3 Eylül 2017 Pazar

Dünyevi Algı ve Uhrevi Algı

Dünya hayatının aldatıcılığı, "Dünyevi Algı" ile yönlenmeye ve olayları yorumlamaya çalışan insanlar için büyük bir tuzak niteliğindedir. Madde aleminde yani dünyada insanın deneyimlediği tüm olaylar sadece ve sadece kendisi için bir sınav, bir farkındalığa erişme testidir. Zira "sonuç" olarak algılanan durum, gerçekte yani ruhsal boyut olan ahirette çok büyük farklılık ve zıtlık arzetmektedir.  
 
Karşılaştıkları olayları ve deneyimlemelerini "Uhrevi Algı" ile değerlendirebilen inanan insanlar, olayların gerçek yani uhrevi sonuçlarını dünya hayatında algılayıp tespit edebilmektedirler.
 
Tüm işlerin sonucunun tek belirleyicisi olan Allahü Teala insanın olaylara bakış açısının nasıl olmasını gerektiğini aşağıdaki ayetlerinde bildirmektedir.
 
Hadid 57/23 - Li keyla te'sev ala ma fateküm ve la tefrahu bima ataküm vallahü la yühibbu külle muhtalin fehur ( O size kaybettirdiğine, yitirttiğine üzülmeyesiniz. O size verdiğinden dolayı da ferahlayıp sevinmeyesiniz. Allah şımaranların, övünenlerin hiçbirini sevmez. )
 
Bakara 2/216 - Kütibe aleykümül kıtalü ve hüve kürhün leküm ve asa en tekrahu şey'en ve hüve hayrun leküm ve asa en tühıbbu şey'en ve hüve şerrun leküm vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun ( Savaş üzerinize yazıldı. O size hoş olmayandır, zorlanmadır.  Ve ola ki siz bir şeyi istemezsiniz, bir şeyden hoşlanmazsınız, o size hayırlı olabilir. Ola ki siz bir şeyi seversiniz, o size kötü olabilir. Allah bilir de sizler bilmezsiniz. )
 
Lokman 31/22 - Ve men yüslim vechehu ilellahi ve hüve muhsinün fe kad istemseke bil urvetil vüska ve ilellahi akıbetül ümur ( Ve kim yüzünü Allah’a  teslim ederse ve o iyiyse, artık sağlam kulba tutunmuştur. İşlerin sonu, sonucu Allah’adır.  )
 
"Uhrevi Algı"'yı konu alan diğer ayet örnekleri Musa ve Genç Adamı ile Allah'ın Kulu'nun ( Hızır olarak bilinir. ) birlikte yaptıkları yolculuktur. Olaylara Dünyevi Algı ile yaklaşan Musa, yolculuk esnasında Allah'ın Kulu'nun gerçekleştirdiği eylemlere anlam verememekte, olanları kavrayamamakta ve onu suçlamaktadır. Ancak yolculuk sonunda ayrılık aşamasına geldiklerinde Allah'ın Kulu, Musa'ya olayların gerçek sonuçlarının hiç de algıladığı gibi olmadığını bildirmekte ve olayların uhrevi anlamlarını ve sonuçlarını açıklamaktadır.
 
Kehf 18/65 - Fe veceda abden min ıbadina ateynahü rahmeten min ındina ve allemnahü min ledünna ılma ( Kullarımızdan kendisine rahmet verdiğimiz ve indimizden ilim öğrettiğimiz bir kulu buldular. )
 
Kehf 18/66 - Kale lehu musa hel ettebiuke ala en tüallimeni min ma ullimte ruşda ( Musa ona "Sana o doğrusundan öğretilenden bana da öğretmen üzere sana tabi olayım mı?" dedi. )
 
Kehf 18/67 - Kale inneke len testetıy'a meıye sabra ( "Kesinlikle sen benimle birlikte sabretmeye istidat edemezsin." dedi. )
 
Kehf 18/68 - Ve keyfe tasbiru ala ma lem tühıt bihı hubra ( Ve o ilimce, haberce kuşatıp kavrayamadığına nasıl sabredersin? )
 
Genç Adamın Öldürülmesi
 
Kehf 18/74 - Fentaleka hatta iza lekıya ğulamen fe katellehu kale e katelte nefsen zekiyyeten bi ğayri nefs lekad ci'te şey'en nükra ( Öylece yürüdüler. Nihayet oğlanla, genç adamla karşılaştıklarında, onu öldürdü. "Sen nefis dışında olarak temiz nefsi mi öldürdün? Sen kötü şey getirdin." dedi. )
 
Kehf 18/80 - Ve emmel ğulamü fe kane ebevahü mü'mineyni fe haşına en yürhikahüma tuğyanen ve küfra ( Ve ama oğlan, genç adam. Onun ana babası inananlardı. Onları azgınlığa ve inkara sürüklemesinden korktuk. )
 
Geminin Yarılması
 
Kehf 18/71 - Fentaleka hatta iza rakiba fis sefıneti harakaha kale e harakteha li tüğrika ehleha lekad ci'te şey'en imra ( Öylece yürüyüp gittiler. Nihayet gemiye bindiklerinde, onu yardı. "Onu, sahiplerini boğmak için mi yardın? Sen kötü şey getirdin." dedi. )
 
Kehf 18/79 - Emmes sefınetü fe kanet li mesakıne ya'melune fil bahri fe eradtü en eıybeha ve kane veraehüm melikün ye'huzü külle sefınetin ğasba ( Ama gemi, o denizde çalışan yoksullar içindi. Onun kusurlu olmasını istedim. Zira arkalarında, tüm gemileri gasp edip alan hükümdar vardı. )
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder