19 Ağustos 2020 Çarşamba

Kelepçelerden kurtulmak

Düşük frekanslı bir duygu olan "korku", insanın adeta ilahlaştırdığı maddi ve nefsani olgulardan oluşan heveslerine ulaşamama veya elde ettiği maddi olguları kaybetme endişesi olarak tezahür etmektedir.

45/23 - Fe raeyte MEN İTTEHAZE İLAHEHU HEVAHÜ ve edallehüllahü ala ılmin ve hateme ala sem'ıhı ve kalbihı ve ceale ala besarihı ğışaveh fe men yehdıhi min ba'dillah e fe la tezekkerun

( HEVESİNİ İLAHI EDİNEN KİMSEYİ GÖRMEZ MİSİN? Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

Madde "sevgisi" ve onu kaybetme "korkusu" insanı, kaba madde frekansı olan beş duyu zindanına yani dünyaya bağlayan, ona her türlü yanlışı yaptıran, idraki yükselişini ve ruhsal tekâmülünü engelleyen kelepçelerdir.  

89/20 - Ve TÜHIBBUNEL male HUBBEN cemmen

( Ve malı yığmacasına, toplamacasına SEVGİYLE SEVİYORSUNUZ. )

100/6 - İnnel insane li rabbihı le kenud

( Kesinlikle insan Rab’bine nankördür. ) 

100/8 - Ve innehu li HUBBİL hayri le şedid

( Ve kesinlikle o mal SEVGİSİNDE şiddetlidir. )

38/32 - Fe kale innı AHBEBTÜ HUBBEL hayri an zikri rabbi hatta tevarat bil hıcab

( "Kesinlikle ben mal servet, at SEVGİSİNİ Rab’bimi hatırlamanın üzerine SEVDİM." dedi. Nihayet perdeye gizlendi. )

9/24 - Kul in kane abaüküm ve ebnaüküm ve ıhvanüküm ve ezvacüküm ve aşıratüküm ve emvalü nıkteraftümuha ve ticaratün TAHŞEVNE kesadeha ve mesakinü terdavneha ehabbe ileyküm min allahi ve rasulihı ve cihadin fı sebılihı fe terabbesu hatta ye'tiyallahü bi emrih vallahü la yehdil kavmel fasikın

( De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesatlığından KORKTUĞUNUZ ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, resulünden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise artık Allah emri ile yetene kadar bekleyin. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez." ) 

17/31 - Ve la taktülu evladeküm HAŞYETE İMLAK nahnü nerzükuhüm ve iyyaküm inne katlehüm kane hit'en kebira

( Ve FAKİRLİK KORKUSUYLA çocuklarınızı öldürmeyin. Onları ve sizleri biz rızıklandırırız. Onların öldürülmesi büyük suçtur, günahtır. )

Ruhsal tekâmül ve ilim rehberi olan Kur'an ve kutsal kitaplar, insanı kendi ürettiği kelepçelerinden kurtaracak ve onu üst boyutlara taşıyacak anahtar kodları içermektedir.

7/157 - Ellezine yettebiuner rasulen nebiyyel ümmiyyellezi yecidune mektuben ındehüm fit TEVRATI vel İNCİLİ ye'müruhüm bil ma'rufi ve yenhahüm anil münkeri ve yühıllü lehümüt tayyibati ve yüharrimü aleyhimül habaise ve YEDAU ANHÜM ısrahüm vel AĞLALETTİ kanet aleyhim fellezine amenu bihı ve azzeruhü ve nesaruhü vettebeun nurallezı ünzile mea hu ülaike hümül müflihun

( Onlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil' de yazılmış bulacakları o gönderilen okuma yazma bilmeyen haberciye tabi olurlar. O onlara iyiliği emreder ve onları kötülüklerden meneder. Onlara temizleri helal kılar. Pisleri, kötüleri de üzerlerine haram kılar. ONLARDAN, ÜZERLERİNDEKİ yüklerini ve KELEPÇELERİNİ ALIR. O halde, ona inanan, onu kuvvetlendiren, destekleyen, ona yardımcı olan ve onunla birlikte indirilen aydınlığı izleyenler, işte onlar iflah olanlardır. )

Aşağıdaki ayetlerde "Nar" ( Ateş ) ve "Cehennem" olarak tanımlanan kavram kaba madde planı dünyadır. "Ağlal" ( Kelepçeler ) kavramı ise dünyevi, maddi ve nefsani hevesleri sembolize etmektedir 

13/5 - Ve in ta'ceb fe acabün kavlühüm e iza künna türaben e inna le fı halkın cedid ülaikellezine keferu bi rabbihim ve ülaikel AĞLALÜ fı a'nakıhim ve ülaike ashabün nar hüm fıha halidun

( Ve eğer şaşıyorsan, aslında şaşılacak olan onların "Toprak olduğumuzda mı? Kesinlikle biz yeni yaratılış içinde mi olacağız?" sözleridir. İşte onlar o Rab’lerini inkar edenlerdir. Onların KELEPÇELERİ boyunlarındadır. Onlar ateşin sahipleridir. Onlar onun içinde ebedidirler. )

34/33 - Ve kalellezinestud'ıfu lillezinestekberu bel mekrul leyli ven nehari iz te'mürunena en nekfüra billahi ve nec'ale lehu endada ve eserrun nedamete lemma raevül azab ve cealnel AĞLALE fı a'nakıllezıne keferu hel yüczevne illa ma kanu ya'melun

( Ve o zayıf bırakılanlar o kibirlenenlere "Bilakis gece ve gündüz tuzaktı. Zamanında bize Allah' ı inkar etmemizi ve O’na eşler oluşturmamızı emrettiniz." derler. Azabı gördüklerinde pişmanlığı gizlediler. Boyunlarında KELEPÇELER kıldık. Sadece yapmış olduklarının karşılığını almıyorlar mı? ) 

73/12 - İnne ledeyna ENKALEN ve cahımen

( Kesinlikle KELEPÇELER, zincirler ve cehennem yanımızdadır. )

76/4 - İnna a'tedna lil kafirine selasile ve AĞLALEN ve se'ıren

( Kesinlikle biz inkarcılara zincirler, KELEPÇELER ve ateş hazırladık. )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder