25 Eylül 2016 Pazar

Göklerdeki Kimseler - Gökteki Söz

"Uzayda, Dünya'dan başka yaşam olan ortam var mı?" sorusu insanoğlunu, yaratılışından bu yana meşgul etmiş ve etmektedir. Bu sorunun cevabını bulabilmek için bilim insanları halen yoğun astronomik araştırmaları sürdümektedirler.

"Göklerdeki kimseler", "Gökteki söz" tanımlamaları ile paralel evren olarak da nitelenen farklı frekanstaki, farklı boyuttaki yaşam formları ( cinler, melekler ) ifade ediliyor olma ihtimali yüksektir.

Kulak hırsızı cinlerin, meleül ala'nın konuşmalarını duyamamalarını ifade eden Saffat suresinin aşağıdaki ayetleri "Göklerdeki kimselerin konuşmaları" tanımlaması açısından önemlidir.

Saffat 37/6 - İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil kevakib ( Kesinlikle biz en yakın göğü, dünyanın göğünü, yıldız süsüyle süsledik. )

Saffat 37/7 - Ve hıfzan min külli şeytanin marid ( Ve tüm inatçı azgın Şeytanlardan koruduk. )

Saffat 37/8 - La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib ( Onlar yüksek ileri gelenleri * duyamazlar. Her taraftan atılırlar. ) * ( Melekler yüce meclisi )

Şura 42/5 Tekadus semavatu yetefattarne min fevkıhinne vel melaiketu yusebbihune bi hamdi rabbihim ve yestagfirune li men fil ard e la innellahe huvel gafurun rahim ( Gökler onların üstlerinden yarılıp çatlayacak gibi olur. Melekler Rabb' lerini övgü sözleri söyleyerek överler. Yerdeki kimseler için af isterler. İyi bilin ki kesinlikle Allah, o affedendir merhametlidir. )

 
Allahü Teala ayetlerinde "Göklerdeki Kimseler" ve "Gökteki Söz" tanımlamasıyla bu soruya 9 ayette açıklık getirmiş ve konuya ilişkin ilk ayetinin kod numarasını da ( 10/66 ) ilahi mührünü içerecek şekilde takdir etmiştir. Zira bu ayette "Göklerdeki ve yerdeki kimselerin Allah için olduğu" vurgulanmaktadır. ( 10 ve 66 sayılarının özellikleri evvelce yayımlanan "İlahi İmza" başlıklı bölümlerde açıklanmıştı. )
 
Yunus 10/66 Ela inne lillahi men fis semavati ve men fil ard ve ma yettebiullezıne yed'une min dunillahi şüraka' in yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun ( İyi bilin ki göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler Allah içindir. Allah' tan başka ortakları çağıranlar tabi olmazlar. Onlar ancak zanna tabi olurlar. Kesinlikle onlar ancak saçmalarlar. )
 
İsra 17/55 Ve rabbüke a'lemü bi men fis semavati vel ard ve le kad faddalna ba'dan nebiyyıne ala ba'dın ve ateyna davude zebura ( Ve Rabb' in o göklerdeki ve yerdeki kimseleri bilir. Bazı habercileri bazılarına üstün kıldik. Davud' a da Zebur' u verdik. )
 
Meryem 19/93 İn küllü men fis semavate vel erdı illa atir rahmani abda ( Kesinlikle göklerdeki ve yerdeki kimselerin hepsi ancak Rahman' a kul olarak gelirler.)
 
Hacc 22/18 E lem tera ennellahe yescüdü lehu men fıs semavati ve men fil erdı veş şemsü vel kameru ven nücumü vel cibalü veş şeceru ved devabbü ve kesırun minen nas ve kesırun hakka aleyhil azab ve men yühinillahü fe ma lehu min mükrim innellahe yef'alü ma yeşa' ( Görmedin mi ki, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan çoğu kesinlikle Allah' a, O'na yere kapanırlar. Birçoğunun gerçekleri de üzerlerine azaptır. Allah kimi hor hakir kılarsa artık ona ikram eden yoktur. Kesinlikle Allah ne dilerse yapar. )
 
Nur 24/41 E lem tera ennellahe yüsebbihu lehu men fis semavati vel erdı vet tayru saffat küllün kad alime salatehu ve tesbıhah vallahü alimün bi ma yef'alun ( Göklerdeki ve yerdeki kimselerin ve saflar halinde dizilen kuşların kesinlikle Allah' a, O'na övgü söylediklerini görmedin mi? Her biri duasını ve O' nu övmesini bilmiştir. Allah o yaptıklarınızı bilendir. )
 
Neml 27/87 Ve yevme yünfehu fis suri fe fezia men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah ve küllün etevhü dahırın ( Ve borunun içine üflendiği gün, Allah' ın diledikleri hariç, o göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler korkarlar. Hepsi alçalarak O’na gelirler. )
 
Rum 30/26 Ve lehu men fis semavati vel ard küllün lehu kanitun ( Ve göklerdeki ve yerdeki kimseler O’nadır. Hepsi O’na itaat ederler. )
 
Zümer 39/68 Ve nüfiha fis suri fe saıka men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah sümme nüfiha fıhi uhra fe izahüm kıyamün yenzurun ( Ve borunun içine üflenir. Allah' ın dilediği kimseler hariç, göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler artık helak olurlar. Sonra onun içine tekrar üflenir. Artık o zaman onlar ayağa kalkıp bakarlar. )
 
Enbiya 21/4 - Kale rabbi ya'lemül kavle fis semai vel erdı ve hüves semiul alim ( "Gökteki ve yerdeki sözü Rabb' im bilir. O duyandır, bilendir." dedi. )
 
 
 
 
 

Paralel Evrenler ( Yedi Gök / Yedi Deniz ) ve Göklerin Kapıları

Paralel Evren / Çokluevren veya multivers; birbirinden farklı, gözlemlenebilir evrenlerin hipotezsel toplamı olarak tanımlanır. Teleskop ile gözlemlenebilir olan bilinen evren yaklaşık 93 milyar ışık yılı genişliğindedir. Ancak bu evren, hipotezsel çokluevrenin çok küçük bir kısmına tekabül eder. Çokluevren sonlu ve sonsuz var olan olası evrenlerin hipotezsel bütünüdür ve bu evrenler var olan her şeyi -bütün mekan, zaman, madde ve enerji ile birlikte fizik kanunları ve fiziksel değişimleri- kapsar. Bu evrenlere "paralel evrenler" ya da "alternatif evrenler" de denir.
 
 
Paralel Evren tasviri
 

Yukarıda bilimsel açıklaması yer alan Paralel Evren kavramını Allahü Teala 6 ayette "Yedi Gök / Yedi Deniz" olarak tanımlamaktadır. ( Allah, ilgili ayetlerin adedini de ( 6 ) ilahi mühür sayısına denk gelecek şekilde takdir etmiştir. )

Bakara 2/29 Hüvellezi haleka leküm ma fil erdı cemıan sümmesteva iles semai fe sevvahünne seb'a semavat ve hüve bi külli şey'in alim (  O size yerde olanları topluca yaratandır. Sonra göğe seviyelendi ve onu yedi gökler olarak düzenleyip seviyelendirdi. O herşeyi bilendir. )

Lokman 31/27 Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihı seb'atü ebhurin ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım ( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah' ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )*
 
* Allah, bu ayette "Yedi Deniz" kavramını yeryüzündeki denizlerden açık bir şekilde ayırmıştır. Evrenleri / Gökleri veya Evrenler / Gökler arası geçiş katmanlarını "Deniz" olarak tanımlamıştır. ( Başka frekansa / boyuta geçiş kapısının "su" ile tasvir edildiği bilimsel yayınlarda sıkça görülmektedir. **)

Fussilet 41/12 - Fe kadahünne seb'a semavatin fı yevmeyni ve evha fı külli semain emraha ve zeyyennes semaed dünya bi mesabıha ve hıfza zalike takdırul azızil alim ( Böylece onları yedi gökler olarak iki günde koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ölçüdüdür, takdiridir. )

Talak 65/12 Allahüllezi haleka seb'a semavatin ve minel ardı mislehünne yetenezzelül emru beynehünne li ta'lemu ennallahe ala külli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi külli şey'in ilmen ( Allah, o yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır. )
 
Nuh 71/15 E lem terev keyfe halekallahü seb'a semavatin tıbakan ( Allah' ın yedi gökleri tabakalar olarak nasıl yarattığını görmediniz mi? )
 
Nebe 78/12 Ve beneyna fevkaküm seb'an şidaden ( Ve üstünüze yedi sağlamını bina ettik. )
 
** Boyutlar / Frekanslar araı geçiş kapısı ( portal ) tasviri ( Geçiş katmanı su ile tavir edilmektedir. )
 

Öte yandan Kur'an'da "Göklerin Kapıları" ifadesi ilk kez 7. sure olan A'raf suresinde olmak üzere 3 kez geçer. ( 7 rakamının "Yedi Gök" kavramı ile olan ilintisi dikkat çekicidir. )

*İnsan kafasında 7 adet yuvarlak delik / boşluk bulunması da “Yedi Gök” kavramı ile ilintilidir. ( 2 Kulak Deliği, 2 Burun Deliği, 2 Göz Çukuru ve 1 Ağız Boşluğu … 7 Gök )

A'raf 7/40 İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın ( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar bahçeye giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

Hicr 15/14 e lev fetahna aleyhim baben mines semai fe zallu fıhi ya'rucun ( Ve şayet onların üzerine gökten kapı açsak da, ona meyledip dönseler, )

Kamer 54/11 Fe fetahna ebvabes semai bi main münhemir ( Böylece akıp dökülen su ile göğün kapılarını açtık. ) ***

*** Ayette frakanslar arası geçiş kapısının ( portalın ) su katmanından oluştuğu açıkça tanımlanmaktadır.


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Tek Başına

İnsanın ailesi, dostları, ait olduğu sosyal çevre, bağlı olduğu dernekler, kulüpler, organizasyonlar, örgütler vb. ona güven veren, yalnız olmadığını düşündüren, kendisini güçlü hissetmesini sağlayan dünyevi unsurlardır. İnsan bu sosyal çevresini ve ilişkilerini toplum içinde faydaya dönüştürme ve diğer insanlara karşı üstünlük kurma aracı olarak görmeye meyillidir.
 
Ancak Allahü Teala, insanın "YALNIZ" olduğunu, dünya hayatında yaptığı her icraatından bireysel olarak sorumlu olduğunu, sorumluluğu atacağı bir başkası olmadığını, olamayacağını, kıyamet gününde de ( ayağa kalkış gününde ) "tek başına" olacağını  6 farklı ayette vurgulamaktadır. O'na "yalnız ve tek başına" olarak kavuşulacağını içeren ayetlerin adedinin 6 olması ilahi nümeroloji açısından dikkat çekicidir. 
 
Bakara 2/54 Ya eyyühellezine amenu enfiku min ma rezaknaküm min kabli en ye'tiye yevmün la bey'un fıhi ve la hulletün ve la şefaah vel kafirune hümüz zalimun ( Ey o inananlar, içinde karşılıklı alışveriş, dostluk ve af için vesile olmayan o gün yetmeden önce o sizi rızıklandırdıklarımızdan harcayın. İnkarcılar onlar zalimlerdir. )
 
Mü'minun 23/101 Fe iza nüfiha fis suri fe la ensabe beynehüm yevmeizin ve la yetesaelun ( Borunun içine üflendiğinde, o gün onların aralarında akrabalık kalmaz ve birbirlerini sual edemezler. )
 
Lokman 31/33 Ya eyyühen nasütteku rabbeküm vahşev yevmen la yeczı validün an veledihı ve la mevludün hüve cazin an validihı şey'a inne va'dellahi hakkun fe la teğurrannekümül hayatüd dünya ve la yeğurranneküm billahül ğarur ( Ey insanlar, Rabb' inizden sakının. Ne babanın çocuğuna, ne de çocuğun babasına birşey karşılık veremediği günden korkun. Kesinlikle Allah' ın vaadi gerçektir. O halde, dünya hayatı sizi kesinlikle aldatmasın. Aldatıcı sizi kesinlikle Allah ile aldatmasın. )
 
Mümtehine 60/3 Len tenfe'aküm erhamüküm ve la evladüküm yevmel kıyameti yefsılü beyneküm vallahü bi ma ta'melune basir ( Ayağa kalkış gününde, size ne yakınlarınız, ne de çocuklarınız fayda vermez. Aranızı ayırır. Allah ne yaptığınızı görendir. )
 
Meryem 19/80 Ve nerisühu ma yekulü ve ye'tına ferda ( Ve o dediklerine varis olacağız, onu o dediklerine varis kılacağız. Bize tek başına gelecek. )
 
Meryem 19/95 Ve küllühüm atıhi yevmel kıyameti ferda ( Ve ayağa kalkış gününde onların hepsi O’na tek başına gelirler. )

23 Eylül 2016 Cuma

Kitaptan Başka Hakem Yoktur

Allahü Teala, Al'i İmran suresinin 80. ayetinde habercilerin ve meleklerin Rab konumunda düşünülmemesi gerektiğini belirtmektedir. Dolayısıyla şeyhlerin, hocaların, alim olduğunu iddia eden kişilerin sözlerinin hüküm niteliğinde addedilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır.
 
Allah, insan için gerekli tüm bilgiyi Kur'an'da verdiğini, kendi kelamı yani Kur'an ayetleri dışında herhangi bir kaynağın referans olarak baz alınamayacağını açıkça belirtmektedir. Buna rağmen islami kültürde ve kitap verilen diğer kültürlerde "Din Adamı / Dini Lider vb." ünvanına sahip kişilerin söylemlerinin hüküm niteliğinde algılandığına şahit olunmaktadır.
 
Allah'ın konuya ilişkin aşağıdaki iki ayeti son derece açıktır.
 
Maide 5/43 Ve keyfe yühakkimuneke ve ındehümüt tevratü fıha hukmüllahi sümme yetevellevne min ba'di zalik ve ma ülaike bil mü'minın ( Ve içinde Allah' ın hükmü bulunan Tevrat yanlarındayken seni nasıl hakem yaparlar da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir. )
 
En'am 6/114 E fe ğayrallahi ebteğıy hakamen ve hüvellezi enzele ileykümül kitabe müfassala vellezine ateynahümül kitabe ya'lemune ennehu münezzelün min rabbike bil hakkı fe la tekunenne minel mümterın ( Size kitabı ayrıntılandırılmış olarak indirdiği halde Allah' tan başka hakem mi arayayım? Ve o kendilerine kitap verdiklerimiz, kesinlikle onun gerçekten Rabb' lerinden indirilmiş olduğunu bilirler. O halde şüphe edenlerden olma. )
 
Yukarıdaki her iki ayetin kod numaralarını oluşturan rakamlar toplandığında 12 sayısı ( 6+6 = 12 ) elde edilmektedir. İki adet 6'nın yanyana oluşturduğu 66 sayısı Allah kelimesini oluşturan harflerin ebced değerleri toplamına eşittir.
 
5/43 ... 5+4+3 = 12 ... 6+6
 
6/114 ... 6+1+1+4 = 12 ... 6+6

Allah'ın kelamından, sözünden başka inanılacak söz olmadığı, sahte hocalara, şeyhlere, mürşidlere, din adamlarına inanılmaması gerektiği aşağıdaki ayetlerde açıkça belirtilmiştir.

A'raf 7/185 - E ve lem yenzuru fı melekutis semavati vel erdı ve ma halekallahü min şey'in ve en asa en yekune kadıkterabe ecelühüm fe bi eyyi hadısin ba'dehu yü'minun ( Allah' ın göklerdeki ve yerdeki mülkiyetine ve Allah' ın şeyden o yaratmış olduğuna ve belki de vadelerinin yaklaşmış olduğuna bakmadılar mı? Artık ondan başka hangi söze inanırlar. )

Casiye 45/6 - Tilke ayatüllahi netluha aleyke bil hakk fe bi eyyi hadısin ba'dellahi ve ayatihı yü'minun ( Bunlar Allah' ın ayetleridir. Onları sana gerçek ile okuruz. O halde Allah' tan ve ayetlerinden sonra hangi söze inanırlar? )

Mürselad 77/50 - Fe bi eyyi hadisin ba'dehu yu'minun ( O halde onun ardından hangi söze inanırlar? )


 
 
 
 

İlim

"İlm" ( İlim ) kelimesi Kur'an'da Allah'ın sıkça vurguladığı temel kavramlardan biridir. Rabb'imiz tüm yaratılışın bir ilim, bilgi dokusundan oluştuğunu, var oluşun her detayında derin bilgilerin mevcut olduğunu ve tüm mahlukatın bu ilimle, bilgiyle kuşatıldığını beyan etmektedir. Bir başka deyişle, büyük bir bilgi matrisinin içinde yer aldığımız düşünülebilir. 
 
Bugün "Bilim" ile "Dini" karşılaştırıp, dini zayıf konumlandırmaya çalışanlar, hatta "Bilim dini yendi." gibi  beyanlarda bulunanlar büyük yanılgı içindedirler. Zira "Din" yani Allah'ın ilmi herşeyi kapsamaktadır. Yani insanların "bilim" olarak algıladıkları bilgi setleri, Allah'ın ilminin sadece küçük parçalarıdırlar. Allahü Teala "bilim" olarak algılanan tüm kavramları ve gerçekleri ayetlerinde kelimesel ve nümerik deliller ile açıklamıştır. Allah, ilmi kavramayanları ayetinde şöyle tanımlamıştır.
 
Yunus 10/39 - Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma ye'tihim te'vılüh kezalike kezzebellezine min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın ( Bilakis, O'nun ilmini kuşatıp kavrayamadıklarından dolayı yalanladılar. Onun yorumu onlara asla gelmedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yalanlamışlardı. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. )
 
Allah'ın herşeyi ilimle kuşatmış olduğunu belirten ayetlerin adedi 6' dır. 6 rakamı nümerolojik ve ilahi mühür niteliği taşıması açısından dikkat çekicidir.
 
En'am 6/80 Ve haccehu kavmüh kale e tühaccunnı fillahi ve kad hedan ve la ehafü ma tüşrikune bihı illa en yeşae rabbi şey'a vesia rabbi külle şey'in ılma e fe la tetezekkerun ( Ve kavmi onunla mücadele etti. "Beni yönlendiren Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? Rabb' imin dilediği şey haricinde, O’na ortak koştuklarınızdan korkmam. Rabb' im  herşeyi ilimce kapsayan genişliktedir. O halde hatırlamaz mısınız?" dedi.
 
A'raf 7/89 Kad ifterayna alellahi keziben in udna fı milletiküm ba'de iz neccaynellahü minha ve ma yekunü lena en neude fıha illa en yeşaellahü rabbüna vesia rabbüna külle şey'in ılma alellahi tevekkelna rabbeneftah beynena ve beyne kavmina bil hakkı ve ente hayrul fatihın ( Allah bizi o ondan kurtardıktan sonra sizin milletinize dönersek, Allah' a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabb' imiz Allah' ın dilemesi haricinde oraya geri dönüşümüz olamaz. Rabb' imiz ilmen herşeyi kapsayan genişliktedir. Biz Allah' a dayanıp sığınırız. Rabb' imiz, bizimle kavmimiz arasını gerçekten aç. Sen açanların en hayırlısısın. )
 
18/91 Kezalik ve kad ehatna bi ma ledeyhi hubra ( İşte böyleydi. Onun yanında olanları ilimle kuşattık. )
 
20/98 İnnema ilahükümüllahüllezı la ilahe illa hu vesia külle şey'in ılma ( Kesinlikle ilahınız, haricinde ilah olmayan o Allah’ tır. Herşeyi ilmen genişçe kapsar. )
 
Mü'min 40/7 Elllezıne yahmilunel arşe ve men havlehu yüsebbihune bi hamdi rabbihim ve yü'minune bihı ve yestağfirune lillezıne amenu rabbena vesı'te külle şey'ir rahmeten ve ılmen fağfir lillezıne tabu vettebeu sebıleke vekıhim azabel cehım ( O arşı, tahtı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindekiler övgü sözleri söyleyerek Rabb' lerini överler. O’na inanırlar ve o inananlar için af isterler. Rabb' imiz, herşeyi rahmet olarak ve ilim olarak kapsamışsındır. O halde, o tevbe edenler için ve senin yoluna tabi olanlar için af eyle. Onları cehennem azabından koru. )
 
Talak 65/12 Allahüllezi haleka seb'a semavatin ve minel ardı mislehünne yetenezzelül emru beynehünne li ta'lemu ennallahe ala külli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi külli şey'in ilmen ( Allah, o yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır.)
 
Kur'an'da "İlm" ( İlim ) kelimesi ise 105 kere tekrarlanmaktadır. Bu sayının nümerolojik hesabı yapıldığında ilahi mühür olan 6 rakamına erişilmektedir. 105 ... 1+0+5 = 6 )
 


 
 

Tek Topluluk ( Ümmeten Vahideten ) ?

Allahü Teala, insanların yaratış sonrasında doğru olmayan yolda ilerleyen tek bir topluluk olduklarını, kendisinin insanlara ilim ve yönlenme ( hidayet ) bahşetmesinden sonra sınav niteliğinde bir ayrışımın gerçekleştiğini ve bu ayrışımın kıyamet gününe  ( ayağa kalkış günü ) kadar olan süreçte ve daha sonrasındaki ahiret sürecinde de devam edeceğini ayetlerinde belirtmektedir.

Allah insanları, onlara verdikleriyle sınamakta, sınavı geçmek için gerekli unsurları ayetlerinde açıkça beyan etmekte ve kıyamet gününe / hesap gününe kadar devam edecek bu sınavın sonucuna göre de cenneti ve cehennemi dolduracağını belirtmektedir.

Allah insanların "Tek Topluluk" olmalarını istememektedir. Zira "Tek Topluluk" olma durumunun, başlangıçtaki gibi yerde Allah'a isyan eden insanlar güruhu oluşturacağını beyan etmektedir. Bu husus ayetlerde şöyle ifade edilmektedir.
 
Maide 5/48 Ve enzelna ileykel kitabe bil hakkı müsaddikan li ma beyne yedeyhi minel kitabi ve mühayminen aleyhi fahküm beynehüm bi ma enzelellahü ve la tettebı' ehvaehüm an ma caeke minel hakk li küllin cealna minküm şir'aten ve minhaca ve lev şaellahü le cealeküm ümmeten vahıdeten ve lakin li yeblüveküm fı ma ataküm festebikul hayrat ilellahi merciuküm cemıan fe yünebbiüküm bi ma küntüm fıhi tahtelifun ( Ve sana da, kitaplardan o ondan öncekileri doğrulayan ve onları kollayan kitabı gerçek ile indirdik. O halde, onların aralarında Allah' ın indirdiği ile hükmet. Onların heveslerine tabi olarak, sana o gerçekten gelen üzerine sapma. Biz, sizlerden her biriniz için doğru yol oluşturduk. Şayet Allah dileseydi sizi tek topluluk kılardı. Lakin o size verdikleri hakkında sizi sınamak içindi. Öyleyse hayırlara ilerleyin. Hepinizin dönüşü Allah' adır. Artık, o hakkında ihtilafa düştüklerinizi size o haber verir. )

Hud 11/118 Ve lev şae rabbüke le cealen nase ümmeten vahıdeten ve la yezalune muhtelifın ( Ve şayet Rabb' in dileseydi insanları tek topluluk kılardı da ihtilaf etmekten geri durmazlardı. )

Nahl 16/93 Ve lev şaellahü le cealeküm ümmeten vahıdeten ve lakin yüdıllü men yeşaü ve yehdı men yeşa' ve le tüs'elü enne an ma küntüm ta'melun ( Ve şayet Allah dileseydi sizi tek topluluk kılardı. Lakin dilediği kimseyi saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. O yapmakta olduklarınızdan kesinlikle sual edileceksiniz. )

Şura 42/8 Ve lev şaellahü le cealehüm ümmeten vahıdeten ve lakin yüdhılü men yeşaü fı rahmetih vezzalimune ma lehüm min veliyyin ve la nesır ( Ve şayet Allah dileseydi, onları tek topluluk kılardı. Lakin, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimler, onlara ne dost ne de yardımcı yoktur. )

Ancak günümüzde "Globalleşme", "Küreselleşme", "Dünya Vatandaşı Olma", "Tek Dünya Devleti Kurma" gibi kavramların sıkça dile getirildiğini, bu yönde planlar yapıldığını ve toplumun bu yönde şartlandırıldığını, telkinlere maruz bırakıldığını görmekteyiz. Farklı ırklara, dillere, renklere, kültürlere sahip insanların birbirleriyle kardeşçe, dostça yaşamaları olması gereken durum iken, tüm bu insanları belirli hedefler doğrultusunda aynı düşünsel formata sokmaya çalışmak, onları tek tip düşünen robotlara dönüştürecek stratejiler geliştirmek ve uygulamak doğru yol olmayabilir. Zira Allahü Teala, yarattığı sistemde uyguladığı sınav kapsamında insanlar arasındaki bu ayrışımın, bu farklılığın olmasını istemektedir.

Rum 30/22 - Ve min ayatihı halkus semavati vel erdı vahtilafü elsinetiküm ve elvaniküm inne fı zalike le ayatin lil alimın ( Ve göklerin, yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin çeşitliliği O’nun ayetlerindendir. Kesinlikle bunda, bilenler için ayetler vardır. )

Zuhruf 43/33 Ve lev la en yekunen nasü ümmeten vahıdeten le cealna li men yekfüru bir rahmani li büyutihim sukufen min fiddatin ve mearice aleyha yazherun ( Ve şayet insanların tek topluluk olma durumu olmasaydı, Rahman' ı inkar eden kimselerin evleri için gümüş tavanlar ve onun üzerine çıkmaya merdivenler oluştururduk. )
 

20 Eylül 2016 Salı

Dünya Hayatı ve Ahiret Yurdu

Zümer 39/30 - İnneke meyyitün ve innehüm meyyitun ( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )

Zümer suresinin 30. ayetindeki bu ifade evvelki bölümlerde incelenmiş ve dünya hayatı olarak nitelenen sürecin esas itibarıyla bir "ölü olma" süreci olduğu tespiti yapılmıştı.
Kur'an'da "Dünya Hayatı" tanımlaması 65 * ayette yer almaktadır. Bu ayetlerde Dünya Hayatının bir aldanma / aldatmaca ( illüzyon ) olduğu, ona ondan ötesi yokmuş gibi bağlanılmaması gerektiği, daim, ebedi, yaşayan ve gerçek olan ahiret yurduna kavuşabilmek için çaba sarfedilmesi gerektiği ısrarla vurgulanmaktadır.

( * 65 ... 6+5 = 11 Nümerolojik olarak elde edilen 11 sayısı şirkin ve Şeytan aldatmacasının sembolü niteliğindedir. Zira Şeytan insanları "Sadece dünya hayatının var olduğuna, dünya hayatının faydasına erişmek için her yolun mübah olduğuna, dünyevi menfaatlere tutkuyla bağlanılması gerektiğine ve insanın kendisine kulluk etmesi durumunda bu dünyevi menfaatleri ona sağlayacağına inandırmaya çalışmaktadır. Dünya'da yaşanan bunca ızdırap ve acı Şeytan'ın bu telkinine kanmış olan insanlardan kaynaklanmaktadır. )

"Dünya Hayatı" ve "Ahiret Yurdu" ile ilgili net mesaj içeren birkaç ayet aşağıdadır.

Fatir 35/5 Ya eyyühen nasü inne va'dellahi hakkun fe la teğurrannekümül hayatüd dünya ve la yeğurranneküm billahil ğarur ( Ey insanlar, Allah' ın vaadi kesinlikle gerçektir. O halde dünya hayatı kesinlikle sizi aldatmasın. Aldatan da sizi Allah ile  aldatmasın.)

42/20 - Men kane yürıdü harsel ahırati nezid lehü fı harsih ve men kane yürıdü harsed dünya nü'tihı minha ve ma lehu fil ahırati min nesıb ( Kim ahiretin ekinini istemişse ona ekinde artırırız. Kim dünyanın ekinini istemişse ona ondan veririz. Ama ona ahirette nasip yoktur. )*

*Ayette, nefsaniyetine yenik düşerek kaba madde alemi olan dünyaya saplanmış ve ondan başkasını düşünmeyen ve istemeyenlerin asla üst süptil boyutlara geçiş liyakatine erişemeyecekleri, kaba madde aleminde defaatle reenkarne olacakları dolaylı olarak bildirilmektedir.

Hadid 57/20 İ'lemu enne mel hayatüddünya le'ıbun ve lehvun ve zinetun ve tefahurun beyneküm ve tekasurun fil'emvali vel evladi ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatühu sümme yekunu hutamen ve fil ahıreti azabun şeduydun ve mağfiretun minallahi ve rıdvanun ve mel hayatüddünya illa meta'ulğurur ( Bilin ki o dünya hayatı kesinlikle oyundur, eğlencedir, süstür, aranızda övünmedir, mallardan ve çocuklardan çoğaltmadır. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah' tan af ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı fayda haricindeki değildir. )

En'am 6/32 Ve mel hayatüd dünya illa leıbün ve lehv ve led darul ahıratü hayrun lillezıne yettekun e fe la ta'kılun ( Ve dünya hayatı, oyun ve eğlence haricindeki değildir. Ahiret yurdu ise, o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )
Ankebut 29/64 Ve ma hazihil hayatüd dünya illa lehvün ve leıb ve inned darel ahırate le hiyel hayevan lev kanu ya'lemun ( Ve bu dünya hayatı eğlence ve oyun haricindeki değildir. Kesinlikle ahiret yurdu, o yaşayandır. Keşke bilmiş olsalardı. )

Bakara 2/200 Fe iza kadaytüm menasikeküm fezkürullahe ke zikriküm abeküm ev eşedde zikra fe minen nasi men yekulü rabbena atina fid dünya ve ma lehu fil ahırati min halak ( İbadetlerinizi yaptığınızda Allah’ ı, babalarınızı hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın. İnsanlardan kim "Rabb' imiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur. )

Şura 42/20 Men kane yürıdü harsel ahırati nezid lehü fı harsih ve men kane yürıdü harsed dünya nü'tihı minha ve ma lehu fil ahırati min nesıb ( Kim ahiretin ekinini istemişse ona ekinde artırırız. Kim dünyanın ekinini istemişse ona ondan veririz. Ama ona ahirette nasip yoktur. )

Necm 53/29 Fe a'rıd an men tevella an zikrina ve lem yurid illel hayated dunya ( O halde o bizi hatırlamaya yüz çevirmiş ve dünya hayatından başkasını istemeyen kimselerden yüz çevirip dön. )

A'la 87/16 Bel tü'sirunel hayated dünya ( Bilakis dünya hayatını tercih ediyorsunuz. )

Ra'd 13/26 - Allahü yebsütur rizka li men yeşaü ve yakdir ve ferihu bil hayatid dünya ve mel hayatüd dünya fil ahırati illa meta ( Allah, rızkı dilediği kimseye genişletir ve daraltır. Dünya hayatıyla ferahlayıp sevinirler. Oysa dünya hayatı ahiretin yanında fayda / meta haricindeki değildir. )

Ankebut 29/64 - Ve ma hazihil hayatüd dünya illa lehvün ve leıb ve inned darel ahırate le hiyel hayevan lev kanu ya'lemun ( Ve bu dünya hayatı eğlence ve oyun haricindeki değildir. Kesinlikle ahiret yurdu, o yaşayandır. Keşke bilmiş olsalardı. )


9 Eylül 2016 Cuma

Sınav ( Fitne - Bela )

Allahü Teala, yaratılışın insan için bir sınav olduğunu, yaratılışının hemen ardından Şeytan ile olan ilk sınavında başarısız olan insanın maddeden sıyrılıp özü olan ruhsal niteliğine dönebilmesi, yani kovulduğu cennete geri dönebilmesi için "hayat" adı verilen sınavda başarılı olması gerektiğini bir çok ayette açıkça beyan etmektedir.
 
Mülk 67/2 - Ellezi halekal mevte vel hayate li yeblüveküm eyyüküm ahsenu amelen ve hüvel azizul ğafur ( Ölümü ve hayatı, hanginizin daha güzel iş, çalışma yapacağını sınamak için o yarattı. O büyüktür affedendir. )
 
Tevbe 9/126 - E ve la yeravne ennehüm yüftenune fı külli amin merraten ev merrateyni sümme la yetubune ve la hüm yezzekkerun ( Onlar her yıl bir veya iki kere kendilerinin kesinlikle her çeşidinden sınandıklarını görmüyorlar mı? Sonra tevbe etmiyorlar ve hatırlamıyorlar. ) *

* İnsanın her anının bir sınav olduğu gerçeğinin yanısıra, ayette insanın her yıl çok büyük bir veya iki sınavdan geçtiği bilgisi verilmekte gibi görünmektedir.
 
Bakara 2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve min zürriyyetı kale la yenalü ahdiz zalimın ( Ve zamanında Rabb' i İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi. )
 
A'raf 7/168 - Ve katta'nahüm fil erdı ümema minhümüs salihune ve minhüm dune zalike ve belevnahüm bil hasenati ves seyyiati leallehüm yarciun ( Ve onları yerde topluluklara ayırdık. Onlardan iyi olanlar da vardı ve onlardan bundan başkaları da. Onları güzelliklerle ve kötülüklerle sınadık. Umulur ki dönerler. )
 
En'am 6/165 - Ve hüvellezi cealeküm halaifel erdı ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatin li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurun rahım ( Ve sizi yerin halifeleri kılan ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan O'dur. Kesinlikle Rabb' in azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )
 
Kur'an'da Sınav / Sınamak anlamına gelen Fitne, Bela kelimeleri 37 ( 3 + 7 = 10 ) surede toplam 66 ( Allah kelimesini oluşturan harflerin ebced değerleri toplamı ) kere geçmektedir. Her iki sayının da ilahi mühür nümerolojisi açısından oldukça dikkat çekici olduğu görülmektedir.
 


 
 
 

Haberciyi Allah'a Ortak Koşma Yanılgısı

Bazı insanlar bilinçli veya bilinçsiz şekilde Habercilerin insan ötesi ilahi varlıklar olduklarını düşünerek onları söylemlerinde ve davranışlarında Allahü Teala'ya ortak koşmaktadırlar. Özellikle gerçekliği tartışılabilir olan birçok hadiste Haberci, maalesef olması gerekenden çok daha farklı bir konumda tutulmakta ve açık bir şirk suçu işlenmektedir.
 
Örneğin Allah kelamını içerdiği belirtilen ve Levlake hadisi olarak bilinen şu cümlenin gerçekliğine inanılmaktadır. “Ey habibim sen olmasaydın alemleri yaratmazdım.” ( Yani söyleme göre Allahü Teala alemleri Haberci için yaratmış. )

Oysa ki Allahü Teala aşağıdaki ayetlerde bu konuda insanlara açık uyarılarını iletmiştir.

Al'i İmran 3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne erbaba e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun

( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmeyi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

Maide 5/43 - Ve keyfe yühakkimuneke ve ındehümüt tevratü fıha hukmüllahi sümme yetevellevne min ba'di zalik ve ma ülaike bil mü'minın

( Ve içinde Allah' ın hükmü bulunan Tevrat yanlarındayken seni nasıl hakem yaparlar da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir.  )

Haberci de kendi ağzıyla sadece bir insan olduğunu ve Allah'ın kendisinden istediği tebliği ifa ettiğini belirtmektedir.

En'am 6/50 - Kul la ekulü leküm ındı hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besır e fe la tetefekkerun

( Size Allah' ın hazineleri benim indimdedir." demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Size, kesinlikle ben meleğim de demiyorum. Kesinlikle ben ancak o vahyedilene tabi oluyorum." de. "Kör ile gören eşit seviyede midir? Fikretmez misiniz?" de. )

Hud 11/31 - Ve la ekulü leküm ındı hazinüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü innı melekün ve la ekulü lillezıne tezderı a'yünüküm len yü'tiyehümüllahü hayra allahü a'lemü bima fı enfüsihim innı izen le minez zalimın

( Ve "Ben sizlere Allah' ın hazinesi indimdedir demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Kesinlikle ben meleğim de demiyorum. O gözünüzde hakir olanlar için, Allah onlara asla hayır vermez de demiyorum. O nefislerinin içinde olanı Allah bilir. O zaman kesinlikle ben zalimlerden olurum." )
 
Ayrıca, Habercilerin de, nefsani duyguları, hataları, şaşırmaları olan insanlar oldukları, Allah'ın bazı ayetlerde Habercilerin hatalarını ve onlara açık uyarılarını beyan etmesiyle sabittir.
 
En'am 6/68 - Ve iza raeytellezine yehudune fı ayatina fe a'rıd anhüm hatta yehudu fı hadısin ğayrih ve imma yünsiyennekeş şeytanü fe la tak'ud ba'dez zikra meal kavmiz zalimın

( Ve ayetlerimiz hakkında dalıp gidenleri yönelenleri gördüğün zaman, onlar ondan başka söze yönelene kadar onlardan yüz çevir. Eğer Şeytan kesinlikle sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler kavmiyle birlikte oturma. )
 
Tevbe 9/43 - Afallahü ank lime ezinte lehüm hatta yetebeyyene lekellezine sadeku ve ta'lemel kazibın

( Allah sana af eylesin. O doğrular sana açığa çıkana ve yalancıları bilene kadar beklemeden neden onlara izin verdin? )
 
Yunus 10/109 - Vettebı' ma yuha ileyke vasbir hatta yahkümellah ve hüve hayrul hakimın

( Ve sana vahyedilene tabi ol. Allah hüküm verene kadar sabret. O hakimlerin en hayırlısıdır. )
 
Hud 11/112 - Festekım kema ümirte ve men tabe meake ve la tatğav innehu bima ta'melune besır

( O halde emredildiğin gibi doğru ol. Seninle birlikte tevbe edenler de. Azmayın. Kesinlikle O ne yaptığınızı görendir. )
 
İsra 17/73 - Ve in kadu le yeftinuneke anillezı evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izen lettehazuke halıla

( Ve neredeyse seni, o sana vahyettiğimiz hakkında, bize ondan başkasını uydurman için fitneye düşüreceklerdi. O zaman seni sadık samimi dost edineceklerdi. )
 
İsra 17/74 - Ve lev la en sebbetnake lekad kidte terkenü ileyhim şey'en kalıla 

( Ve şayet sana sebat vermemiş olsaydık, onlara doğru, az şey kadar meyledecektin, terkedecektin. )
 
İsra 17/75 - İzen le ezaknake dı'fel hayati ve dı'fel memati sümme la tecidü leke aleyna nesıra

( O zaman sana hayatı kat kat ve ölümü kat kat tattırırdık. Sonra bize karşı sana yardımcı bulamazdın. )

Taha 20/40 - İz temşı uhtüke fe tekulü hel edüllüküm ala men yekfülüh fe raca'nake ila ümmike key tekarra aynüha ve la tahzen ve katelte nefsen fe necceynake minel ğammi ve fetennake fütunen fe lebiste sinıne fı ehli medyene sümme ci'te ala kaderin ya musa

( Zamanında kızkardeşin yürürdü de "Sizi ona bakacak kişiye yönelteyim mi?" derdi. Böylece seni annene gözü aydın olsun ve hüzünlenmesin diye geri döndürdük. Bir nefsi öldürdün de seni gamdan kurtardık. Seni sınavlarla sınadık da Medyen' in sahipleri içinde senelerce kaldın. Sonra kadere, ölçüye göre geldin ey Musa." )
 
Ahzab 33/1 - Ya eyyühen nebiyyüttekıllahe ve la tütııl kafirıne vel münafikın innellahe kane alimen hakima

( Ey haberci, Allah' tan sakın. İnkarcılara ve ikiyüzlülere itaat etme. Kesinlikle Allah bilendir hakimdir. )
 
Ahzab 33/2 - Vettebı ma yuha ileyke min rabbik innellahe kane bima ta'melune habıra 

( Ve o Rabb' inden sana vahyedilene tabi ol. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
 
Ahzab 33/52 - La yehıllü leken nisaü min ba'dü ve la en tebeddele bihinne min ezvacin ve lev a'cebeke husnühünne illa ma meleket yemınük ve kanellahü ala külli şey'in rakıba 

( Bundan başka kadınlar sana helal olmaz. Şayet güzellikleri seni etkileyip hoşuna gitse bile, o elinin malik oldukları hariç, onları başka eşlerle değiştirmek olmaz. Allah herşey üzerinde gözetleyendir. )

Saffat 37/139 - Ve inne yunüse le minel murselın

( Ve kesinlikle Yunus gönderilenlerdendi. )

Saffat 37/140 - İz ebeka ilel fülkil meşhun

( Zamanında dolu gemiye kaçmıştı. )

Saffat 37/141 - Fe saheme fe kane minel müdhadın

( Ok çekti de kaydırılanlardan oldu. )

Saffat 37/142 - Feltekamehül hutü ve hüve mülım

( Böylece onu balık yuttu. O kınayandı. )

Saffat 37/143 - Fe lev la ennehu kane minel müsebbihın

( Şayet kesinlikle o övgü sözleri söyleyenlerden olmasaydı. )

Saffat 37/144 - Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb'asun

( Onun karnında diriltilecekleri güne kadar kalacaktı. )
 
Mü'min 40/78 - Ve lekad erselna rusülen min kablike minhüm men kasasna aleyke ve minhüm men lem naksus aleyk ve ma kane li rasulin en ye'tiye bi ayetin illa bi iznillah fe iza cae emrallahi kudiye bil hakkı ve hasira hünalikel mübtılun

( Ve senden önce de resuller gönderdik. Onlardan kimini sana anlattık. Onlardan kimini sana anlatmadık. Allah' ın izni haricinde ayet getirmek resul için olmaz. Artık Allah' ın emri geldiğinde gerçek ile hüküm verilir. Batılcılar orada hasarlanırlar. )
 
Tahrim 66/1 - Ya eyyühen nebiyyü lime tüharrimu ma ehallellahu leke tebteğıy merdate ezvacike vallahü ğafurun rahımun

( Ey haberci, eşlerinin rızasını arayarak, Allah' ın sana helal kıldığını neden haram kılıyorsun? Allah affedendir merhametlidir. )
 
Kıyamet 75/16 - La tuharrik bihi lisaneke li ta'cele bihi

( Onu acele yapmak için ona dilini kıpırdatma. )
 
Kıyamet 75/17 - İnne aleyna cem'ahu ve kur'anehu

( Kesinlikle onu toplaması ve onu okuması üzerimizedir. )
 
Kıyamet 75/18 - Fe iza kare'nahu fettebı kur'anehu

( O halde onu okuduğumuzda, okunuşunu takip et. )
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

6 Eylül 2016 Salı

Temiz Kelime

"Var" olarak algılanan maddi ve manevi tüm olguların aslında "yok" olduğu, tek var olanın ise Allah'ın "kelimeleri" olduğu evvelce ifade edilmişti.
 
Allahü Teala "kelimeden" yaratılmış olmayı, Haberci İsa'nın bir "kelime" olduğunu Maide 5/6 kodlu ayette beyan eder. 

Nisa 4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah' a ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )
 
Allah, Kur'an ilmiyle eğittiği, yetiştirdiği insanı nefsi kamil yapmak suretiyle temizlemek istediğini Maide 5/6 kodlu ayette beyan eder.

Maide 5/6 - Ya eyyühellezine amenu iza kuntüm iles salati fağsilu vücuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beyn ve in küntüm cünüben fettahheru ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıydan tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm minh ma yürıdüllahü li yec'ale aleyküm min haracin ve lakin yürıdü li yütahhiraküm ve li yütimme nı'metehu aleyküm lealleküm teşkürun ( Ey o inananlar, dua edecek olduğunuzda, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı ve iki topuğa kadar da ayaklarınızı meshedin. Eğer pis iseniz temizlenin. Eğer hasta iseniz veya seferde, yolculukta iseniz veya sizden biriniz dışkısını getirdiyse veya kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, o halde temiz toprağa niyet edin. Böylece yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah üzerinize güçlüğü istemez ve lakin sizi temizlemeyi ve üzerinize olan nimetini tamamlamayı ister. Umulur ki şükredersiniz. )
 
"Temiz Kelime" ( Kelimeten Tayyibeten ) ifadesi Kur'an'da 2 ayette geçmektedir. İnsan "kelimesi" ile var olan İnsan, Allah'ın rızasına ve kelamına tekrar nail olabilmek için temizlenmek zorundadır. Allahü Teala, ancak "Temiz Kelimenin" kendisine yükseleceğini Fatir 35/10 kodlu ayette beyan etmiştir.

İbrahim 14/24 - E lem tera keyfe darabellahü meselen kelimeten tayyibeten ke şeceratin tayyibetin aslüha sabitün ve fer'uha fis sema' ( Görmedin mi ki Allah, kökü sabit ve dalları göğün içinde olan temiz ağaç gibi olan temiz kelimenin misalini nasıl beyan etti? )

Fatir 35/10 - Men kane yürıdül ızzete fe lillahil ızzetü cemıa ileyhi yas'adül kelimüt tayyibü vel amelüs salihu yerfeuh vellezine yemkürunes seyyiati lehüm azabün şedıd ve mekru ülaike hüve yebur ( Kim üstün kudreti istiyorsa, saygınlık üstün kudret tümüyle Allah içindir. Temiz kelime O’na yükselir. İyi işler de onu yükseltir. O kötülüklerle tuzak kuranlar, şiddetli azap onlaradır. İşte onların tuzağı, o batıp dağılır. )
 
Temiz anlamına gelen "Tayyib" kelimesinin Kur'an'da 46 kere tekrarlanması da nümerolojik açıdan önem arzetmektedir. Zira 46 sayısının nümerolojik değeri 4+6 = 10 ilahi mühür sayısını vermektedir. Yani "temizlenen" Allahü Teala'nın rızasına erişir.
 




 

Dört Kadınla Nikah??

"Kur'an dört kadına kadar nikahlamayı caiz kılar." cümlesi ilmi olmayan bir genelleme ifadesidir. Zira Nisa suresinin 4/3 kodlu ayeti, savaşta eşlerini veya babalarını kaybetmek suretiyle yetim ( Tek, Eşsiz, Yalnız; Babasız ) kalmış olan kızların, kadınların müminler tarafından sahiplenilmesini, onların yalnızlığa ve kötü yola terkedilmemesini emreder. Savaşta bir çok erkeğin öldüğü düşünüldüğünde birçok kadının da "yetim" kalacağı aşikardır. İşte bu noktada Allahü Teala müminlerden, yetim kadınları nikahlamalarını ve onlara sahip çıkmalarını istemektedir.
 
İlgili ayet son derece açık olup, Kur'an özel bir koşula bağlı olmadan tek eş dışındaki bir nikaha izin vermemektedir. Ve dikkat edileceği üzere ayette "yetimlerden" ve "adil olamama korkusundan" bahsedilmektedir.

Nisa 4/3 - Ve in hıftüm en la tuksitu fil yetama fenkihu ma tabe leküm minen nisai mesna ve sülase ve ruba' fe in hıftüm en la ta'dilu fe vahıdeten ev ma meleket eymanüküm zalike edna en la teulu ( Ve eğer yetimler hakkında adil olmamaktan korkarsanız, o halde o hoşunuza giden kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın. Ancak, adil olmamaktan korkarsanız*, teki veya o ellerinizin malik olduğu olmalıdır. Bu doğruluk haricinde olmamaya en yakındır. )

* Dört kadın arasında adil olunamayacağı aşikar olduğundan tek kadına yönlendirme yapılmaktadır.
 

2701 ... Hatemallah ( Allah'ın Mühürü )

Rab'bimiz Allahü Teala'nın yüce ismi "Allah" kelimesi Kur'an'da 2701 kere tekrarlanmaktadır.

2701 sayısının nümerolojik değeri de ilahi mühür olan 10 sayısını vermektedir. 2+7+0+1 = 10

10 sayısının nümerolojik değer ise 1+0 = 1 rakamını yani Allah'ın birliğinin sembolünü vermektedir.

Allah kelimesinin geçtiği sure ve ayetleri gösteren tabloya aşağıdaki linkten erişilebilir.


"Hatem" ( Mühür ) kelimesi Kur'an'da toplam 6 kez, ilk kez ise Bakara suresinin 2/7 kodlu ayetinin 1. kelimesi olarak geçmektedir. Allahü Teala mührünün kodunu bu şekilde beyan etmektedir.


Bakara 2/7 - Hatemallahü ala kulubihim ve ala sem’ıhim ve ala ebsarihim ğışaveh ve lehüm azabün azim ( Allah’ ın mühürü onların kalplerinin ve kulaklarının üzerindedir ve gözlerinde de perde vardır. Büyük azap onlaradır. )

Tevrat'ın ilk bölümü olan Yaratılış ( Genesis ) bölümünün 1/1 kodlu ilk ayetindeki kelimelerin gematria * değerleri toplamı 2701'dir. ( İbrani alfabesine ilişkin ebced hesaplaması )


Öte yandan, insanlığın Allah tarafından maruz bıraklıdığı ilk büyük felaketi ve tekrar yayılışı konu alan Tevrat'taki Nuh Tufanı ile ilgili ilk ayet olan 1 Yaratılış 7/11 ayetinin kod numarası ve bu ayette yer alan ay ve gün sayıları 2,7 ve 1 nümerolojisi dikkat çekicidir.

1 Yaratılış 7/11 Nuh'un hayatının altı yüzüncü yılında, o yılın ikinci ayında, ayın on yedinci gününde, aynı gün büyük derinliğin tüm pınarları fışkırdı ve göğün pencereleri  açıldı.

4 Eylül 2016 Pazar

Adem

Adem kelimesi "Yokluk", "Hiçlik", "Olmama", "Bulunmama" anlamına gelmektedir. "Madde İllüzyonu" başlıklı yayındaki bilgiler Allahü Teala'nın insana Adem ismini vermesinin sebebini açıklar niteliktedir.
 
Metanın yani maddenin gerçekte var olmadığı, var olan tek gerçeğin algıyı tanımlayan Meta "kelimesi" olduğu dikkate alındığında, insanın da maddi bir varlık olmadığı ve bu durumun ona Allah'ın verdiği isimde ispatlandığı görülebilir.
 
Adem = Yokluk
 
Adem kelimesi Kur'an'da 25 ( 2+5 = 7 ) kere *, Ademoğulları ( Beni Adem ) ifadesi ise 7 kere tekrarlanır.

* 25 sayısının nümerolojik değeri 2+5 = 7' dir. 7 rakamının Allahü Teala'nın arş katının yani Adem'in, hatasından dolayı, çıkarıldığı en üst frekansın sayısal değeri olması ile Adem ve Ademoğulları kelimelerinin frekanslarındaki 7 rakamı arasında dikkat çekici bir ilişki görülmektedir.
 



 

 
 

Madde ( Meta ) İllüzyonu

Arapça'daki Meta  kelimesi; "Fayda", "Mal", "Madde" anlamlarını taşımaktadır. Meta kelimesi Batı dillerinde "Madde" anlamına gelen Matter ( İng. ), Matiere ( Fr. ), Materie ( Alm.) kelimelerinin de köküdür.
 
Maddeyi oluşturan en küçük parça olan Atom üzerine yapılan araştırmalar ve incelemelerde atomun içeriğinin %100'e yakın oranda boşluktan oluştuğu ortaya çıkmıştır. Bu durum, atomun yani maddenin aslında var olmadığı, kendimiz dahil Dünya'da ve ötesinde madde olarak algıladığımız tüm olguların aslında bir ilüzyon, bir aldanma olduğu sonucuna ulaşılmasını sağlamaktadır.
 
Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde, Meta'nın ( Madde ) tanımı yapılmakta ve kuantum fiziği araştırmaları ile ortaya çıkan "yokluk, boşluk" yani ilüzyon ( aldanma ) durumu açıkça izah etmektedir.
 
Meta'nın ( Madde ) tanımı;
 
Al'i İmran 3/14 - Züyyine lin nasi hubbüş şehevati minen nisai vel benıne vel kanatıril mükantarati minez zeheb vel fiddati vel haylil müsevvemeti vel en'ami vel hars zalike metaul hayatid dünya vallahü ındehu husnül meab ( Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca biriktirilmiş altından ve gümüşten, salınmış işaretli atlardan, hayvanlardan, ekinlerden şehvetle sevilenler insanlar için süslenmiştir. Bunlar dünya hayatının faydasıdır, maddesidir. Allah ki varış yerinin güzellikleri O' nun indindedir. )

Kasas 28/60 - Ve ma utıtüm min şey'in fe metaul hayatid dünya ve zınetüha ve ma ındellahi hayrun ve ebka e fe la ta'kılun ( Ve o size verilen şeyler dünya hayatının faydası, maddesi ve süsüdür. O Allah' ın indindeki daha hayırlıdır ve daha bakidir. Artık akıl etmez misiniz? )

Zuhruf 43/35 - Ve zuhrufa ve in küllü zalike lemma metaul hayatid dünya vel ahıratü ınde rabbike lil müttekın ( Ve altın, süs zinet. Kesinlikle bunların hepsi dünya hayatının faydasıdır., maddesidir. Rabb' inin indindeki ahiret sakınanlar içindir. )
 
Meta'nın ( Madde ) aslında olmadığı, madde algısının bir aldanma olduğu;

Al'i İmran 3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ğurur Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, bahçeye sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı fayda, madde haricindeki değildir. )

Hadid 57/20 - İ'lemu ennemel hayatüd dünya le'ıbun ve lehvun ve zinetun ve tefahurun beyneküm ve tekasurun fil emvali vel evladi ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatühu sümme yekunu hutamen ve fil ahıreti azabun şeduydun ve mağfiretun min allahi ve rıdvanun ve mel hayatüd dünya illa meta'ul ğurur ( Bilin ki o dünya hayatı kesinlikle oyundur, eğlencedir, süstür, aranızda övünmedir, mallardan ve çocuklardan çoğaltmadır. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah' tan af ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı fayda haricindeki değildir. )

1 Eylül 2016 Perşembe

İblis - Firavun ve 11 sayısı

Kalbinde hastalık olup Allah'a ululanmaya çalışanların ve O'nu inkar edenlerin Kur'an'da 11 sayısı ile mühürlendikleri evvelce belirtilmişti.
 
Başlangıçta Allah'a ilk ululanan İblis'in * etkisinde kalmış olan Firavun, Kur'an'da Allah'a ululanan, O'nu inkar eden ve kavmini de inkarcı olmaya sürükleyen, dünyevi kudret sahibi bir Satanist olarak yer almaktadır. Bu husus aşağıdaki ayetlerde betimlenektedir. ( İblis kelimesi "Ümit Yitirten" anlamına gelmektedir. )

Şuara 26/23 - Kale fir'avnü ve ma rabbül alemın ( Firavun "Alemlerin Rabb' i de nedir?" dedi. )
 
Duhan 44/31 - Min fir'avn innehu kane aliyen minel müsrifin ( Firavundan. Kesinlikle o ululanan müsriflerdendi. )
 
İlginçtir ki İblis kelimesi Kur'an'da 11 kere, Firavun kelimesi ise 74 kere tekrarlanmaktadır. 74 sayısının nümerolojik değeri 7+4 = 11' dir.
 



  
 

11 Sayısı ve Kalplerinde Hastalık Olanlar

Allah'ı inkar edenleri, Kur'an'ı batıl kılmaya çalışanları, bozgunculuk yapanları, insanların Allah yolundan sapmaları, mutsuz olmaları ve ümitsizliğe düşmeleri için kötülük yapanları ve tuzaklar kuranları Allahü Teala Kur'an'da "Kalplerine Hastalık Olanlar" ( Fi Kulubuhim Meradun ) olarak tanımlamıştır.
 
Esasen farklı boyuta geçiş portalının, düalitenin ve döngünün nümerik sembolü olan 11 sayısı satanik Kabala öğretisinde önem arzetmekte, iletişim mecralarında sembolizm olarak ısrarlı ve yoğun şekilde kullanılmaktadır. Zira satanistler yani "kalplerinde hastalık olanlar" Allah'ın imzası niteliğinde olan 10 sayısının Allah'ı temsil ettiği temelinden hareketle 11 sayısına - haşa - "Allah'ın üzerinde olmak" anlamını yüklemektedirler. Bu durum "Allah'a ululanmak" tanımlaması ile Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde geçmektedir.

Neml 27/31 - En la ta'lu aleyye ve'tunı müslimın Benim üzerime ululanmayın ve bana teslim olanlar olarak gelin. )

Sad 38/75 - Kale ya iblısü ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte minel alın ( "Ey İblis, seni kuvvetimle yarattığım için yere kapanmaktan ne men etti? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa ululananlardan mı oldun?" dedi. )

Duhan 44/19 - Ve en la ta'lu alellah innı atıküm bi sültanin mübin ( "Ve Allah' a ululanmayın. Kesinlikle ben size apaçık delil getiriyorum." diyerek. )

Duhan 44/31 - Min fir'avn innehu kane aliyen minel müsrifin ( Firavundan. Kesinlikle o ululanan müsriflerdendi. ) 
"Kalplerinde Hastalık Olanlar" ifadesi Kur'an'da 11 kere tekrarlanmakta olup, ilgili ayetler aşağıdadır.

Bakara 2/10 - Fi kulubihim meradun fe zadehümüllahü merada ve lehüm azabun elimun bima kanu yekzibun Kalplerinde hastalık vardır. Böylece Allah onlara hastalıklarını artırır ve yalanlamış olduklarından dolayı elim azap onlaradır. )
 
Maide 5/52 - Fe terallezıne fı kulubihim meradun yüsariune fıhim yekulune nahşa en tüsıbena dairah fe asellahü en ye'tiye bil fethı ev emrin min ındihı fe yusbihu ala ma eserru fı enfüsihim nadimın Kalplerinde hastalık olanların "Bize hezimet isabet etmesinden korkuyoruz." diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah açılış veya indinden emir getirir de o nefislerinde gizlediklerine pişman olanlar olurlar. )

Enfal 8/49 - İz yekulül münafikune vellezine fı kulubihim meradun ğarra haülai dınühüm ve men yetevekkel alellahi fe innellahe azızün hakım ( Zamanında ikiyüzlüler ve o kalplerinde hastalık bulunanlar, "Şunları dinleri aldattı." diyorlardı. Kim Allah' a dayanıp sığınırsa, kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )

Tevbe 9/125 - Ve emmellezine fı kulubihim meradun fe zadethüm ricsen ila ricsihim ve matu ve hüm kafirun ( Ve ama kalplerinde hastalık olanlar. Onları, onların pisliklerine azablarına, pislik azab olarak artırdı. İnkarcı olarak öldüler. )

Hacc 22/53 - Li yec'ale ma yülkış şeytanü fitneten lillezıne fı kulubihim meradun vel kasiyeti kulubühüm ve innez zalimıne le fı şikakın beıyd ( O Şeytan' ın attığını, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri katılaşanlara sınav kılmak içindir. Kesinlikle zalimler uzak, derin bir ayrılık, kopukluk içindedirler. )

Nur 24/50 - E fı kulubihim meradun em irtabu em yehafune en yehıyfellahü aleyhim ve rasulüh bel ülaike hümüz zalimun Kalplerinde hastalık mı var? Şüphe mi ediyorlar? Allah ve O’nun resulü onlara zulmeder diye mi korkuyorlar? Bilakis, işte onlar zalimlerdir. )

Ahzab 33/12 - Ve iz yekulül münafikune vellezine fı kulubihim meradun ma veaddenellahü ve rasulühu illa ğurura ( Ve zamanında ikiyüzlüler ve o kalplerinde hastalık olanlar "Allah ve resulü aldanışın haricindekini vaad etmemiş." diyorlardı. )

Ahzab 33/32 - Ya nisaen nebiyyi lestünne ke ehadin minen nisai in ittekaytünne fe la tahda'ne bil kavli fe yatmeallezı fı kalbihı meradun ve kulne kavlen ma'rufa ( Ey habercinin kadınları, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer sakınıyorsanız, o halde sözde kırıtmayın da o kalbinde hastalık olan ümitlenmesin. İyi, bilinen söz söyleyin. )

Ahzab 33/60 - Le in lem yentehil münafikune vellezine fı kulubihim meradun vel mürcifune fil medıneti le nuğriyenneke bihim sümme la yücaviruneke fıha illa kalila ( Eğer ikiyüzlüler, o kalplerinde hastalık olanlar ve şehirde yalan haber yayanlar vazgeçmezlerse, kesinlikle seni onlara musallat ederiz. Sonra, az bir zaman haricinde, orada senin civarında olamazlar. )

Muhammed 47/20 - Ve yekulüllezıne amenu lev la nüzzilet surah fe iza ünzilet suratün muhkemetün ve zükira fıhel kıtalü raeytellezine fı kulubihim meradun yenzurune ileyke nazaral mağşiyyi aleyhi minel mevti fe evla lehüm ( Ve o inananlar "Suresi indirilmeli değil miydi?" derler. Böylece açık anlamlı sağlam sureler indirildiğinde ve onlarda savaş hatırlatıldığında, o kalplerinde hastalık olanları, üzeri ölümden perdelenmiş bakış ile sana bakarlarken görürsün. Zaten o onlara daha yakındır, uygundur. )

Müddessir 74/31 - Ve ma cealna ashaben nari illa melaiketen ve ma cealna iddetehüm illa fitneten lillezine keferu li yesteykınellezine utül kitabe ve yezdadellezine amenu imanen ve la yertabellezine utül kitabe vel mü'minune ve li yekulellezine fi kulübihim meradun vel kafirune maza eradallahü bi haza meselen kezalike yudillullahü men yeşa'u ve yehdi men yeşa ma ya'lemu cünude rabbike illa hüve ve ma hiye illa zikra lil beşeri ( Ateşin sahiplerini melekler haricindekiler yapmadık. Onların adetlerini o kitap verilenlerin doğru bilgi edinmeleri, o inananların inançlarının artması, o kitap verilenlerin ve inananların şüphe etmemeleri, o kalplerinde hastalık olanların ve inkarcıların "Allah bu misal ile ne istedi?" demeleri için, o inkar edenler için sınav haricindeki kılmadık. Allah dilediği kimseyi işte böyle saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. O’nun haricinde Rabb' inin ordularını, askerlerini kimse bilmez. O insanlar için hatırlamanın haricindeki değildir. )

Her Şehrin Büyükleri...Bozguncular

Allah'ın saptırması sonucu, Dünya'yı yönettiğini düşünen küresel elit esas itibarıyla çok bilinçli bir şekilde Allah'a meydan okumakta, O'nun yaratış sistemini değiştirmeye, bozmaya çalışmakta, Allah'ın yapılmasını ve yapılmamasını istediklerinin tam tersini yaparak  Şeytan'a hizmet etmektedir. Ancak eylemlerini, uygulamalarını Dünya'nın ve insanların iyiliği için yaptıklarını savunmaktadırlar.
 
Bu durum Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde açıkça belirtilmektedir.

Bakara 2/9 - Yuhadiunallahe vellezine amenu ve ma yahdeune illa enfüsehüm ve ma yeş’urun (
Allah’ ı ve o inananları aldatmaya çalışırlar da nefislerinden başkasını aldatmazlar ve farketmezler. )

Bakara 2/10 - Fi kulubihim meradun fe zadehümüllahü merada ve lehüm azabun elimun bima kanu yekzibun ( Kalplerinde hastalık vardır. Böylece Allah onlara hastalıklarını artırır ve yalanlamış olduklarından dolayı elim azap onlaradır. )

Bakara 2/11 - Ve iza kıle lehüm la tufsidu fil ardı kalu innema nahnü müslihun ( Ve onlara "Yerde bozgun yapmayın." denildiğinde, "Kesinlikle bizler iyileştirenleriz." derler. )

Bakara 2/12 - Ela innehüm hümül müfsidune ve lakin la yeş’urun ( İyi bilin ki kesinlikle onlar bozgunculardır ve lakin farketmezler. )
En'am 6/123 - Ve kezalike cealna fı külli karyetin ekabira mücrimıha li yemküru fıha ve ma yemkürune illa bi enfüsihim ve ma yeş'urun ( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapmaları için, oranın suçluları kıldık. Nefislerinden başkasına hile yapmazlar ve farketmezler. )
 
Bakara 2/205 - Ve iza tevella sea fil erdı li yüfside fıha ve yühlikel harse ven nesl vallahü la yühıbbül fesada ( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez. )

Muhammed 47/14 - E fe men kane ala beyyinetin min rabbihı ke men züyyine lehu suü amelihı vettebeu ehvaehüm ( O halde, Rabb' inden deliller üzerinde olan kimse, ona kötü işleri süslü gösterilen ve onların heveslerine tabi olan kimse gibi olur mu? )



31 Ağustos 2016 Çarşamba

Zikir

Zikir kelimesi "Hatırlama, Anma" anlamına gelmektedir. Zikr kelimesi Kur'an'da "Allah'ı hatırlamak" cümlesi içinde yer almaktadır. Halk arasında zikir kelimesinin çağrıştırdığı olgu tekkelerde, dergahlarda yapılmakta olan zikir seanslarıdır. Oysa ki Allahü Teala insanın, kendisini, yaşantısının her anında, her vesilede şükranla hatırlamasını, zikretmesini istemektedir. Bir başka deyişle, inancın ve ibadetin özünün zikir seansı olmadığını vurgulamaktadır.
 
"Vezkürallahe kesiran" ( Ve Allah'ı çokça hatırlayın ) cümlesi Kur'an'da 10 kere tekrarlanmaktadır.

Al'i İmran 3/41 - Kale rabbic'al lı ayeh kale ayetüke en la tükellimen nase selasete eyyamin illa ramza vezkür rabbeke kesıran ve sebbıh bil aşiyyi vel ibkar ( "Rabb' im bana ayet oluştur." dedi. "Senin ayetin, işaret haricinde, insanlara üç gün kelam edemeyip söz söyleyememendir. Rabb' ini çokça hatırla, akşamları ve sabahları O' nu övgü sözleri ile öv." dedi. )

Enfal 8/45 - Ya eyyühellezine amenu iza lekıytüm fieten fesbütu vezkürullahe kesıran lealleküm tüflihun ( Ey o inananlar, topluluk ile karşılaştığınızda sebat edin ve Allah' ı çokça hatırlayın. Umulur ki iflah olursunuz. )
 
Taha 20/34 - Ve nezkürake kesıra ( Ve seni çokça hatırlayalım. )

Hacc 22/40 - Ellezine uhricu min diyarihim bi ğayri hakkın illa en yekulu rabbünellah ve lev la def'ullahin nase ba'dahüm bi ba'dıl le hüddimet savamiu ve biyeun ve salevatün ve mesacidü yüzkeru fıhesmüllahi kesıra ve le yensurannellahü men yensuruh innellahe le kaviyyün azız (  Onlar sadece "Rabb' imiz ancak Allah' tır." dediler diye gerçek dışı olarak yurtlarından çıkarıldılar. Şayet Allah insanları birbirleriyle savmasaydı manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah' ın isminin çokça hatırlandığı mescidler yıkılır ezilirdi. Kesinlikle Allah kendisine yardım etmiş olanlara yardım eder. Kesinlikle Allah kuvvetlidir yücedir. )

Şuara 26/227 - İllellezine amenu ve amilus salihati ve zekerullahe kesıran ventesaru min ba'di ma zulimu ve se ya'lemüllezıne zalemu eyye münkalebin yenkalibun ( O inananlar, iyilikler yapanlar, Allah' ı çokça hatırlayanlar ve zulmedilmeleri sonrasında yardım alanlar, öclerini alanlar hariç. O zulmedenler hangi geri dönüşe döndürüleceklerini bilecekler. )

Ahzab 33/21 - Lekad kane leküm fı rasulillahi üsvetün hasenetün li men kane yercüllahe vel yevmel ahıra ve zekerallahe kesıra ( Allah' ı ve sonraki günü ümit edenler ve Allah' ı çokça hatırlayanlar için, Allah' ın resulü hakkındaki size güzel örnek olmuştur. )

Ahzab 33/35 - İnnel müslimıne vel müslimati vel mü'minıne vel mü'minati vel kanitıne vel kanitati ves sadikıne ves sadikati ves sabirıne ves sabirati vel haşiıne vel haşiati vel mütesaddikıne vel mütesaddikati ves saimıne ves saimati vel hafizıne fürucehüm vel hafizate vez zakirınellahe kesıran vez zakirati eaddellahü lehüm mağfiraten ve ecran azıma ( Kesinlikle teslim olan erkekler, teslim olan kadınlar, inanan erkekler, inanan kadınlar, saygılı durup itaat eden erkekler, saygılı durup itaat eden kadınlar, doğru erkekler, doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, alçakgönüllü, saygı ve sevgi dolu korku duyan ürperen, ürken erkekler, saygı ve sevgi dolu korku duyan, ürperen, ürken kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ayıplarını koruyan erkekler, ayıplarını koruyan kadınlar, Allah' ı çokça hatırlayan erkekler ve hatırlayan kadınlar, Allah onlara af ve büyük ödül hazırladı. )

Ahzab 33/41 - Ya eyyühellezine amenüzkürullahe zikran kesıra ( Ey o inananlar, Allah' ı çokça hatırlamalarla hatırlayın. )

Cuma 62/10 - Fe iza kudıyetis salatü fenteşiru fil ardı vebteğu min fadlillahi vezkürullahe kesiren le'alleküm tüflihun ( Böylece dua yapıldığında, yerde dağılın. Allah' ın üstünlüğünü, lütfunu arayın. Allah' ı çokça hatırlayın. Umulur ki iflah olursunuz. )
 
Allahü Teala tekrar adedinin 10 olmasını Ahzab 33/35 kodlu ayetinde bu cümleyi 2 kere kullanarak sağlamıştır. Bir başka deyişle tekrar adedini 10' a tamamlamıştır. *
 
* Kur'an' da 10'a tamamlama uygulaması Bakara 2/196 ve 7/142 kodlu ayetlerde yer almaktadır.
 
Bakara 2/196 - Ve etimmül hacce vel umrate lillah fe in uhsırtüm fe mesteysera minel hedy ve la tahliku ruuseküm hatta yebluğal hedyü mehılleh fe men kane minküm merıdan ev bihı ezen min ra'sihı fe fidyetün min sıyamin ev sadekatin ev nüsük fe iza emintüm fe men temettea bil umrati ilel hacci fe mesteysera minel hedy fe men lem yecid fe sıyamü selaseti eyyamin fil hacci ve seb'atin iza raca'tüm tilke aşeratün kamileh zalike li men lem yekün ehlühu hadıril mescidil haram vettekullahe va'lemu ennellahe şedıdül ıkab ( Ve haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer zorluğa düşüp hasret bırakılırsanız, hediyeden gönderin. Hediye yerine ulaşana kadar başlarınızı traş etmeyin. Sizlerden kim hasta olursa veya ona başından eziyet olursa, oruçtan, sadakadan veya ibadetten fidye verin. Emin olduğunuzda, umre ve hacca kadar kim faydalanırsa hediyeden gönderin. Kim bulamazsa, hac içinde üç gün ve döndüklerinde de yedi kez oruç tutsun. Bunlar ona tamamlanırlar. Bunlar, o aileleri, aşireti Mescid-i Haram’ da oturmayanlar içindir. Allah’ tan sakının ve bilin ki kesinlikle Allah’ ın azabı şiddetlidir. ) 
 
A'raf 7/142 - Ve vaadna musa selasıne leyleten ve etmemnaha bi aşrin fe temme mıkatü rabbihı erbeıne leyleh ve kale musa li ehıyhi harunahlüfnı fı kavmı ve aslıh ve la tettebı' sebılel müfsidın ( Ve Musa'ya otuz gece vaad ettik ve onu on ile tamamladık. Böylece Rabb' inin zamanı kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmim içinde halefim ol. İyileştir ve bozguncuların yoluna tabi olma." dedi. )