2 Kasım 2021 Salı

Melek ve Cin kelimeleri

"Melek" kelimesi "Lak" ( Atmak, Göndermek, Karşılaşmak, Erişmek, Ulaşmak ) kökünden türemiş olup "Gönderilen, Ulak, Atılan" anlamına gelmektedir. "Lak" kökünden türeyen diğer bazı kelimeler "Mülk" ( Eriştirilmiş olan ), "Malik" ( Erişmiş, Ulaşmış, Elde etmiş ), "Meleke" ( Eriştirilmiş yeti, Beceri ) olarak sıralanabilir. Bu kelimeler köken olarak "Üzerine atılma, Karşılaşma" anlamlarını içermektedir. ( Arapçada baştaki "M" harfi, kökü isime veya sıfata dönüştürmektedir. ) 

Kur'an'da "Melek" kelimesi kader mekanizmasının işleyişinde ve kozmik bilgi iletisinde vazifelendirilmiş pozitif frekanslı süptil varlıkları tanımlamaktadır. Kök anlamı itibarıyla "Melek", insan ile "karşılaştırılan", insana "gönderilen, atılan, eriştirilen" varlıktır.

"Cinn" kelimesi ise "Görünmeyen, Örtülü olan, Gizli olan" anlamına gelmekte olup negatif frekanslı süptil varlıkları tanımlamaktadır. "Cennet" ( Örtülü olma, Kaplı olma ), "Cünnet" ( Kalkan, Kapayan, Gizleyen, Koruyan ), "Cenin" ( Embriyo, Örtülü olan, Kapalı yerde olan ) kelimeleri de CN kökündendir.

İlahi nizamdaki düalite ilkesinin bir tezahürü olan "Melek" ve "Cin" kelimeleri esasen maddi nitelik olarak aynı, manevi nitelik olarak farklı varlıkları temsil etmekte olup, her iki kelime de süptil boyut frekansında titreşen ve dolayısıyla kaba madde boyutunda doğrudan algılanamayan varlıkları tanımlamaktadır. Melekler, iyilik, doğruluk, sevgi, hoşgörü, tevazu, merhamet, feragat, adalet, yardım, paylaşım, birliktelik, huzur, sevinç, güzellik, temizlik, ilim gibi pozitif ve yüksek frekanslı manevi nitelikleri temsil ederken Cinler kötülük, aldatma, nefret, kibir, zulüm, bencillik, gasp, zorbalık, adaletsizlik, korku, depresyon, çirkinlik, pislik, cehalet gibi negatif ve düşük frekanslı manevi nitelikleri temsil etmektedirler. Melek niteliğine haiz iken negatif frekansların tesirine kapılarak doğruluktan sapan ve cin niteliği edinen varlıklar "Meleki Sakit" ( Düşmüş Melek ) olarak isimlendirilmektedir

Melekler, insana bilgi iletme vazifesine haiz oldukları için yani insan ile "karşılaşma", insana "erişme" durumları olduğu için "Melek" ismini almış olabilirler. Cinlerin ise insana bilgi "eriştirme" gibi ilahi vazifeleri olmadığı yani insan ile "karşılaşma" vazifeleri olmadığı için "Cinn" ismini almış olabilirler. Cinler insanlarla elbette ki temas halindedirler. Ancak burada ifade edilmek istenen ilahi bir vazife olan vahiy işlevi ( ilahi kozmik bilgi iletisi ) ve kader mekanizmasındaki vazifedir. Cinler "kulak hırsızlığı" yaparak yani yetkisizce ve kaçak olarak meleklerden bilgi kaparak bu bilgileri kendilerine kulluk eden müşrik ve fasik insanlara iletmektedirler. Bu husus Hicr ve Saffat surelerinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmektedir.

15/17 Ve hafiznaha min kulli şeytanir racim ( Ve onu tüm kovulmuş şeytanlardan koruduk. )

15/18 İlla men isterekas sem'a fe etbeahu şihabun mubin ( O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu apaçık kıvılcım takip eder. )

37/6 İnna zeyyennes semaed dunya bi zinetinil kevakib ( Kesinlikle biz en yakın göğü yıldız süsüyle süsledik. )

37/7 Ve hifzan min kulli şeytanin marid ( Ve tüm inatçı azgın şeytanlardan koruduk. )

37/8 La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min kulli canib ( Onlar yüksek ileri gelenleri duyamazlar. Her taraftan atılırlar. )

Bakara suresinin 34. ayetinde halk arasında "şeytan" olarak anılan İblis'in esasen bir melek olduğu bildirilmektedir. "Şeytan" kelimesi, "Şeyt" ( Yakmak, Helak etmek ) ve "an" ( gibi olan, -an ) kelimelerinden oluşan ve "Yakan, Helak eden" anlamlarına gelen bir "niteleme sıfatı"dır. Zira Kur'an'da yer alan "İnsan ve cin şeytanları" ifadesi bu durumun bir ifadesidir. 

2/34 Ve iz kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa iblis eba vestekbera ve kane minel kafirin

( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve kibirlendi ve inkarcılardan oldu. )

Kehf suresinin 50. ayetinde ise negatif tutumundan dolayı İblis'in cin olarak nitelendiği bildirilmektedir. 

 18/50 Ve iz kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa iblis kane minel cinni fe feseka an emri rabbih e fe tettehizunehu ve zurriyyetehu evliyae min duni ve hum lekum aduvv bi'se liz zalimine bedela

( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik de cinlerden olan İblis hariç yere kapandılar. Böylece o, Rab’binin emri üzerine günah işledi. "O halde onu ve soyunu, onlar size düşmanlarken, benden başka dostlar mı edineceksiniz? Zalimler için ne kötü değişimdir." )

Bakara suresinin 36. ayetinde "Sakit melek" ( Düşmüş melek ) ifadesinin dolaylı bir tezahürü yer almaktadır. Özlerinde süptil varlıklar olan İnsan ve Cin, inkarcılık yapıp birbirlerine tabi olmaları nedeniyle cennet olarak sembolize edilen üst süptil boyuttan kaba madde boyutu dünyaya inmişlerdir, "düşürülmüşlerdir." 

2/36 Fe ezellehumeş şeytanu anha fe ahracehuma min ma kana fih ve kulnehbitu ba'dukum li ba'din aduvv ve lekum fil erdi mustekarrun ve metaun ila hiyn

( Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından çıkardı. "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedik. )

Aşağıdaki ayetlerde de Meleklerin ve Cinlerin maddi yaratılış nitelikleri konu edilmektedir. 43/19 ve 15/18 kodlu ayetlerde meleklerin maddi niteliğine , 55/15 kodlu ayette ise cinlerin maddi niteliğine ilişkin bilgi verilmektedir. Bu noktada, "madde" kelimesiyle ifade edilmek istenen "süptil madde" kavramıdır. Zira kainat adı verilen olgu, ruh aleminin maddi yansıması olup, içeriğinde kaba, yarı süptil ve süptil madde halindeki varlıkları barındırmaktadır. Bu üç farklı madde halindeki varlıklar ruhların farklı tekamül seviyelerine göre kainattaki yansımalarıdır.

43/19 Ve cealul melaiketellezine hum ibadur rahmani inasa e şehidu halkahum setuktebu şehadetuhum ve yus'elun

( Ve o melekleri, onları "Rahman' ın kadın kulları." kıldılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve sual edilecekler.  )

15/18 İlla men isterekas sem'a fe etbeahu şihabun mubin ( O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu apaçık kıvılcım takip eder. )

55/15 Ve halekal canne min maricin min nar ( Ve cini dumansız ateş alevinden yarattı. )

İncil'in aşağıdaki ayetinde ise şeytanın kendisini melek olarak algılattığı mesajı yer almaktadır.

47-2 Corinthians 11-14 Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir.

Dünyevi ve maddi menfaat ve insanlar üzerinde tahakküm kurmak hevesiyle süptil boyut varlıklarını "ilah edinme" sapkınlığı aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

3/80 Ve la ye'murakum en tettehizul melaikete ve nebiyyine erbaba e ye'murukum bil kufri ba'de iz entum muslimun

( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmenizi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

34/41 Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim bel kanu ya'budunel cinn ekseruhum bihim mu'minun

( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis cinlere kulluk etmekteydiler. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )

"Melek" kelimesi Kur'an'da 88 kere, "Cin" kelimesi 43 kere, "Can" ( Cin anlamındadır. ) kelimesi 7 kere, "Şeytan" kelimesi ise 88 kere tekrarlanmaktadır. Bu dört kelimenin Kur'an'daki frekanslarının nümerolojik değeri "7" sayısını vermektedir. ( 8+8 = 16 ... 1+6 = 7 ve 4+3 = 7 )




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder