmet'in annesi Rum Evemia (Gülnuş Sultan)

24'üncü Padişah Birinci Mahmut'un annesi Rum kızı Aleksandra (Saliha Sultan)

25'inci Padişah Üçüncü Osman'ın annesi Sırp kızı Mari (Şehsuvar Sultan)

26'ncı Padişah Üçüncü Mustafa'nın annesi Fransız kızı Janet (Mihrişah Sultan)

27'nci Padişah Birinci Abdülhamit'in annesi Fransız cariye İda (Rabia Sultan)

28'inci Padişah Üçüncü Selim'in annesi Cenevizli Agnes (II.Mihrişah Sultan)

29'uncu Padişah Dördüncü Mustafa'nın annesi Bulgar Sonya (Ayşe Sultan)

30'uncu Padişah İkinci Mahmut'un annesi Fransız Nache de la Bazari (Nakşidil Sultan)

31'inci Padişah Abdülmecit'in annesi Rus Yahudisi Suzi (Bezmialem Sultan)

32'nci Padişah Abdülaziz'in annesi Megrelli Gürcü Besime (Pertevniyal Sultan)

33'üncü Padişah Beşinci Murat'ın annesi Fransız Vilma (Sevkefza Sultan)

34'üncü Padişah İkinci Abdülhamit'in annesi Rusyalı Ermeni Virjin (Trimüjgan Sultan)

35'inci Padişah Mehmet Reşat'ın annesi Rum kızı Karolin (Gülcemal Hatun)

36'ncı ve son Padişah Vahdettin'in annesi İngiliz Henriet (Gülûstu Hatun) 

Ayrıca "Osman" kelimesi "Od" ( Ateş ) ve "Man" ( Adam, Kişi ) köklerinden oluşan ve "Ateş Adam / Ateş Kişi" anlamına gelen bir kelimedir. "Osman / Odman*" kelimesi "Ejderha" anlamıyla da ilintilendirilmekte olup ilginç bir soy durumu tezahür etmekte gibidir. ( * Batı dillerindeki karşılığı da "Ottoman"'dır. Kök dilde D, S ve Z harfleri birbirlerini ikame edebilmektedirler. ) 

15/27 Vel canne halaknahu min kablu min naris semum

( Ve cin, onu önceden, içe işleyen zehirli ateşten yarattık. )

Osmanlı sarayı, şeytani nitelik yani şeytana adak vetme niteliği arzeden aile içi "öldürme" vakaları ile de bilinmektedir. Öldürme listesi şöyledir. 

- Osman Gazi amcası Dündar Bey'i öldürttü. 

- I. Murat Hüdavendigâr oğlu Savcı Bey'i ve kardeşleri İbrahim ve Halil'i de öldürttü.

- Yıldırım Bayezid kardeşi Yakup Çelebi'yi öldürttü.

- I. Mehmed, Mustafa Çelebi hariç kardeşleri İsa ve Musa Çelebi'yi öldürttü.

- II. Murad "Düzmece Mustafa" dahil 3 kardeşini ve amcası Mustafa Çelebi'yi öldürttü.

- Fatih Sultan Mehmed 2 yaşındaki kardeşi Ahmet'i ve Hasan'ı ve ayrıca hamile olan 2 cariyesini öldürttü.

- II. Bayezid kardeşi Cem Sultan'ı öldürttü.

- Yavuz Sultan Selim babası II. Bayezid'i ve kardeşleri Ahmed ve Korkut'u öldürttü.

- Kanunî Sultan Süleyman oğlu Şehzade Mustafa'yı ve Mustafa'nın 7 yaşındaki oğlu Mehmed'i öldürttü.

- II. Selim babasını ve Şehzade Bayezid'i çocukları ile birlikte öldürttü.

- III. Murad 5 kardeşini öldürttü.

- III. Mehmed kundaktaki bebekler dahil 19 kardeşini ve ll oğlu Şehzade Mahmut'u da 21 yaşında iken öldürttü.

- I. Ahmed kardeş katli yasasını kaldıran padişah olarak tarihe geçer. Ama yasa işe yaramaz.

- Genç Osman 16 yaşındaki kardeşi Mehmed'i öldürttü.

- IV. Murad kardeşleri Bayezid, Süleyman ve Kasım'ı öldürttü.

- Sultan Deli İbrahim, eşi Valide Turhan Sultan'ın telkiniyle annesi Kösem Sultan'ı öldürttü.

- IV. Mehmed Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı Viyana yenilgisi üzerine öldürttü. 

- III. Ahmed, Patrona Halil İsyanı'nı bastırmak adına bir anlamda "yem" olarak Sadrazam Damat İbrahim Paşa'yı öldürterek cesedini isyancılara verdi.

- IV. Mustafa, amcası III. Selim'i öldürttü.

- II. Mahmud, kendisi için ölüm emri veren kardeşi IV. Mustafa'yı öldürttü.

Pedofili meselesi

"Pedophilia" kelimesi "Pedo" ( Çocuk ) ve "Philia" ( Sevgi ) kelimelerinden oluşmakta olup "Çocuk sevgisi / Çocuk seviciliği" anlamına gelmektedir. ( "Philia" son eki "Philisophy" ( Bilgi sevme / Felsefe ), "Philanthropy" ( İnsan sevme ) gibi kelimelerde de önek konumundadır. )

Pedofili yani çocuk seviciliği / tacizi / tecavüzü konusu gerek Vatikan'da olsun, gerek yerli ve yabancı gizli cemiyetlerde ve tarikatlarda olsun daima gündeme gelen bir skandal konusudur. Bunun sebebi ise pedofilinin bir satanik ritüel unsuru olmasıdır. Ayrıca tarikat dergahlarında çıkan bazı yangınlar ve bu yangınlarda çocukların ölmesi de ritüelistik durumlar şüphesi oluşturmaktadır.

Küçük yaşta siyah çarşafa sokulan veya pardesü ve başörtüsüne mahkum edilen çocuklar da bilinçaltında cinsel tacize maruz kalmaktadırlar. Zira çocukları bu duruma sokanlar, farketmeseler veya kabul etmeseler de, esasen şeytani cinsel düşünceler içindedirler.

Ayrıca din kisvesi altındaki bazı şeytani kaynaklarca 9 yaşındaki kız çocuklarının nikahlanabilir olduklarının dile getirilmesi de bu bağlamda dikkat çekmektedir. Bu durum, "Hadis" olarak anılan ve bilgi kaynağı addedilen yazılardaki "Hz. Ayşe'nin 614 yılı doğumlu olduğu, 6 yaşında peygamber ile evlendiği ve 9 yaşında da zifafa girdiği" ifadelerine dayandırılmaktadır. ( 614 ... 6+1+4 = 11 ve 9 ... Şeytani ritüellerin kodu olan 9/11 nümerolojisi... )

Tekvir suresinin aşağıdaki ayetlerinde, şeytani ritüel unsurlarından olan "pedofili" ve "adak verme" vurgulanmaktadır.

81/8 Ve izel MEV'UDETU suilet

( Ve VADEDİLMİŞ* KIZA sual edildiğinde, )

81/9 Bi eyyi zenbin KUTİLET

( Hangi günahtan dolayı ÖLDÜRÜLDÜ?
)

* "Mev'udet" ( Vadedilmiş kız ) kelimesi, şeytanların müşrik inkarcılara vaad ettikleri dünyevi ve maddi menfaat karşılığında müşrik inkarcıların da şeytanlara adaklık  küçük kız vaad etmelerini ifade etmektedir.

Yukarıdaki surenin kodu 81 ( 8+1 = 9 ), ayet setindeki ikinci ve son ayetin numarası ise  9 olup ortaya 99 sayısı yani nümerolojik olarak yine 9 sayısı çıkmaktadır. Bu sayı, düalitedeki negatif şeytani frekansı ve sihiri temsil etmekte olup ayrıca şeytani frekansın sembolü olan 666 sayısının da nümerolojik değeridir.

"Çocuk Güzellik Yarışması" ( Pegaent Beauty Contest ) adı altında küçük kız çocuklarının yetişkin kadınlar gibi dekolte giydirildikleri ve makyajlandıkları yarışmalar da esas itibarıyla dolaylı olarak çocuk istismarı ve çocuk tacizi örnekleridir.

"Black Eye Club" ( Siyah Göz Kulübü ) ismiyle bilinen satanist elitler kulübü üyelerininin zaman zaman mor gözle görülmelerinin sebebinin beyin sapına Adrenochrome basmak için için gözden enjeksiyon yaptırmaları olduğu iddiaları bulunmaktadır. Bu sapık zümre ritüellerde çocukları travmaya ( tecavüz, şiddet vb ) maruz bırakmakta ve bu esnada çocukların salgıladıkları yoğun Adrenalini ( Epinephrine ) enjektörle çocukların beyin sapından alıp kendi beyin saplarına enjekte etmektedirler. Enjeksiyon gözden yapıldığı ve göz bölgesi çok narin olduğu için morarmaktadır. ( Adrenochrome oksitlenmiş Adrenalindir. )

Satanist elitler, saf çocuk enerjisinin gençleşme ve ölümsüzlük kaynağı olduğu inancıyla dünya çapında bir pedofili ve çocuk ticareti şebekesi kurmuşlardır. Gizli ritüellerde çocuklardaki bu saf ve yüksek frekanslı enerjiyi açığa çıkarabilmek için cinsel tecavüz ve şiddet uygulamaları yapmaktadırlar.

Meşhur bir uluslararası yayın kuruluşunun Ağustos 2020 yılında, "Mignonnes / Cuties" ( Minnoşlar ) ismiyle yayına aldığı film de küçük kızları cinsellik kavramıyla bütünleştirmesi açısından pedofili meselesine örnek teşkil etmektedir. Yayıncı kuruluş filmin posterinde de pedofili çağrışımlı görsel kullanmış ve gelen tepkiler üzerine özür dilemiştir!. Küçük kız çocuklarının erotik hareketleri ve görüntüleriyle dolu filmin yönetmeni ise filmin "Derinlemesine feminist"! olduğunu beyan etmiştir. Şeytanın en temel niteliği çok net olan kavramları sorgulatarak aksini düşünmeye, tereddüte ve şüpheye sevketmektir. Yasak ağaç meselesinde olduğu gibi....

Son olarak ABD başkanı Donald Trump, başkan adayı olan rakibi Joe Biden'ı alenen pedofil olmakla suçlamıştır. Biden'ın ilgili videoları ise bu iddianın gerçek olma olasılığını destekler niteliktedir. Biden vesilesiyle pedofili konusunun gündeme gelmesiyle Mignonnes filminin vizyona girmesinin eşzamanlılığı da dikkat çekmektedir.

Çocukla cinsellik ve çocuk adak verme sapkınlıkları, portal açma ve cinler ile etkin iletişim kurabilme, onlardan bilgi alabilme, dünyevi maddi menfaat elde edebilme ve cinlerin kaba madde frekansında daha uzun kalabilmelerini sağlama amacıyla yapılan satanik ritüellerin temel öğeleridir. Satanistler şirk koşmak ve cinlere kulluk etmek suretiyle en büyük günahı işlemektedirler. Çocuklara cinsel olarak zulmedenler esasen onları ruhen öldürmektedirler.

Gittikçe yoğunlaşan pedofili gündemi de küresel şeytanların bir planı gibi görünmektedir. Diğer bir deyişle, Tıpkı eşcinsellikte yaptıkları gibi, pedofiliyi zaman içinde "Bir cinsel tercih" olarak algılatma ve normalleştirme hedefi olması kuvvetle muhtemeldir.

Kur'an'da "çocukların adak verilmesi" konusuna muhtelif ayetlerde değinilmekte ve bu ayetlerde satanizm de tanınlanmaktadır.

6/137 - Ve kezalike zeyyene li KESIRİN MİNEL MÜŞRİKINE KATLE EVLADİHİM ŞÜRAKAÜHÜM li yürduhüm ve li yelbisu aleyhim dınehüm ve lev şaellahü ma fealuhü fe zerhüm ve ma yefterun

( Ve ORTAK KOŞANLARDAN ÇOĞUNA ORTAKLARI, onları mahvetmek ve onların üzerlerine dinlerini örtmek için ÇOCUKLARINI ÖLDÜRMELERİNİ işte böyle süslü gösterdiler. Şayet Allah dileseydi onu yapamazlardı. O halde onları ve o uydurduklarını bırak. )

6/140 - Kad hasirallezıne KATELU EVLADEHÜM sefehen bi ğayri ılmin ve harramu ma razekahümüllahüftiraen alellah kad dallu ve ma kanu mühtedın

( İlimsizce, akılsızca ÇOCUKLARINI ÖLDÜRENLER ve o Allah' ın onlara rızıkladığını, Allah’a uydurarak haram kılanlar hasarlandılar. Saptılar ve yönlendirilmiş olmadılar. )

6/151 - Kul tealev etlü ma harrame rabbüküm aleyküm en la tüşriku bihı şey'a ve bil valideyni ıhsana ve LA TAKTULÜ EVLADEKÜM min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül fevahışe ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk zaliküm vassaküm bihı lealleküm ta'kılun

( De ki: "Haydi gelin, Rab’binizin size neleri haram kıldığını okuyayım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlikten ÇOCUKLARINIZI ÖLDÜRMEYİN. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. Ahlaksızlığın açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Allah' ın haram kıldığı nefsi haksızca öldürmeyin. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki akıl edersiniz." )

17/31 - Ve LA TAKTULÜ EVLADEKÜM haşyete imlak nahnü nerzükuhüm ve iyyaküm inne katlehüm kane hit'en kebira

( Ve fakirlik korkusuyla ÇOCUKLARINIZI ÖLDÜRMEYİN. Onları ve sizleri biz rızıklandırırız. Onların öldürülmesi büyük suçtur, günahtır. )

Ayetteki "İmlak" kelimesi hem "Mülk edinme", hem de "Mülksüzlük, Fakirlik" anlamına gelmektedir.

60/12 - Ya eyyühen nebiyyu iza caekel mü'minatü yubayi'neke ala EN LA YUŞRİKNR BİLLAHİ ŞEY'EN ve la yesrıkne ve la yeznine ve LA YAKTULNE EVLADEHÜNNE ve la yet'ine bi bühtanin yefterinehu beyne eydihinne ve erculihinne ve la ya'sıyneke fi ma'rufin fe bayi'hünne vestağfir lehünnallahe innallahe ğafurun rahiım

( Ey haberci, inanan kadınlar, ALLAH'A HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYACAKLARINI, hırsızlık yapmayacaklarını, zina etmeyeceklerini, ÇOCUKLARINI ÖLDÜRMEYECEKLERİNİ, elleri ve ayakları arasında uydurdukları iftirayı getirmeyeceklerini ve sana iyilikte isyan etmeyeceklerini beyan ederek sana geldiklerinde beyanlarını al. Onlara Allah’tan af iste. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

Tevrat'ta ise şu ayet dikkat çekmektedir.

23 Isaiah 57-4 Siz kiminle alay ediyorsunuz? Kime dudak büküyor, dil çıkarıyorsunuz? Ağaçlar arasında, bol yapraklı her ağacın altında Şehvetle yanıp tutuşan, Vadilerde, kaya kovuklarında ÇOCUKLARINI KURBAN EDEN, İsyan torunları, yalan soyu değil misiniz siz?

17 Eylül 2020 Perşembe

İblis ve askerleri yenilmeye mahkumdur.

Kendisini Allah'a ortak koşturarak aldatan ve döngü sonunda teknoloji ilmi üzerine iyice azan İblis tüm sinsi ve ilmi tuzaklarına rağmen yenilmeye mahkumdur. Zira o tuzaklara kendisi düşecektir. Ve bunu en iyi bilen de kendisidir. Çünkü kitapta bu gerçekler ayet olarak yer almaktadır.

3/54 - Ve mekeru ve mekerallah vallahü hayrul makirın

( Ve tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla

( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

İblis ve askerlerinin insanlar için tuzak olarak kurdukları dijital teknoloji hapishanesinin mahkumları kendileri olacaktır. İlim üzerine sapanları ve tuzak olarak kulladıkları ilmi Allah’a ortak koşanlar da aynı hazin kaderi paylaşacaklardır.

26/90 - Ve üzlifetil cennetü lil müttekın 

( Ve cennet sakınanlar için yaklaştırılmıştır. ) 

26/91 - Ve bürrizetil cehımü li ğavın

( Ve cehennem azgınlar için ortaya çıkarılmıştır. )

26/92 - Ve kıle lehüm eyne ma küntüm ta'büdun

( Ve onlara "O kulluk etmiş olduğunuz hangisidir?" denilir. )

26/93 - Min dunillah hel yensuruneküm ev yentesırun

( Allah’tan başka. Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine yardım edebiliyorlar mı? )

26/94 - FE KÜBKİBU* FIHA HÜM VEL ĞAVUN 

( ARTIK ONLAR VE AZGINLAR ORAYA TIKILMIŞLARDIR*. )

26/95 - VE CÜNUDÜ İBLISE ECMEUN

( VE İBLİS'İN ORDULARI DA TOPLUCA. ) 

26/96 - Kalu ve hüm fıha yahtesımun

( Onlar orada tartışıp hasımlaşarak dediler ki, )

26/97 - Tellahi in künna le fı dalalin mübın

( Allah için, kesinlikle biz apaçık sapıklık içinde olmuşuz. )

26/98 - İZ NÜSEVVİKÜM Bİ RABBİL ALEMİN

( ZAMANINDA SİZİ ALEMLERİN RAB'BİNE DENK TUTTUK. ) 

26/99 - Ve ma edallena illel mücrimun

( Ve "Bizi suçluların haricindekiler saptırmadı." )

26/100 - Fe ma lena min şafiın

( Artık bize af vesilecilerinden yoktur. ) 

26/101 - Ve la sadıkın hamım

( Ve ne de doğru sıcak samimi arkadaş. ) 

26/102 - Fe lev enne lena kerraten fe nekune minel mü'minın

( Keşke kesinlikle bize bir kere daha tekrar olsaydı da inananlardan olsaydık. )

26/103 - İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü'minın

( Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar olmazlar. ) 

"Keşke bir kere daha olsaydı." diyenler...

Nefsaniyetin ve kaba maddenin negatif tesirlerine kapılarak bile bile doğru yoldan sapmış ve İblis'in askeri haline gelmiş olanların hesap günündeki pişmanlık beyanlarının da batıl olduğu ayetlerle sabittir.

26/102 - FE LEV ENNE LENA KERRATEN FE NEKUNE MİNEL MÜ'MİNIN

( KEŞKE KESİNLİKLE BİZE BİR KERE DAHA TEKRAR OLSAYDI DA İNANANLARDAN OLSAYDIK. )

26/103 - İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü'minın

( Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar olmazlar. )

6/27 - Ve lev tera iz vükıfu alen nari fe kalu YA LEYTENA NÜRADDÜ ve la nükezzibe bi ayati rabbina ve NEKUNE MİNEL MÜ'MİNUN ( Ve şayet onların, ateşe vakıf olduklarında 

"EY NE OLURDU DÖNDÜRÜLSEYDİK. Rab’bimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve İNANANLARDAN OLSAYDIK." dediklerini görsen. )

6/28 - Bel bedalehüm ma kanu yuhfune min kabl ve LEV RUDDU LE ADU Lİ MA NÜHU ANHÜ ve innehüm le kazibun

( Bilakis, o önceden gizlemiş oldukları karşılarına çıktı. ŞAYET GERİ DÖNDÜRÜLSELERDİ YİNE O MENEDİLDİKLERİNİ YAPARLARDI. Kesinlikle onlar yalancılardır. )

Ayetler açıkça göstermektedir ki bilinçli ve kasıtlı olarak negatif frekansın hizmetçisi durumunda olanların ruhsal tekâmüle erip doğru yola gelebilmeleri için defaatle reenkarne olmaları ve aşamalar halinde ıslah olmaları gerekmektedir. İnsanlar için kurdukları tuzaklara kendileri düşen şeytanlar o tuzakların azabını da kendileri çekeceklerdir. 

16 Eylül 2020 Çarşamba

Global Future 2045 ( Küresel Gelecek 2045 ) ??

"Global Future 2045" ( Küresel Gelecek 2045 ), "2045 Initiative" ( 2045 Girişimi ) veya "Singularity" ( Tekillik* ) olarak anılan proje 2011 yılında başlatılmış olup, proje ile ilgili olarak Rus girişimci Dmitry Itskov ön plana çıkarılmıştır. Şu anda ise konu özelinde medya önünde daha yoğun olan şahıs Elon Musk'tır.

* Singularity ( Tekillik ) kavramı, ilahi nizamdaki Ünite / Vahdet kavramı taklit edilerek belirlenmiş olup, tüm insanların tek bir merkezi yapay zekaya bağlanmasını sembolize etmektedir.

2045 Girişimi projesinin özü yapay zekanın sentetik yapay beden içinde insan gibi oluşturulması ve hatta insan ruhunun da!! bu yapay bedene aktarılmasıdır. Oluşturulacak robota "Avatar" ismi verilmektedir. ( Avatar Hinduizmde insan gibi enkarne olmuş ilahi varlık anlamına gelmektedir. ) Proje kapsamında insanın dijital donanımla robotlaştırılmasının ve yapay zekaya bağlanmasının da bulunduğu NeuraLink vb. gibi projelerle sabittir.  

Aşağıda 2017 yılına ait haber alıntıları yer almaktadır. 

"Fütürist Ray Kurzweil, yapay zeka ve bilgisayar teknolojilerindeki üstel ilerlemeleri belirtmiş ve dönüm noktasının 2045 dolaylarında olabileceğini açıklamıştı. Elektrikli araba Tesla ve SpaceX’in girişimcisi Elon Musk ise The New York Times’a verdiği bir röportajda mevcut gidişatın, yapay zekanın 2025 yılına kadar kontrolü ele alacağını gösterdiğini söyledi."

https://pazarlamasyon.com/yapay-zeka-bes-yil-icinde-kontrolu-ele-alabilir/

"İnsanlığın sonuyla ilgili bir çok teori var ve bunlardan bazılarını siz de duymuşsunuzdur. Bu kez teori çok daha beklenmedik bir yerden geldi. Google'ın baş mühendisi Ray Kurzweil, 2045 yılında insanlığın sonunun geleceğini iddia etti."

https://www.webtekno.com/google-2045-yilinda-insanligin-sonunun-gelecegini-dusunuyor-h31787.html

45. sure olan Casiye suresinin 23. ayeti, kaba madde aleminde sözde ölümsüzlük ve ilah gibi olmak hevesine kapılmış küresel şeytanların ve bunların insanı insanlığından çıkarma ve Allah yolundan saptırma projelerine rıza gösteren insanların durumunu özetlenmekte gibidir.

45/23 - Fe raeyte men ittehaze ilahehu hevahü ve edallehüllahü ala ılmin ve hateme ala sem'ıhı ve kalbihı ve ceale ala besarihı ğışaveh fe men yehdıhi min ba'dillah e fe la tezekkerun

( Hevesini ilahı edinen kimseyi görmez misin? Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

Ayetteki kelimeler tek tek incelendiğinde 

Heves = Ölümsüzlük, İlah olma ihtirası
İlim = Dijital Teknoloji, AI vb. 
İlim üzerine sapma = İlmi şeytani amaçlara hizmet için kullanma 
Kulağa, kalbe mühür ve göze perde = Dijital teknolojiyle ( AI, Çipleme vb. ) duyuların bloke edilmesi 

Projenin insanı hedef aldığı ve 2045 yılının bir dönüm noktası olarak belirlendiği dikkate alındığında ayetin sure numarası ve ayet numarası da önemli bir mesaj vermekte gibidir.

Sure no 45 .... Projenin isminde bulunan ve dönüm noktası addedilen tarih 20"45"
Ayet no 23 ... Proje insanı hedef almakta olup, insanda 23 kromozom çifti bulunmaktadır.

İnancın bileşenleri

"Allah'a inanıyorum."

Bu cümlenin, yaratılmış varlıkların ruhsal tekamülü açısından çok önemli olduğu ancak yetersiz olduğu ve tamamlanması gerektiği Kur'an'da vurgulanmaktadır. Zira "Allah'a İnanç" kavramı bileşenlerden oluşan bir bütündür. Bunlar;

1- Allahü Teala'ya inanç

2- Kitaplara inanç

3- Meleklere inanç

4- Resullere inanç

5- Ahiret Gününe inanç ( Yani kaba madde alemi dünya dışı, üst süptil boyut yaşamı ( cennet ve üzeri ) )

6- İyilik yapmanın gerekliliğine inanç

olarak sıralanabilir.

Misalen İblis'te Allah'a yani O'nun varlığına inanmaktadır. Zaten yaratılmış hiçbir varlığın başka bir seçeneği olması mümkün değildir. Ancak kitaba göre İblis, O'nun öğretisini benimsememiş, O'na isyan etmiş ve kötülüğü seçmiştir. Bu durumda gerçek "Allah'a inanç" kavramından söz edilmesi mümkün değildir.

Kur'an'da Allah inancı daima ahiret inancı kavramı ile birlikte kullanılmıştır.

3/114 - Yü'minune billahi vel yevmil ahıri ve ye'mürune bil ma'rufi ve yenhevne anil münkeri ve yüsariune fil hayrat ve ülaike mines salihın

( Allah’a ve sonraki güne inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten menederler ve hayırlarda koşarak ilerlerler. İşte onlar iyilerdendirler. )

İnancın bileşenleri Nisa suresinin 136. ayetinde zikredilmiştir.

4/136 - Ya eyyühellezine amenu aminu billahi ve rasulihı vel kitabillezı nezzele ala rasulihı vel kitabillezı enzele min kabl ve men yekfür billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülihı vel yevmil ahıri fe kad dalle dalalen beıyda

( Ey o inananlar, Allah’a , O’nun resulüne, resulüne indirdiği o kitaba ve daha önce indirdiği o kitaba inanın. Allah' ı, meleklerini, kitaplarını, resullerini ve sonraki günü inkar eden kimse uzak, derin sapıklığa sapmıştır. )

"İyilik" kavramının ne olduğu da Bakara suresinin 177. ayetinde bildirilmiştir.

2/177 - Leysel birra en tüvellu vücuheküm kıbelel meşrikı vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahıri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyın ve atel male ala hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakıne vebnes sebıli ves sailıne ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirıne fil be'sai ved darrai ve hıynel be's ülaikellezine sadeku ve ülaike hümül müttekun

( Yüzünüzü doğu ve batı yönüne, doğrultusuna çevirmenizde iyilik yoktur. Lakin iyilik, o Allah’a , sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar. )

Bu durum küreselcilerin, planları kapsamında son dönemde lanse ettikleri "Deizm" ( Tanrıcılık ) kavramının da batıl olduğunu ortaya koymaktadır. Zira "Tanrıcılık" kelimesi bir anlam ifade etmemekle birlikte aksine herhangi bir olgunun dahi Tanrı addedilebileceği mesajını vermektedir. Örneğin Yeni Dünya Düzeni'nde Yapay Zeka'nın, dijital teknolojinin ve bunların arkasındaki küresel şeytanların Tanrı addedilmesi hedeflendiği gibi.....Zira bu nedenle bütün inanç sistemlerinin ortadan kaldırılması ve özünde satanizm olan "Deizmin" ( Dataism / Vericilik ) benimsetilmesi hedeflenmektedir.

Özetle; "Ben Allah'a inanıyorum o kadar. Gerisi beni ilgilendirmez." ifadesi ilim eksikliği bulunan kibirli insanların söylemi olmaktan öteye geçememektedir.






"Ben robot değilim." ??!! ... CAPTCHA

90'lı yılların sonunda sözde bir internet güvenlik uygulaması olarak devreye alınan CAPTCHA* uygulaması esas itibarıyla küresel planları ifşa eden niteliğe sahiptir. Herhangi bir internet sitesine girilmek istendiğinde ekrana güvenlik adımı olarak gelen bölümde karmaşık şekilde yazılmış bir yazının okunması veya görsel bir testin geçilmesi istenmektedir. Gerekli kodlar vb. girildikten sonra ayrıca böyle bir adıma neden gerek duyulmuştu? İnsanlar bir şeye mi alıştırılmaktaydı? İnsanlar kullanılarak AI için laboratuar uygulaması mı yapılmaktaydı?  

* CAPTCHA = Completely Automated Public Turing test to Tell Computers and Humans Apart / İnsanlar ve bilgisayarların farklı olduğunu anlayabilmek için tamamen otomatik kamusal Turing testi

"İnsanların ve bilgisayarların farklı olduğunu anlamak" ..... anlaşılamamış mı?

2012'de yapılan bir araştırmaya göre insanlar CAPTCHA testlerinin yüzde 90'ını çözebilrken bilgisayarlar %99.8'ini çözebilmekteymişler.!!!

Bu nedenle Google, testi değiştirerek "No Captcha ReCapctha" isimli yeni bir testi uygulamaya almıştır. Yeni testte bilgisayar kullanıcılarıdan sadece "Ben robot değilim ( I am not a robot )" yazan minik bir kutucuğu tıklamaları istenmektedir.




Dijital teknolojiyi negatif yönde kullanarak insanlığı dijital kölelere, robotlara dönüştürmek isteyen küreselcilerin ritüelistik olarak her olguya tersten yaklaştıkları, ters anlam yükledikleri dikkate alındığında, esasen bu ifadenin, insanların bilinçaltına "Sen robotsun." cümlesini telkin etme amaçlı olduğu düşünülebilmektedir.

Evvelce "Rabıta ... Kolektif bilince giden yol" başlıklı bölümde de detaylı incelendiği üzere "Robot" kelimesi Arapça "Rabıta / Rabt" ( Bağlanma / Bağlama ) kelimesinin farklı telaffuz edilmiş halidir. Robot, merkezi bilgisayara "bağlı" olarak işlem yapabilen, uzaktan kontrol edilen, yönlendirilen bir cihazdır. 

Enfal suresinin 11. ayetinde "inananların kalplerinin Rab'be ve birbirlerine bağlanmaları" kavramı yer almaktadır. Bu kavram insanlar arasında kolektif bilinci tesis edilmesine işaret etmektedir. İşte küresel şeytanlar insanların kalplerinin birbirine bağlanmasına ve kolektif bilincin oluşmasına, dijital teknoloji marifetiyle engel olmaya çalışmaktadırlar.

8/11 - İz yüğaşşikümün nüase emeneten minhü ve yünezzilü aleyküm mines semai maen li yütahhiraküm bihı ve yüzhibe anküm riczeş şeytani ve li YERBİTA ALA KULUBİKÜM ve yüsebbite bihil akdam

( Zamanında, kendinden güvenlik olarak size uyku örtüyordu. Sizi onunla temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, KALPLERİNİZE BAĞ VERMEK* / KUVVET VERMEK ve ayaklarınızı, adımlarınızı onunla sabitlemek için gökten üzerinize su indiriyordu. )

* Kalplerinizi Bağlamak

İlahi nizamda insan Rab'bin ilmine ve ruhuna "bağlı" yani O'nunla "Rabıta" halinde olan bir varlıktır. Kendilerini Rab'be ortak koşan küresel şeytanlar O'nun yaratış ve kodlama sistemini taklit etmek suretiyle dünyada kurdukları dijital sistem sayesinde insanların Rab'le olan "bağlarını" bloke etmeye onun yerine insanları AI'a ( Yapay Zeka ) bağlamayı yani robotlaştırmayı hedeflemektedirler. 

Her zaman ifade edildiği gibi ilim ve teknoloji ilahi bir nimet olup, mesele bu nimetin ne yönde kullanıldığıdır.